05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şehit ve gazilere borcumuz mu var sanki?

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Ankara Özel Halk Otobüsü şoförlerini destekliyorum. Geçen Perşembe günü Ankara’da özel halk otobüsü esnafı, maliyetleri karşılayamadığı gerekçesiyle ‘ücretsiz ve indirimli taşımaya son verme’ kararını uygulamaya koydu. Otobüslerinin camlarına “6 aydır destek alamadığımızdan dolayı gazi-şehit yakını-basın ve emniyet mensupları hariç bütün ücretsiz ve abonman kart kullanan yolcular kurum araçlarını tercih etsinler. Anlayışınız için teşekkür ederiz” yazısı asmışlar. Kesinlikle haklılar. Parasını ödemediğiniz hizmeti alamazsınız kardeşim. Paranız yoksa taksi tutun!

Ancak değerli şoför kardeşlerimin dalgınlığına gelmiş olacak. Bir eksik bırakmışlar. Malum, ben Aydınlık’ta yazığıma göre, kolaylıkla tahmin edebileceğiniz üzere, dünya görüşü olarak her tür ayrımcılığa karşıyım. Bu nedenle şoför kardeşlerimizi tutarlı olmaya davet ediyorum.

Şehit yakını, gazi, emniyet ve basın mensubu olmak toplu taşımaya indirimli binmek hakkı vermemeli. Bizim bu insanlara ne borcumuz var? Daha doğrusu, şoför kardeşlerimizin ne borcu var?

Bir düşünelim: 65 yaş üstü yurttaşlara neden indirimli seyahat hakkı veriliyor? Yaşlarına ve bu zamana kadar topluma hizmet etmelerine hürmetten miydi? Otobüslerin ön koltuklarını neden yaşlılara ve hamile kadınlara terk etme uyarısı konuyor? Ayakta yaşlı birini, çocuklu veya hamile bir kadını gördüğümüzde neden kalkıp yer vermemiz telkin edildi bize çocukluğumuzdan beri?

Bunların cevabı hep saygı, kadirbilirlik, saygı ve empati gibi duygularla ilişkili. Bunların hepsi, bir toplumu toplum yapan ve “kamu” kavramının içeriğini halk kavramından ayrıştıran niteliklerle ilişkili. Evet, kamu halk değildir. Çünkü sadece toplu halde bulunmaya değil, o topluluğun kendisine ilişkin bir bilince sahip olmasına tekabül eder. Kamuyu yönetmek, bir kalabalığı idare etmek değildir, bundan daha fazlasına tekabül eder… Neyse, lafazanlığın lüzumu yok, kısa keselim.

Eğer 65 yaş üstü yurttaşlara karşı kamusal bir borcumuz, sorumluluğumuz yoksa birileri çıkıp neden şehit yakınlarına, gazilere, emniyet ve basın mensuplarına karşı bir borcumuz olduğunu izah etmelidir. 65 yaşındaki yurttaş, günün birinde 65 yaşına geleceğini bilmiyor muydu yani! Olayın bizimle ne alakası olabilir, öyle değil mi? Şu durumda, gazi için de aynı şeyi söyleyebiliriz: Basmasaydın mayına kardeşim, bana mı sordun!

Şoför kardeşleri dürüst davranmaya davet ediyorum. Kimseyi kayırmayın.

Sanırım bu kadar ironi yeter.

Ankara Özel Halk Otobüsü şoförleri, sosyolojide iyi bilinen bir hata yaptılar: Çatışmanın esas kaynağı ile yüzleşmek yerine, tepkilerini yönlendirdiler. İşyerinde patronundan azar yiyen adam, eve gelip hak etmediği halde çocuğunu patakladı. Olay bundan ibarettir. Bu işin kazananı, otobüs şoförlerinin hakkı olan ödemeyi geciktiren Ankara Büyükşehir Belediyesi oldu. Hem ödeme yapılmadı hem de şoförlerin hatası nedeniyle, çatışma esas noktadan saparak başka bir yerde odaklanmış oldu.