Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Siyonist oyunlar

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-

ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan askerlerini Suriye’den çekeceğini ilan ettiğinde takvim 19 Aralık 2018’i gösteriyordu.
‘Barışçıl bir devrim’ dedikleri, içinden tıpkı Irak’ın kuzeyindeki gibi ‘güvenli bölge’ çıkan ‘yeni Amerikan planının’ şimdilik Moskova’ya ‘takıldığı’ söyleniyor.
Türkiye için güvenli bölge planı önümüzdeki süreçte nereye evrilir, rafa mı kaldırılır? Hepsi soru işareti.
Son dönemlerde siyaseten aralarından su sızmadığı iddia edilen Trump ve Erdoğan’ın ilişkileri aynı kalabilir mi? Zaman gösterecek.
Trump’un Amerikan askerlerini Suriye’den ‘hemen çekeceği’ planını neden birden savsaklamaya başladığı sorusuna yanıt arayan yorumcular, Senatör Lindsey Graham’a işaret ediyor.
Kim bu Graham?
‘Küresel siyonist güçlerin ABD’deki süper lobicisi!’
Trump’un kararını şiddetle eleştiren Graham’ın twitterdeki paylaşımları yeterince ipucu veriyor:
“Biz çıkarsak Türkler Kürtleri katleder!”
“Askerlerimizi çekersek İran savaşın kazananı olur; İsrail için felakettir!”
“Ayrıca IŞİD henüz yenilmedi!”
ABD Başkanı’na tükürdüğünü yalatan siyonist Graham’ın Trump’u ziyareti sırasında kapalı kapılar ardında ne oldu?
Görüşmede Trump’a satır arasından küresel silah kartellerinin, sermaye mafyası baronlarının mesajları ulaştırılmış olabilir mi?
Trump’un kadim NATO üyesi Türkiye’ye savurma küstahlığında bulunduğu tehdit gibi ona da ‘Seni mahvederiz’ denilmiş midir?
Mümkün...
Her halükarda u dönüşünün ikinci durağının İsrail, aktörlerinin de Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ve Dışişleri Bakanı Pompeo olması dikkat çekiyor.
Siyasi yaşamı şaibelerle dolu Bolton’un Netanyahu ile görüştükten sonra İsrail’den Türkiye ve İran’a meydan okuması...
Üstüne üstlük PKK terörünün mağduru Türkiye’den, bölgeden çıkmanın koşulu olarak PKK/PYD için ‘koruma garantisi’ talep etmesi, provokasyonun zirvesi...
Nitekim bazı Avrupalı yorumcular Bolton’un çıkışlarını ‘psikiyatri vakası’ olarak görüyor. Türkiye ve İran düşmanlığında gözü o denli dönmüş.
Mike Pompeo, eski CIA Direktörü, şimdiki Dışişleri Bakanı, ‘Hitlervari ırkçı eğilimleriyle’ anılıyor. ‘Yalanı en tehlikeli kullanan adam’ Türklerle Kürtleri birbirine kırdırmak için ‘Türkler Kürtleri katledecek’ alçaklığını piyasaya süren isimlerden biri.
Sonuç olarak, bölge halklarını kana boğan kirli Suriye oyununda kötü, kötünün müttefiki, hepsinin ipleri küresel sermaye baronlarının, silah lobilerinin elinde deniliyor.

BEŞTEPE AYAĞI
AKP Ankara’sı u dönüşte farklı bir görünüm sergilemiyor.
Tayyip Erdoğan’ın “Şu anda gelinen noktada bu topraklar Suriye’ye aittir. Suriye’nin bölünmesine karşıyız. Hedefimiz oradaki terör örgütlerinin çıkmasıdır. Örgütlerin çıkması halinde bize de yapacak iş kalmaz” yaklaşımını dillendirdiği tarih 28 Aralık.
O tarihten itibaren üç günlük bir zaman aralığında köprülerin altından çok sular akıyor.
Brüksel’de NATO karargahında kıyametler koparken, Senatör Graham,Trump’u caydırıyor...
Ülkesinde 15 Temmuz darbesinin faili FETÖ’cüleri barındıran, PKK/YPG ile işbirliği yapan Almanya’nın Başbakanı Merkel de boş durmuyor, TSK’nın Fırat’ın Doğusuna yapacağı harekâtın kapsamından ‘endişelendiği’ gerekçesiyle Erdoğan’a telefon açıyor, açılım sürecinde ‘PKK’yı bırakın, TSK’yı bağlayın’ girişimini anımsatan ‘itidalli olma’çağrısı yapıyor.
Ve ne tesadüftür ki, tam da telefonla baskı kurulan o günlerde TSK’nın sınıra yığınak yapmış komutanı pasif göreve alınıyor.
Ankara ‘uyum’ görevini yerine getiriyor.

TARİHE NOT
Asıl söylenmesi gereken şu: Trump, ABD eski Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı Clinton eğer bugün Uluslararası Ceza Mahkemesi Lahey Adalet Divanı’na çıkarılabilselerdi ‘savaş suçlarından’ yargılanmaları kaçınılmazdı.
Suriye’ye yıkma hedefiyle saldırdılar, yüz binlerin ölümüne, milyonların göçmesine neden oldular. Suç işlemeye devam ediyorlar.
Ve Türk halkının gözünün içine baka baka siyonist işgalcilerin ‘güvenli bölge’ masalı anlatılıyor. Kendi manevralarından başları döndü, koca Türkiye’nin güvenliğinin 30 kilometre derinliğindeki bir şeritle sağlanacağını iddia ediyorlar. PKK/PYD’nin bir karış ötede, aynı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi palazlandırılacağı gerçeği gözlerden kaçırılıyor.
Şam ile anlaşıp tüm bölge güvenli hale getirilmeden Türkiye için güvenlik yok.
Yanaşmıyorlar...
Her ‘güvenli bölge’ yalanı Türkiye’yi beka sorununa mahkum ediyor.
Beştepe eliyle Türkiye, büyük İsrail emeli Kürdistan kıskacına adım adım teslim ediliyor.