02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Testi çatladı!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan ve şaibe karıştırılan referandumda, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, sözde “Evet” ama gerçekte “Hayır” çıktığının dünya alem farkında.

En çok farkında olanlardan birisi de kuşkusuz ki T. Erdoğan olmalı.

Öte yandan, ülkeyi ekonomiden-diplomasiye, eğitimden-turizme kadar hemen her alanda açmaza ve çıkmaza sürükleyen AKP iktidarı da şaşırmış ve paniklemiş bir görüntü veriyor.

Açıklanan ve de açıklanmayan ciddi bazı kamuoyu araştırmalarında, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyükşehir belediyelerinde AKP’nin giderek zayıfladığı ve oy kaybettiği görülüyor.

T. Erdoğan AKP teşkilatlarına ve belediye başkanlarına “metal yorgunluğundan” bahsediyor ama Millete artık AKP’nin bu tek parti iktidarından “gına geldiğini”, bıkıp-usandığını ise görmek istemiyor.

AKP’de “metal yorgunluğu”, millette ise “mental (zihin) yorgunluğu” olduğu aşikâr.

T. Erdoğan, teşkilat ve belediyelerde değişiklik yaparak, kaçınılmaz olan siyasi çöküşü önlemeye, en azından geciktirmeye çalışıyor bence.

Önce İstanbul, ardından Düzce belediye başkanlarının makul ve mantıklı bir gerekçe bile öne süremeden aniden istifa etmelerinin ya da ettirilmiş olmalarının altında bu düşünce yatıyor.

Son olarak Ankara ve Balıkesir belediye başkanları ile ilgili yaşanan gelişmeler, bu başkanların da benzer akıbete uğrayacaklarının sinyalini veriyor.

M. Gökçek her ne kadar direnmeye çalışsa, koruma ve gelecek güvencesi istese bile, artık 2019 yılı için aday olamayacağı anlaşıldığı için, ne kendisine ne de partisine hayrı olmayacak bir duruma sürüklenmiş vaziyette.

Artık siyasi olarak ABD başkanları için söylenen “lame duck” yani “topal ördek” konumuna getirildi.

Tüm bu gelişmeler T. Erdoğan’ın inisiyatifiyle, yenilenme-güçlenme vb gibi gerekçelerle kamuoyuna takdim edilmeye çalışılsa da gerçek çok açık.

Referandumda sağ-sol demeden, parti-köken-mezhep ayırmadan, milletin kendiliğinden oluşturduğu “Hayır” bloğu ve güç birliğinin büyük başarısıdır bu sonuçlar.

Yani “Hayır” diyen yurttaşlar büyük bir zafer kazanmışlardır ve AKP’nin testisi artık çatlamıştır, yeniden kolay kolay su tutmaz bundan sonra.

HAYIR BLOĞUNUN BAŞARISI

Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimlerde, muhalefet parti taassubu ve fanatizmini mutlaka bir kenara koymalıdır.

CHP’linin de, DYP’linin de, Vatan Partili’nin de, DSP’lisinin de, SP’lisinin de, DP’lisinin de büyük oranda gönül rahatlığıyla oy verip destekleyebileceği “müşterek adaylarla” yerel seçimlere gidilmesi halinde, referandumda sağlanan başarı yerel seçimlerde somutlaşacak ve taçlanacaktır.

1994 yılından beri merkez siyasetin dağınıklığından ve parçalanmışlığından dolayı ayrı ayrı adaylar gösterilmesinden istifade ederek ülkenin başına musallat olan “siyasal İslamcı” zihniyetten, yine Ankara-İstanbul’dan başlayarak kurtulma şansı ve fırsatı ilk kez bu kadar yakın hale gelmiştir.

İstanbul, Ankara gibi belediye başkanları için örneğin CHP tandanslı bir adayın yanına merkez sağ ve/veya milliyetçi kökenli bir ismin de, -yardımcı olarak- gösterilmesi suretiyle milletin önüne gidilmelidir.

Kesinlikle, Sağ-Sol, Alevi-Sunni, Türk-Kürt kutuplaşmasına ve kamplaşmasına malzeme ve gerekçe gösterilecek söylem ve adaylardan kaçınılmalıdır. Ayrılıklar ötelenmeli, ortak noktalar öne çıkarılmalıdır.

Burada öncelikle Muhalefet partilerinin liderlerine, bilahare Milli Merkez, Aydınlar Ocağı, Milli Düşünce Merkezi gibi demokratik ve milli oluşumlara, barolar, sendikalar ve sivil Toplum kuruluşlarının sağduyulu yöneticilerine büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.

Evet. AKP ilk kez kendi “has” adamlarını harcayarak, bir manada “safra” atmaya ve bu suretle yeniden yükselmeye gayret ediyor.

Ama artık çok geç.

Hesap ve ders verme zamanı yaklaşıyor. Referandumda “Hayır” diyen, “Hayır” bloğuna katkı veren her yurttaşımızı, her partimizi, her sivil toplum kuruluşunu, her meslek kuruluşunu tebrik ediyorum.

Geldiğimiz nokta. Ülkemizin siyasal İslamcı, partizan, yolsuz, gerici ve bölücü zihniyetten kurtuluşunun önünün açılacağı, yeni bir dönemin müjdecisidir. Herkese hayırlı olsun.