05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin taktiği

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

AKP yıllardır aynı taktiği izliyor. Önce kendi seçmenini kemikleştiriyor. Sonra kemik seçmen kitlesini genişletmeye çalışıyor. Kendinden olmayanları da düşman ilan ederek yola devam ediyor.
Kamuya memur-işçi alımında, ihalelerde, devlet bankalarının kredilerinde, … hep “dost, düşman” kriterlerine göre adım atıyor. Kamu kaynakları ile toplumun yarısını yanına çekerek iktidarını sürdürmeyi amaçlıyor.

VAZGEÇMİYOR

Bu politika ülke için tehlikeli olsa da, ülkeyi ortadan ikiye bölme gibi bir sonuç yaratsa da AKP vazgeçmiş değil. Toplumu germeyi sürdürüyor. Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, TMMOB, … gibi kuruluşlardaki “Türk” adını çıkarma, bu kuruluşları bölme girişimine devam ediyor.
Önümüzde yine seçimler var. Aynı taktik yine devrede.
Ama bu politika AKP için de pek hayırlı görünmüyor. Geçmişte bu yolla günü kurtarmış olsa da zamanla bedelini ağır ödeyeceği belli. O kendi dışındakileri düşman görürken, dışladıkları da onu düşman görmeye ve kemikleşmeye başlıyor.

'EN ÇOK TERZİMİ SEVERİM'

İzlenen politika ile halk içinde bulunan yanlış eğilimleri kuvvetlendiriyor.
Nasıl mı? Son bir örnekle anlatayım:
Ankara’da devam eden bir sanat fuarı var. “ARTANKARA”. Fuarın açılışı çok kalabalıktı. Aylardır, hatta yıllardır birbirlerini görmeyenler fuarda buluşmuştu. ODTÜ’lü bir grupla sohbet ediyorduk. Bunlar o dönemde sağ grup içinde yer almış kişiler. Bir arkadaşları geldi. O da solcuymuş. “Ooo bu tür toplantılara siz de gelir miydiniz?” dedi.
Doğal olarak bozuldular. Yıllardır görüşmüyorlardı. İlk söylenecek söz müydü?
Derken yan tarafımızdaki bayan durumu sezdi ve söze girdi:
“Bir bilgeye ‘Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?’ diye sormuşlar. O da ‘Terzimi severim’ diye yanıt vermiş. Soranlar şaşkınlıkla ‘Neden terzi?’ diye üsteleyince de ‘Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır’ karşılığını vermiş.”
Bu açıklama olayı anlatmaya yetti.
***
ARTANKARA

“ARTANKARA” Fuarının sahibi Bilgin Aygül. Yıllardır hayaliydi, gerçekleştirdi. Bu yıl dördüncüsünü yapıyor. Türkiye’nin resim, heykel birikiminin çok önemli değerlerinin eserlerinin Ankaralılara sunuluyor. Çok sayıda ülkeden gelen yabancı sanatçılar da ayrı.
Kimler yok ki?
Mustafa Ayaz, Süleyman Saim Pekcan, Ertuğrul Ateş, Bedri Baykam, Engin İnan, Süleyman Karakul, … Fikret Otyam’ın resimleri ölümünden sonra ilk kez sergileniyor. Filiz Otyam da gelmişti. Uzun uzun sohbet ettik. Baba’yı andık.
İranlı gazeteci Maryam Mazrooei Musul’da IŞİD’den kaçan çocukların fotoğraflarını çekmiş. İnsanın içini acıtıyor. Görmeye değer.
Bugün fuarın son günü. Görmeyenler kaçırmasın!
***
YALANCILARIN BİLDİĞİ

Ülkemizde bilgi kirliliği arttıkça hep endişelenirim. Arkasından ne çıkacak diye merak ederim. Son dönemlerde yine arttı. İran’da düşen uçaktan tutun da Suriye’de yaşanan olaylara kadar akıl almaz iddialar ortaya atılıyor.
Yine her konuda “uzman” olanlar ortalığa çıktı. Suriye sınırını bir adım bile geçmemiş olanlar Suriye konusunda ahkam kesiyor. Doğu Guta’yı daha yeni duymuş olanlar Doğu Guta üzerinden Esad’a saldırıyor.
Şairin deyimiyle, “Yalanın dolanın bini bir para!”
“Yalancıların en güvendiği şey insanların bilgiyi sorgulamamasıdır” diye bir söz vardır.
Gazete ve televizyonlardaki “uzmanlar” da bu söze inanıyor.