03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sendikalı ol, asgari ücretten kurtul!

Tarık Tekgözli

Tarık Tekgözli

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş, yeni asgari ücret açıklanır açıklanmaz belli kesimlerce yine hedefe kondu. Yine diyorum çünkü Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, son bir yıldır birçok kez hedef alındı. Anımsayacağınız üzere; geçen yılki asgari ücret görüşmelerinde Fransa’da başlayan “sarı yelek” eylemlerini hatırlatarak “Böyle ne kadar gider?” uyarısında bulununca “provokatör”lükle suçlanmıştı. Geçen yıl ağustos ayında imzalanan “kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolü” sonrasında da Türk-İş tabiri caizse çarmıha gerilmişti.

ORGANİZE İŞ Mİ?

Son yıllarda artarak devam eden karalama kampanyalarının tesadüf olduğuna inanmamakla birlikte “organize bir iş” olduğu konusunda kuşkularım mevcut. Kuşkusuz her kurum her şahsiyet eleştirilebilir ancak ortada çarpıtmalar ve algı operasyonları söz konusuydu. Düne kadar ekranlarında işçi eylemlerine yer vermeyen televizyon kanalları, kapısından sendikayı içeri sokmayan medya patronları, belli siyasi partilerin gölgesinde sözde sendikacılık yapanlar, kurdukları internet sitelerinde gazetecileri asgari ücret ve bunun biraz üzerinde bir ücretle çalıştıranlar nasıl olduysa bir anda başımıza işçici kesildi. Tuhaf olan Türk-İş hedef alınırken DİSK öne çıkarılıyordu. Meşhur bir sunucu da televizyon ekranlarından “Acaba Türk-İş ile hükümet arasında gizli bir görüşme oldu mu olmadı mı bilemeyiz. Tabii ki olmadı diyecekler” sözleriyle ipin ucunu iyice kaçırdı. Ortada hiç normal olmayan bir durum vardı. Peki hesap sorma cüretini kendilerinde gören bu kesimi böyle bir tutarsızlığa iten şey neydi?

‘ÖNCE TÜRKİYE’ İLKESİ

Bu cenahın 15-16 Temmuz darbe girişimi konusundaki ikircikli tutumu ve “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı” harekatlarına “Türkiye, Ortadoğu bataklığına sürükleniyor” diyerek karşı çıkışları dikkat çekici. Kasıtlı veya kasıtsız olsun milli konulardaki yanlış tutumları aslında Türk-İş’i neden hedef aldıklarını ortaya koyuyordu. Keza Türk-İş, Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimine alanlara inerek karşı durmuştu, bu uğurda şehitler vermişti. Terör örgütlerine yapılan askeri operasyonların da arkasında durdu, yetmedi 2018 1 Mayıs’ını Mehmetçik’e destek mitingine çevirdi. Kanımca Türk-İş’i hedef tahtasına oturtan “Önce Türkiye önce işçi” ilkesiyle hareket etmesi ve “Ne emekten vazgeçeriz ne de vatadan” hassasiyetiydi.

CEHENNEME GİDEN İYİ NİYET TAŞLARI

Maalesef algı operasyonlarının ağına düşen işçilerimiz oldu. Türk-İş’in asgari ücret konusunda üstüne düşeni yapmadığına inanıyorlardı, masadan kalkmasını yeterli bulmuyorlardı.

Belki de Türk-İş’e “kurtarıcı” gözüyle bakıyorlardı. Boşuna demiyorlardı; “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir” diye. O işçilerimizi de bu yazıyla uyarmış olalım. Ben asgari ücret konusuna onlardan farklı bakıyorum. İzninizle ifade edeyim.

Asgari ücret ve bunun üzerinde ücret alan çalışanlar taşın altına elini sokmadı, eylem yapmadı ama büyük beklenti içinde oldu. Bu işçilerimiz “Armut piş ağzıma düş” anlayışıyla hareket etti. Kendi omuzlarındaki sorumluluğu Türk-İş’e attılar. Evet Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimini Türk-İş temsil etti ancak şu gerçeği göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum. Türk-İş’e bağlı sendikalara üye işçiler hem sosyal haklara sahip hem de fena sayılmayacak düzeyde bir ücrete. Hal böyleyken Türk-İş’in kendi üyelerini ilgilendirmeyen asgari ücret için büyük bir çaba içine girmesini beklemek ne kadar doğru?

“Türk-İş iş bıraksın” diyenler bile oldu. Adeta Türk-İş’e “Kendi ayağına sık” çağrısı yapıldı. Soruyorum; iyi bir asgari ücret seviyesinin örgütsüzlüğü teşvik edeceği gerçeğini nasıl göz ardı edebiliriz? İnsanlarımızın “dip ücret” anlamına gelen asgari ücretle geçinmeye çalışması elbette sorun. Çalışanların yüzde 43’ünün asgari ücret aldığını dikkate alırsak aslında sorunumuz asgari ücret seviyesinden ziyade genel ücret düzeylerinin asgari ücretin üstünde olmaması. Her 100 çalışandan 86’sının sendikasız olduğu ülkemizde bunu da ancak sendikal örgütlenmeyle aşabileceğimiz ortadadır. O zaman buradan çağrımızı yapalım: Sendikalı ol, asgari ücretten kurtul!