ABD hem kendi başkanını hem bizimkini seçmeye kalkışıyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 18 Nisan’da Artİstanbul Feshane'de yabancı gazetecilerle bir basın toplantısı düzenledi. İlgi büyük. Japonya’dan Fransa’ya, Almanya’dan Katar’a kadar birçok ülkeden gazeteci katıldı.

Yabancı basının ilgisinin nedeni İstanbul’un sorunlarına mı… sanıyorsunuz…

Deprem… finans merkezi… tarih ve sanat ve de kültür mirası… filan mı…

Yanılıyorsunuz.

Tek bir cümleyle bile anılmadı.

Çek Cumhuriyeti'nden gelen bir gazetecinin, "Gelecek seçimde CHP'nin adayı olacak mısınız?" sorusu basın toplantısına damga vurdu.

Beklenen soru, salonda gülme seslerine neden olunca duraklayan İmamoğlu, "Ben de cevap olarak sizin gibi gülsem yeterli mi?" dedi ve sözlerine şöyle devam etti: "Sizin gibi basın temsilcilerinin bu soruyu soracağını biliyordum. Bir önceki seçimden hemen sonra sizin gibi, ülkemize gelmiş basın mensubuna verdiğim cevabı vermemeyi ilke edindim. O da ‘Allah bilir'di. O cevabı bile vermiyorum” dedi.

Galiba artık sağır sultanlar tarafından da biliniyor… kuldan saklanmıyor.

Zaten İmamoğlu’nun ne açılış konuşmasında ne de daha sonra belediye başkanlığıyla ilgili tek bir konuya değinilmedi.

Basın toplantısına ilişkin en kapsamlı haber, Amerika’nın Sesi Türkiye’de yer aldı. Dilerseniz oraya bir göz atarsınız. Ben size upuzuun haberin yalnızca ara başlıklarını vereyim.

-İmamoğlu'na "CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?" sorusu

-İmamoğlu’ndan "Türkiye seçmenleri" vurgusu: "İktidarın yönetim anlayışına ağır bir ceza kesilmiştir”

-“Tedirginlik çağını bitirecek yeni bir demokratik uyanışa ihtiyaç var"

-“Bu seçim, Türkiye toplumunun toplumsal demokratikleşme bakımından çok önde olduğunu göstermiştir”

-“Ben aynı şekilde yoğurt yiyeceğim diyorlarsa kendileri bilir”

-“Taban iyileşti yukarıyı zorluyor, umarım tavan bu dersi alır”

-“Tasarrufu topluma ispat etmesi gereken biz değiliz, hükümettir”

-İmamoğlu’ndan Bayraktar’a eleştiri: “Ülkemizde bazen yetki verilmiş insanlardan daha fazla o yetkiyi pervasızca kullanma girişiminde bulunan insanlar var”

(Belli ki aralarında bir koltuk rekabeti var)

Ama çok şeyi açıklayan son ara başlık:

-“Almanya Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce İmamoğlu’yla bir araya gelecek”

Biden tasarımı vb derken karar verilmiş anlaşılan.

Ama burası Türkiye. Yarın ne olacağı belli olmaz.

Bazı olmazsa olmazlarımız var önümüzde.

Zorluklar çözümü dayatacaktır. O zaman takkeler düşecek, “gerçek ihtiyaç tasarımı” gün ışığına çıkacaktır.

1920’lerde de böyle oldu, 1930’larda da…

“Genel vaziyet ve manzara” ve “vaziyetin dehşet ve vahameti” bunu söylüyor.

Bunu ne ABD bilir ne AB. Türkçe anlamazlar ki!

Gitsinler kendi ülkelerindeki yükselen sesleri dinlesinler. Biz bile buradan duyuyoruz.

Dost tavsiyesi böyle olur.

ALMANYA CUMHURBAŞKANI STEİNMEİER’

ERDOĞAN'DAN ÖNCE İMAMOĞLU’YLA GÖRÜŞECEK

22-24 Nisan tarihlerinde Türkiye'yi ziyaret edecek Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Ankara’dan önce İstanbul’a gelecek. Feshane’deki toplantıda edinilen bilgiye göre Steinmeier, Türk işçilerin Almanya’ya gidişinin 62. yılı kapsamında yapılacak bir törene katılacak, Erdoğan’dan önce Ekrem İmamoğlu’yla görüşecekmiş.

