27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk bankalarına kara propaganda

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Dünyanın en büyük kredi derecelendirme kuruluşlarından birisi olan Fitch Aralık 2022’de yayınladığı ‘yorumda’ Türk bankacılık sektörü ile ilgili olumsuz bazı görüşler açıkladı. Fitch’in yorumunun başlığı ‘makroekonomik belirsizlikler, müdahaleci politikalar yüzünden Türk bankalarının riski artıyor.’ Yorumda Türk ‘bankalarının refinansman riskinin yükseldiği’ iddia ediliyor. Bankaların rekor karlarının ardından yapılan bu açıklama medyada çok fazla yer bulmadı. Ancak mandacı ekonomistler ile neoliberaller söz konusu yorumu ‘değerlendirip’ kara propaganda malzemesi yapmakta gecikmediler. Söz konusu ‘yorum’ uluslararası mali oligarşinin ekonomik tetikçiliğini göstermesi açısından tipik bir örnek teşkil ediyor. Peki, Türk bankacılık sektörü tarihinin en güçlü ve karlı dönemindeyken bu yorum neden yapıldı?

TETİKÇİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI

Bankaların yurt dışı kaynaklara erişiminde miktar, vade ve maliyet gibi etkenler faaliyetlerin sürekliliği ve gücü açısından önem taşıyor. Bankaların yurt dışı borçları sektörün çekirdek dışı yükümlülüklerinin yaklaşık yüzde 55’ini oluşturuyor. Bankalar yurt dışından çok sayıda yöntemle borçlanıyor. İkili kredi, sendikasyon ve seküritizasyon kredileri, repo, sermaye benzeri kredi, mevduat ya da ihraçlar gibi finansal enstrümanlar belli başlı borçlanma araçlarıdır. Alınan borçların türleri ve maliyetleri bankaların uzun yıllar boyunca devam ettirdiği ilişkilere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bankaların finansal yapısı, geçmiş borçlanma performansları ve kredi derecelendirme notları gibi etkenler de borç temininde önemli rol oynamaktadır. İşte kredi derecelendirme kuruluşları tam da bu aşamada yani bankaların borçlanma süreçlerinde ‘Demokles’in Kılıcı’ görevini üstleniyor.

BANKALARIN BORÇLARI MAKUL DÜZEYDE

Önce Türk bankacılık sektörünün borçluluk durumuna bakalım. TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) Ekim 2022’de yayınladığı ‘Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri’ raporuna göre, kısa vadeli dış borç stoku 2021 yılı sonuna göre yüzde 17.1 artışla 142.3 milyar dolara yükseldi. Bankaların kısa vadeli borç stoku yüzde 13.4 artarak 58.3 milyar dolar oldu. Aynı dönemde diğer sektörlerde dış borç artışı yüzde 17,4’e ulaştı. Son bir yılda bankaların kullandığı kısa vadeli krediler yüzde 6.1 azalarak 10.4 milyar dolar oldu. 2014 yılında kısa vadeli borçların toplamı 142.76 milyar dolardı ve bunun yüzde 58’i yani 82.60 milyar doları bankalara aitti. Ekim 2022 itibariyle toplam kısa vadeli dış borçlar 142.34 milyar dolardır. Borçların yüzde 40.77’si yani 58.3 milyar doları bankalara aittir. Kısa vadeli dış borçlarda bankaların dış borçları 2014’e göre yüzde 29.4 oranında gerilemiş. Demek ki Fitch’in çizdiği karamsar tablonun aksine dış borç stoklarında kritik bir durum yok; tam aksine yıllık artış olmasına rağmen eskisine göre çok daha sağlıklı bir durumdadır.

