19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’ye bir iyi bir kötü haber

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Bitirmekte olduğumuz haftanın ekonomik veri akışına baktığımızda Türkiye için iki önemli haber gördük. Bunlardan birincisi ABD Merkez Bankası FED’in yeni başkanının açıklamaları diğeri ise Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan KDV düzeninde yapılacak önemli değişikliklerin meclise gönderilmesiydi.

Maliye Bakanlığı’nın çalışmasında, küçük ve mikro işletmeler için de “tek oranlı” KDV düzenlemesi, devreden KDV’nin iadesi, bekleyen KDV iadelerine faiz uygulanması gibi yapısal değişiklikler yapılıyor.

TÜRKİYE’YE İYİ HABER

Devreden KDV’nin ne olduğunu anlamak için bir firmanın yaptığı hareketleri incelememiz gerekir. Firma mal ve hizmet sattığında alıcılardan tahsil ettiği katma değer vergilerini “Hesaplanan KDV” denilen hesapta takip eder. Eğer firma mal ve hizmet alırsa bu seferde satıcılara ödediği katma değer vergisini “İndirilecek KDV” denilen hesapta izler.

Eğer indirilecek KDV hesabı, hesaplanan KDV hesabından büyükse aradaki farkı “Devreden KDV” hesabında görebiliriz.

Örneğin firma bir malı üretirken, üretim için aldığı ham maddelerin KDV’sini ödeyip (indirilen kdv) bu malı yurtdışına sattığında yurtdışı alıcıdan kdv (hesaplanan kdv) tahsil edemez, zira yurtdışındaki alıcı Türk vergi sistemine bağlı değildir. Ya da firma aldığı hammaddeler için peşin KDV öder, ama bu sefer de ürettiği malları hemen satamayabilir, bu durumda satış gerçekleşmediği için kdv tahsilatı yapamaz ve stokta bekleyen mamullerin firma finansmanı açısından yükü oluşur. Maliye Bakanlığı çalışmasıyla bu ve benzeri durumlarda firmaların finansman dengesini etkileyen “Devreden KDV” hesabında biriken rakamların firmalara dönüşünün hızlandırılması, gelecekte birikmenin olmaması hedefleniyor.

İKİNCİ KGF OLUR MU?

Kredi Garanti Fonu ile 220 milyonluk bir hacim yaratıldığını düşünürsek biriken 140-150 milyarlık “Devreden KDV” iadesinin oldukça önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak bu rakamda kapanmış firmaların talep yapmayacağını ya da belediyelere ait payın olduğu da düşünülürse, tutarın 70 milyar civarına düşeceği söyleniyor.

Diğer konu bu 70 milyarın ekonomiye nasıl aktarılacağı olacak. 2018 yılı bütçesinde bu kadar büyük bir kaynak ayrılmadı, daha az tutarlardaki ödemeler için de devletin borçlanmadan başka bir şansı yok, bu da faizler üzerinde yukarı yönlü etki yaratacağı için tercih edilmeyebilir. Bu rakamın yıllara yayılı şekilde ödenmesi veya vergi borçlarına mahsup edilmesi, gider yazılması konularında yetkili olan Maliye Bakanlığı tebliği yayınlandığında yöntemin ne olacağını göreceğiz.

Ancak yöntem ne olursa olsun ikinci bir KGF etkisi yaratmasa da kdv konusundaki son değişikliğin Türkiye için olumlu bir gelişme olduğu net bir gerçektir.

TÜRKİYE’YE KÖTÜ HABER

Şubat ayının son gününde Türkiye için sıkıntılı olma ihtimali oldukça yüksek olan bir haber ABD’den geldi. Amerikan Merkez Bankası FED’in yeni başkanı Powell yaptığı konuşmada, küresel büyümenin arttığını, ABD’de genişlemeci maliye politikası ile durgunluk tehlikesinin ortadan kalktığını belirtti.

Ancak enflasyonun beklentilerden uzak olmakla beraber fiyatlar genel düzeyinin artacağına dair beklentiler oluşturduğunu, netice olarak FED’in faiz artırımlarının devam edeceği, hatta 3 olan artırım beklentisinin 4 olmasının da mümkün olacağına dair sinyaller verdi.

Piyasalarda oluşan denge fiyatlamalarında hem borsalar hem de kurlarda 3 faiz artışı göz önünde bulunduruldu. Dolayısıyla 4 faiz artırımının başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan piyasalarda dalgalanma ihtimalini artırması beklenebilir.

Dış ve iç büyümenin rüzgarını arkasına alan Türk ekonomisinin, KDV örneğinde gördüğümüz gibi, ekonomik yaşamın işleyişini düzeltip, hızlandıracak reformlar yapmaya devam etmesi faydalı olacaktır. Zira hiç beklemediğimiz bir anda karşılaşacağımız jeopolitik ya da yukarıda bahsettiğimiz türden, dış ekonomik sarsıntılara karşı direnç ancak reformlarla kazanılabilir.