02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye istihbaratında üst temizlik

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Suriye BAAS Partisi Merkez Komite üyeleriyle 16 Ocak’ta bir araya geldi. Ülkenin acil meseleleri ile başta Filistin olmak üzere dünyanın birçok güncel konuları görüşüldü. Toplantıdan birkaç gün sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Suriye Milli Güvenlik Şefi (Eski Genel İstihbarat Başkanı) Ali Memluk, Cumhurbaşkanlığı Milli Güvenlik Müsteşarı makamına atandı. Yerine Askeri İstihbarat Başkanı General Kifah Mülhem atandı. Ali Memluk, Türkiye ve Suriye arasında 1998’de imzalanan Güvenlik İşbirliği Mutabakatı dosyasından da sorumluydu. Ortak Güvenlik ve İstihbarat faaliyetlerini 2011 öncesinde MİT Müsteşarı Emre Taner ile birlikte koordine ediyordu. 2016’dan sonra başlayan Türkiye-Suriye güvenlik görüşmeleri Hakan Fidan ve Ali Memluk başkanlığında vuku buldu.

GÖREV DEĞİŞİKLİĞİ ÜZERİNE İDDİALAR

Ali Memluk’un Suriye Milli Güvenlik Başkanlığından alınıp Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Müsteşarlığına getirilmesi iki uç yoruma neden oldu; Tenzil-i Rütbe, yani ülkenin tüm istihbarat birimlerinin üst çatısı konumunda olan ve güvenlik konularında son ve nihai karar merci sahibi konumundan Devlet Başkanını tahsis ettiği ofiste kontrol altında tutulduğu görüşünde olanlar var. Buna mukabil, bu makama getirilmesini, Esad’a herhangi bir şey olursa ülkeyi yönetecek vasisi ve halifesi olarak da değerlendirenler var. Bu değişimi İran-Rusya-ABD-İngiltere-Suudi Hanedanlığı-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki nüfuz çatışmasına bağlayanlar da var. Ali Memluk’un İran ve Rusya’dan ziyade Suriye’nin Suudi, BAE ve Batı dünyası ile ilişkilere ve işbirliğine kapalı olmaması gerektiği görüşünde olduğu için, bu ülkelerin gönlünü kazanmak için yapıldığını iddia eden kaynaklar da var.

Suriye üzerinde İran-Rusya çıkar mücadelesinde, Ali Memluk’ün Rusya’yı İran’a tercih ettiği ancak Esad’ın, İran’ın Suriye savaşında, Lübnan’da, Irak’ta, Filistin’de ve Yemen’de ortaya koyduğu bedel sebebiyle Tahran’ın arzusunu yerine getirdiği ve “merkeze pasif bir göreve” çekildiğini de iddia ediyorlar. Özellikle bu iddiayı dillendiren muhalif kesimler daha ileriye giderek Ali Memluk’un Esad ve İran tarafından alınan karar neticesinde öldürüldüğünü, cesedinin morgda bekletildiğini ve birkaç gün sonra bunun ortaya çıkacağını söylediler. Ancak Ali Memluk’ün Halk Sarayında (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) işbaşı yapması bu haberlerin temelsiz olduğunu gösterdi. Tüm bu iddiaları teyit etmek kolay değil.

İKTİSATTAN SORUMLU İSTİHBARAT BİRİMİ

Ancak Esad’ın muhaberat birimlerinde görevden almalar, üst idari personelde köklü bir değişikliğe gitmesi, birçoğunun sorgulanmaya alınması, Cumhurbaşkanlığından sorumlu bakanlığın lağvedilmesi, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulunun görev ve yetkilerinin genişletilmesi ve güçlendirilmesi, muhaberat birimlerinin görev ve yetkilerinin yeniden belirlenmesi ama özellikle iktisattan sorumlu istihbarat biriminin lağvedilmesi, Askeri İstihbarat Başkanlığına Filistin istihbarat şubesi müdürü, General Kemal Hasan’ın getirilmesi Suriye muhaberat birimlerinin toplumsal, siyasal, güvenlik ve ekonomik sahadaki zaaflığı ve sistemi sarmalayan rüşvet, fesat, iltimas ve keyfiyetçilikteki sorumluklarına itiraf mesabesindedir.