TARİHİ BÜYÜKLÜĞE ERİŞTİLER

Türk bankacılık sektörünün aktif kalitesi oldukça iyi durumdadır. BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) verilerine göre sektörün aktif büyüklüğü Kasım 2022’de 13.81 trilyon TL (743.1 milyar dolar) seviyesine ulaşmıştır. Son bir yılda aktif büyüklüğü TL bazında yüzde 100’e yakın büyüme gösterirken karlılık oranları yüzde 500’lere dayandı. Bankalar 2022’de takipteki kredilerde düşüş olmasına rağmen karşılık oranlarını artırmaya devam ettiler. Takipteki krediler oranı yüzde 1.18; önceki yıllara göre önemli bir değişim yok. Takipteki ve yakın izlemedeki kredilere karşılık oranları ortalama olarak yüzde 73’lerde; bu oran önceki yıla göre yükselmiş. Tüm kredilerin karşılık oranları da yüzde 5’in üstünde bulunuyor. Yani bankalar olası kötü senaryolar için daha çok karşılık ayırarak hazırlık yapmışlar ve bilançolarını güçlendirmişler.

BANKALARIN FİNANSAL YAPISI GÜÇLÜ

Bankaların faiz getirisindeki performansını ölçen net faiz marjları bazı bankalarda yüzde yüzün üstünde yükseldi ve marjlar ortalama yüzde 8’e ulaştı. Sektörde sermaye yeterlilik oranı yüzde 18,8, çekirdek sermaye oranı ise yüzde 14.6’ya yükseldi. Söz konusu oranlar uluslararası sermaye yeterliliği kriterlerinin çok üstündedir. Özkaynak karlılığında ise 5 büyük bankanın ortalaması son bir yılda yüzde 37.4’e, aktif karlılığı ise yüzde 1’lerden yüzde 3.8’e yükseldi. OECD verilerine göre Türk bankacılık sektöründe kaldıraç oranı 10’dur. Kaldıraç oranlarının Japonya’da 52, İngiltere’de 43, Almanya’da 20 olduğunu göz önüne alırsak bu konuda sektörün sağlıklı bir zeminde bulunduğunu görüyoruz. Daha detaylı analizler yapılabilir fakat genel olarak sektörün temel analiz verileri bize büyük resmi gösteriyor. Türk bankacılık sektörü uluslararası kriterlere göre oldukça sağlıklı bir durumdadır.

KARA PROPAGANDA ENGELLENMELİDİR

Peki, Fitch, peşi sıra muhalefet ve mandacılar neden bu kadar açık bir gerçeği karalamaya çalışıyor? Sorunun cevabı Fitch’in yaptığı yorumun başlığında; ‘müdahaleci politikalar’. Fitch’in kastettiği şey TCMB’nin ‘Liralaşma Stratejisi’ni destekleyen düzenlemelerdir. Yapılan ‘müdahaleler’ Türk Lirası mevduatlarının oranını yüzde 38’den yüzde 54’e yükseltti ve ekonomiye güç kattı. Yukarıda görüldüğü gibi bankacılık sektörü hemen hemen tüm kriterlerde en iyi noktada bulunuyor. Öyleyse Fitch tamamen subjektif ve politik bir yorumda bulunuyor. Yapılan bu yorum bir yandan bankacılık sektörü hisselerine satış getirirken diğer yandan mevduat sahiplerinde soru işaretlerine neden olabiliyor. Bu yapılanın diğer bir adı ise ‘ekonomik tetikçiliktir’. Tarihi bir seçim sürecine girdiğimiz dönemde bu ve buna benzeyen kara propaganda faaliyetlerini daha yoğun olarak görme ihtimali yüksektir. Bankacılık sistemi ekonomide büyümenin temel dinamiklerinden birisidir. Dolayısıyla bankalara yönelik kara propagandaya tolerans gösterilmemelidir. Benzer girişimlere karşı hükümet daha uyanık olmalı ve gerekirse benzer kurumların Türkiye’deki faaliyetleri gözden geçirilmelidir.

Kaynakça:

https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/derecelendirme-mi-yoksa-ekonomik-tetikcilik-mi-244794

https://www.bddk.org.tr/BultenAylik

https://www.fitchratings.com/research/banks/turkish-banks-risks-heightened-by-macro-uncertainty-policy-interventionism-16-12-2022

https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/odemeler+dengesi+ve+ilgili+istatistikler/kisa+vadeli+dis+borc+istatistiklerii