O KURALCI ALMANYA BUNU HİÇ YAPAR MI

Bu nasıl bir protokoldür!

İmamoğlu, bunun “özel bir mesaj içerdiğini düşünmüyorum. Çok değerli bir buluşma anı buluşması. Sirkeci Garı’nda, oranın o tarihi atmosferinde, 62 yıl önce başlayan göç sürecinin töreni yapılacak. Türk işçilerin Almanya’ya gidişinin 60. yılı anısına güzel kitap hazırlamıştık. 62 yıl önce aileden iki büyüğüm de Almanya’ya göç edenlerdendi. Böylesi bir güzel törende Sayın Cumhurbaşkanı’nı ağırlamaktan mutluluk duyacağım" demiş.

O kuralcı Almanya bunu hiç yapar mı…

Yani Sirkeci Garı’ndaki sıradan bir yıldönümü kutlaması… yok iki yıl önce basılmış ciltli resimli kitap için… yok İmamoğlu’nun dedesi hatırına bütün kural ve ilişkileri çiğneyip programını değiştirir mi…

Dönerken uğrasa neyse…

Böyle bir saygısızlık yapılır mı…

Belli ki önemli geçerli bir mesajı var.

Alır mısınız?

OLYMPİAKOS, İSTANBUL’DA TARİH YAZDIK DEMİŞ

Olympiakos sahibi Vangelis Marinakis Fenerbahçe maçından sonra : "İstanbul'da tarih yazdık. Gelecek nesillere anlatırız" demiş.

Görüp görecekleri o… topun yuvarlak olduğu bir futbol maçı galibiyeti! Yoksa topraklarında komşusuna namlularını doğrultmuş sıra sıra ABD üslerinin silahları gölgesinde, AB sadakaları kursaklarında ne tarihi yazılır! Hiç yakışıyor mu emperyalizme karşı vaktiyle direnen Yunan halkına! O zamanlar Türk vatanseverleri onların yardımına koşmuştu.

ÖYLE YAZILMAZ BÖYLE YAZILIR

Yeni AB’ye girdikleri zamandı Yunanistan’a gittiğimde. Perişanlık başlamıştı. Ekonomileri çöktü. Silkinip kendilerine geleceklerine iktidarlar art arda AB’nin elinde oyuncak oldular. Ne dense yapıldı. Taşıma suyla döndürmeye çalışıyorlar.

O hallerini görüp, sokaklarda dertlerini dinleyince döndüğümde, sakın ola ki bir daha AB’nin kapısına bağlanmayı ağzınıza almayın. Oturup kalkıp bizi almadıkları için memnun olalım… diye yazmıştım.

“15-16 Temmuz” ve “Biz yaparız” önemli kazanım ve birikime dayanmaktadır. Temelleri derinlerdedir. Tarih yaza yaza, tarih yazmak öğrenilir.

İYİ PARTİ’DEN 60 MİLLETVEKİLİ AYRILACAKMIŞ

DENE-YAP-BOZ LÜKSÜMÜZ ARTIK KALMAMIŞTIR

İYİ Parti’den Aralık 2023’te istifa eden Salim Ensarioğlu: “En az 60 milletvekili partilerinden ayrılıp bağımsız olacak” demiş. Ensarioğlu, İYİ Parti’nin “bir merkez sağ partisi olamadığı”, “Zaman zaman mehter marşı gibi bir ileri, iki geri adım attığı”, “Kürt meselesinde de MHP ile ‘biz mi daha milliyetçiyiz onlar mı?’ diye yarıştığı” eleştirilerini getirmiş.

Türkiye siyasetinde köksüz siyasi partiler uzun ömürlü olmuyor. Aslı varken, eleştirilerin rüzgârıyla kopyası bir süre alevleniyor. Sonra sönüp gidiyor. Aynı kültür ve anlayıştan, uzun yıllar birlikteliklerden beslenip belde, ilçe, illerden süzülüp elenerek gelmedikleri için biraz menfaat biraz hayal kırıklıkları heyecanları söndürüveriyor. Ayrılıklar arayışlar başlıyor.

Hele proje partisiyseniz daha da beter. Proje bitti. İşiniz de bitti.

Zararın neresinden dönülürse kârdır.

Ama nereye döneceğiniz daha önemlidir.

