16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Venezuela dersleri

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-

Dünyanın en büyük petrol tüketicisi Amerika, dünya petrol rezevlerinin neredeyse yüzde otuz gibi çok önemli bir bölümüne sahip üçüncü tedarikçisine, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’ne musallat oldu, on yıllardır yakasından düşmüyor.
Konunun demokrasi, insan hakları, özgürlükler olmadığını, insanlık en son Irak, Suriye ve Libya’nın emperyalist ABD ve Avrupalı ortakları tarafından kanlı biçimde darmadağın edilişinden bu yana biliyor.
ABD tahakküm projeleriyle egemen ülkeleri kontrol altına alma hırsında hız kesmiyor. Petrolünde, zenginliklerinde, topraklarında, stratejik coğrafi konumunda gözü olduğu ülkelerin açıklarını yakalıyor veya sistemlerini açık verecek biçimde sabote ederek işe koyuluyor.
Amacına ulaşmak için etnik veya dinsel kimlik siyaseti güden odakları güçlendiriyor, iktidar ve muhalefetin başına monte ediyor, toplumları yakıcı nifaklarla mahvediyor.
Darbe, iç karışıklıklar, terör eylemleri ve işgal girişimleriyle ekonomik fethi başlatıyor. Sadece maddi kaynakları değil, insanını ve siyasi kurumlarını da ele geçirdiği ülkeleri yıkıma mahkum ediliyor.
ABD’nin bu hafta CIA tertibi darbe girişimiyle Venezuela’nın kaynaklarına el koyma girişimi her ne kadar halk desteğini alan Maduro ve ordunun satın alınamayan yurtsever komutanları tarafından başarısızlığa uğratılsa da ‘Askeri müdahaleye hazırız’ tehdidi Venezuela halkı için ‘cehennem’ anlamına gelebilecek çok daha zor günlere işaret ediyor.
Kanunsuzluğa, işgale zemin hazırlamak için CIA tarafından büyük bir terör olayının gerçekleştirilebileceği tahminleri öne çıkıyor.

ABD MEDYASININ PROPAGANDA GÜCÜNE DİKKAT
Üstünde durulması gereken gelişmelerden biri de darbe girişiminin hemen başlangıcında ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, Venezuela halkının direncini kırmak için ‘Maduro uçakla kaçmaya yeltendi’ şeklindeki propagandası. Oysa kaçan darbe öncülüğüne soyunan faşist lider Leopolde Lopez ve eşiydi. Darbeye karışan 25 subay ise Brezilya’ya kaçmıştı. ‘Özgürlük Operasyonu’ dedikleri darbe girişimi Trump’un tek tivitiyle sözde ‘başkan’ ilan edilmiş olan Guaido’nun ve arkasındaki CIA’nın şimdilik ayağına dolansa da, böyle karışık anlarda propaganda aracı olarak medyanın gücü bir kez daha düşündürüyor.
Yeryüzünün en kanlı örgütü NATO ve emperyalist ABD’nin saldırgan varlığını, kirli savaşlarını en az silah gücü kadar propagandaya borçlu olduğunu ve bunun için medyayı kullandığını coğrafyamızdaki yakın tarihimizden biliyoruz.
Baskı altında olan, aylardır Atlantik medyasının her türlü saldırganlığına maruz kalan sadece Venezuela değil.

ATLANTİK GÜDÜMLÜ MEDYA TÜRKİYE’DE FAALİYET GÖSTERECEK
Rusya ve İran’a karşı da etkin rol alan yalan ve propagandanın aparatı Atlantik güdümlü küresel medya kuruluşları, şimdi kurdukları ortak Türkçe youtube kanalından Türkiye’de de faaliyet gösterecekler.
Biz onları Irak’ta ABD katliamlarının üstünü örterken, nefsi müdafa yapan Türkmenleri terörist gibi göstererek hedefe oturtmalarından bu yana biliyoruz.

BÜYÜK PLAN DEVREDE!
Suriye’yi paylaşım savaşında PKK’yı öne çıkarıp ‘laikliğin bölgedeki tek teminatı’ gibi parlatmalarından, laik Türk devletini ‘cihatçı’ ilân etmelerinden, programlarında yayımladıkları, Türkiye’nin yarısının ‘Kürdistan’ olarak gösterildiği haritalardan tanıyoruz.
31 Mart seçimlerinden sonra CHP üstünden sisteme iyice yerleşen ve alan kazanan HDP’nin hiç vakit kaybetmeden sözde Ermeni soykırımı provokasyonlarına koyulması, yabancı parlamentolar nezdinde Türk devleti ile Dersim hesaplaşmasına girmesi, milletvekillerinin yaptığı açıklamalarda Türk devletini işgalcilikle suçlamaları tesadüfi değil. Büyük plan devrede!
ABD’nin ekonomik kıskaç altına almaya çalıştığı Türkiye’nin çökertilmesinde içerden ve dışarıdan psikolojik baskı, bahsi geçen yabancı medya kuruluşları tarafından da desteklenecek.
Bilimsel ve siyasi kurumlara monte edilmiş elemanlar dışında Suudi Arabistan destekli Amerikan, İngiliz, Alman ve Fransız yayın kuruluşlarının ortak Türkçe yayın hayatıyla devreye sokulmasıyla, Türkiye’yi hangi günlerin beklediğini kestirmek zor değil.
Basın özgürlüğü, özgür medya, halka haber alma özgürlüğü kavramları, şiarları olacak, ama aynı Yemen’de yaptıkları gibi eli kanlı katili değil, İran’ı sorumlu tutacaklar. Apartheit devleti İsrail’in Golan Tepeleri’ni ilhakını haklı gösterecekler. Türkiye’yi saldırgan gösterip her türlü saldırı zeminine hizmet edecekler.
ABD sayesinde barışın değil savaşın, saldırganlığın; silahsızlanmanın değil silahlanmanın acımasızca küreselleştiği yeni bir süreç söz konusu.
En kanlı saldırılar ‘barış’, ‘özgürlükler’, ‘demokrasi’ adına yapılıyor.
Savaşı barışmış gibi, savaş suçlularını barışın koruyucusu gibi gösteriyorlar. Gerçekler tersyüz ediliyor, yalan gerçeğin yerini alıyor. Faşistlerin antifaşist olduğu, savaşın barış olarak sunulduğu yeni dönem... Orwell’in bahsettiği gelecek kapıdan içeri girmiş bulunuyor.
İnsanlık belki de tarihinin, küreselleşmenin en çarpık dönemini yaşıyor.
Türkiye hedefte, iç cephe karışık, 31 Mart’la birlikte bir yerlerden düğmeye basıldığı gözlemimiz her gün daha da kuvvetleniyor.