Uzmanlar ve konuştuğumuz kaynaklar, iktisattan sorumlu istihbarat biriminin asli amacının yasa dışı ekonomik faaliyetleri, kara para aklama, yasa dışı para transferleri, yatırıma gelen sermayenin dış bağlantıları (özellikle Suriye’ye düşman devletlerle bağlantıları), mahalli ve yabancı şirketlerin kimliği, bu şirketlerin sahipleri ve ana kadro personelinin güvenlik işlemleri hakkında devlet başkanlığına ve başbakanlığa rapor sunmak. Ancak bu birimin nüfuzu ve yetkisini şahsi menfaat veya yakın akraba, aile efradı ile çevrelerine iktisadi çıkar sağlamak, güvenlik onayı karşılığında yatırımcılara hayali ortaklar teklif etmek ve şirketlerin elde edeceği kazançtan pay almak gibi hukuksuz işlerde kullandıkları iddia ediliyor.

İSRAİL İLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI

Suriye Milli Güvenlik başkanlığı, Genel Muhaberat Müdürlüğü ve Askeri İstihbarata yönelik yapılan eleştiri, suçlama ve ithamların başında, İsrail’in Suriyeli ve müttefik ülkeler ile örgütlerin (İran ve Hizbullah başta olmak üzere) askeri ve siyasi şahsiyetlerini Suriye’de infaz edebilmesi ve bu eylemlere karşı yetersiz kalması geliyor. Suriye’nin mevcut işgal tablosunda şu üç ciddi iddia var: Birincisi, İdlib’de HTŞ ve Türkistan İslam Partisi mensupları arasında Fransa, ABD, İngiltere ve hatta İsrail istihbaratının faal olduğu (7 Eylül 2017’de “İsrail İdlib’de” yazımız)… İkincisi TSK denetiminde olan bölgelerde ÖSO-SMO gibi “Türkiye müttefiki” kabul edilen örgütlerin ister mezhep taassubu, ister Suriye devleti ve BAAS düşmanlığı sebebiyle, ABD’nin birçok noktada üs inşa etmiş olduğu… Üçüncüsü ise YPG/PKK’nın varlığı ve tüm bu yapıların Suriye devletinin kontrolünde olan bölgelerde yaşayan akrabaları, hücreleri, taraftarları veya satın alabildikleri gönüllü devşirme elemanları sayesinde Suriye devletinin müttefiki İranlı, Rus, Lübnanlı, Filistinli, Koreli, Latin Amerikalı, Güney Afrikalı, Çinli faaliyetleri, ikamet yerleri, kullandıkları güzergâhlar hakkında elde ettikleri bilgileri İsrail ile paylaştıkları ve bu bilgileri İsrail’in suikast ve füze saldırısı planlarında kullandıkları…

KİMLİKLER MANİDAR

İlginç olan bir başka husus da 20 Ocak’ta Şam’ın Mezze semtinde İran İslam Devrim Muhafızları Birliğine bağlı Hojjatollah Omidvar (Hüccet-Allah Omidvar), Ali Aghazadeh (Ali Ağa-zade) Hossein Mohammadi (Hüseyin Muhammed), Saied Karimi (Sait Kerimi) Mohammad Amin Samadi tarafından kullanılan 4 katlı bir bina İsrail’den fırlatılan 4 füze tarafından yerle bir oldu. 25 Aralık’ta da Seyit Razi Musevi öldürülmüştü. Bu tür İsrail saldırılarında Şam’da Hizbullah’ın askeri ve siyasi şahsiyetleri ile Suriyeli subaylar da hedef alınmıştı. Saldırı sonrasında gözaltına alınan, tutuklanan ve arananların kimliğine baktığımızda kullanılan araçların, Filistinli, Suriyeli, Ürdünlü, Lübnanlı, Iraklı Arap, Kürt, Türkmen ve Süryani olmaları manidardır. MİT’in ülkemizde MOSSAD ile irtibatlı şahıslara yönelik yaptığı operasyonlarda kullandığı kimliklerin Suriyeli, Filistinli, Iraklı, İranlı olmaları da yabancı istihbarat birimlerinin neden bu kimlikler üzerinden çalıştıkları anlaşılabilir ama manidardır. Suriye devletinin istihbaratta üst temizlik yapma ihtiyacının altında yatan sebepleri; Bu kurumlara çeki düzen vermek, bu kuruluşların kaybettiği profesyonellik, saygı, güven ve heybeti tekrar tesis etmek olarak değerlendirebiliriz. Ancak yabancı devletler ve sahadaki örgütlerin işgali, ekonomik sefalet, göç ve umutsuzluk ortadan kaldırılmadan alınacak önlemler çok fayda sağlamayacaktır. Ülkemizi de tehdit eden bu bölgesel tabloyu değiştirmek ve bölge halkların ekonomik refahı, güvenliği ve birlikte yaşama kültürünü tekrar ihya edebilmek ancak başta Türkiye-Suriye bölge devletlerinin iş ve güç birliği ile mümkün olacaktır. Zira bataklık kurutulmadan sinekler kurutulamaz.

Suriye MİT Mossad