Bugün ayırt edici özellik millî ve millî olmayan arasında çekilecek kırmızıçizgi olmalıdır. Dene-yap-boz lüksümüz artık kalmamıştır. Hatta bir öyle-bir böyle yapmakla da kaybedilecek zamanımız yoktur.

Emperyalizme karşı mısınız, değil misiniz…

Tek soru.

Tek yanıt.

Mucizeler yaratabiliriz.

ÇEKİRDEKTEN YETİŞİYORLAR

Ümraniye Mehmet Ali Yılmaz İlkokulunda okula mal bırakmak için yanaşan Algida kamyonunu gören çocuklar etrafını sarıp protesto etmeye başlamışlar.

EYVAH Kİ NE EYVAH!

IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları’nda Avrupa bölgesi ekonomilerine ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Özellikle Türkiye’nin uyguladığı politika değişikliği ve ekonomik reformlar ön plandaymış. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüşmelerine de değinen Avrupa Dairesi Direktörü Alfred Kammer, Türkiye’nin kırılganlıklarını azalttığını belirterek ’Türkiye’deki ekonomik program destekliyoruz’’ demiş

Yeni bir IMF programı görüşmesi şu an için gündemde değilmiş.

Neden diye sormayın, biliyorsunuz.

Başınıza bir memurumuzu gönderdik mi diyorlar acaba…

AKP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ZEYBEKÇİ: TİCARET BAŞKA, KATLİAM BAŞKA

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nihat Zeybekçi, İzmir’de mermer ve doğal taş fuarında yaptığı konuşmada İsrail ile ticaret ilişkilerini değerlendirdi.

“Eyvallah! Bu katliamı kınıyoruz” diyen Zeybekçi esas konuya şöyle girdi:

İsrail’le ticaretin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, İsrail’in serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke olduğunu, ticaretin sürmesi gerektiğini savundu.

Orada olsaydık şunu sorardık:

Bu serbestlik anlaşmasına katliamlar da dahil midir, Sayın Başkan Yardımcısı…

Öyle ya silahların yapımına malzeme sağlayacaksınız… onlarla kuş avlanmayacak herhalde…

Zeybekçi, konuşmaya şöyle devam etmiş:

“Hassas çalışma yapılması gerektiğini savunuyoruz. Yasaklı ürünlerden ziyade belki kayda alma şeklinde. Denizli biliyorsunuz Türkiye’nin en büyük bakır kablo ihracatçısı olan bir şehir. İsrail’de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız da var”…

“Yani eyvallah! İsrail’in Müslümanlara yaptığı bebek katliamını nefretle kınıyoruz. Ama diğer taraftan da ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de, İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke. 6 satıp 1 aldığımız bir ülke. Onunla ilgili daha hassas olmamız gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili de çalışıyoruz.”

Bugün nasıl böyle konuşursunuz!

Yani şunu mu söylüyorsunuz, benim ve partidaşlarımın cebi başka, bebek katliamı başka mı diyorsunuz…

Yazmakta bile zorlanıyorum.

ASYA ÜLKELERİ VURDUKÇA ABD KENDİNE GELİYOR

Son zamanlarda ABD’de şöyle bir yorum yapılıyor:

“ABD siyaseti giderek kutuplaşıyor, ancak düzen karşıtı sol ve sağı birleştiren şey, emperyalist sonsuza kadar savaşlara karşı muhalefet.”

ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Cumhuriyetçi Marjorie Taylor Greene, “Yabancı ülkelerde insanların kanı ve cesetleri üzerine inşa edilen bir ekonomi istemiyoruz” dedi. ABD yönetiminin Ukrayna’daki çatışmaya son verecek bir barış anlaşmasını değil, savaş istediğini belirtti.

UKRAYNA 51.EYALETİMİZ DEĞİL

Marjorie Taylor Greene, Meclisin yeni seçilen başkanı Mike Johnson’ın Ukrayna’yı finanse etme planına sert dille karşı çıkıyor. Johnson’ın, Ukrayna’ya ek yardımı ABD sınırının güçlendirilmesini öngören tasarının kabul edilmesine bağlayan planına karşı, ABD vatandaşlarının büyük kısmının Ukrayna’daki savaşa destek vermediğini söylüyor şu sözleri de gerçekten etkili oluyor: “Ukrayna, 51. eyaletimiz ve NATO üyesi değil. Ukrayna’yı finanse etmeyi kesin!”