ABD tehdidini küçümsemek!
Zengezur Koridoru, gündemdeki yerini koruyor.
İlginç bir yazı da Cumhuriyet’te yayımlandı. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen imzalı yazıda, ABD’nin asıl hamlesinin hedefinin Çin olduğu belirtiliyor. Yazıdan özetliyoruz:
“-ABD tarafından kontrol edilmesi ciddi riskler taşısa da Zengezur yolunun çalışması ile birlikte Orta Kuşak, Türkiye demiryolu ve karayolu hatları ile Avrupa’ya bağlanabileceği gibi yapılacak yatırımlarla koridor İskenderun ve Mersin limanlarına da bağlanabilecektir. Böylece Türkiye, Orta Kuşağı Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Avrupa ve Afrika ile irtibatlandıran önemli transit ve lojistik merkezine dönüşebilecektir.
-Uyguladığı politikalara karşı olsak bile ABD’nin Zengezur Koridoru’nu 99 yıllığına kiralayarak, Çin’e karşı Orta Kuşak üzerinde kritik bu bölgeyi kontrol altına alarak Avrasya satranç tahtasında önemli jeostratejik hamle yaptığını kabul etmek gerekir. Aslında ABD, bu hamle ile attığı bir taş ile birkaç kuş vurabilmiştir.
-Çin’den henüz ciddi bir reaksiyon gelmese bile ABD’nin bu hamlesinin asıl hedefi Çin’dir ve ABD Zengezur’u kontrol ederek bu bölgeden geçecek Çin mallarını denetleme ve gerektiğinde yavaşlatma veya engelleme yeteneği elde etmiştir.
-ABD ayrıca bu hamle ile İran’ın kuzeyine yerleşmiş, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ile Ermenistan’ı kendi eksenine çekerek Rusya’nın aleyhine nüfuzunu artırmış, bu coğrafyada jeopolitik dengeleri değiştirmiştir. Yıllardır Ukrayna savaşına kilitlenen Rusya ise uzayan bu savaşın bedelini Güney Kafkasya dahil, çevre coğrafyalarda ödemektedir.
-Türkiye’ye gelince... Orta Kuşak Türkiye için önemli bir koz, jeostratejik maniveladır. Orta Kuşak Türkiye için jeopolitik ödüldür. Bu ödül ancak jeopolitik akıl ile hak edilebilir.”
Peki durum böyle mi gerçekten?
ASYA KAYASINA ÇARPACAK GİRİŞİM
1.Zengezur Koridoru önemli. Fakat Koridor’un ABD’ye verilmesi, eşkıyaya teslimi yanlış. Zengezur’u Trump Köprüsü yapma hamlesi, 3+3 Güney Kafkasya Platformu üzerinden bölge ülkelerinin işbirliğini bozma ve ABD’nin bölgede kaybettiği inisiyatifi geri alma girişimidir.
2.ABD-İsrail, bu hamle ile bölgedeki etkinliğini artırmaktadır.
3.Bunun merkezinde yalnızca Çin yoktur. ABD-İsrail; Rusya, İran ve Türkiye’ye karşı yeni bir atağa kalkmıştır.
4.Trump’ın esas politikası Doğu Akdeniz’e odaklanmaktır. Ukrayna ve Pasifik’te Çin ve Rusya ile boy ölçüşemeyen Trump’ın enerji kaynaklarını ve yollarını kontrol etme girişiminin ana üssü bölgemizdir. Çünkü hem Rusya kuşatılmakta hem İsrail’in güvenliği sağlanmakta, hem en büyük enerji ihtiyacını Hürmüz Boğazı üzerinden karşılayan Çin’in boğazına çökülmekte hem de Kuşak ve Yol Girişimi kesilmektedir.
5. Trump köprüsü, aynı zamanda Doğu Akdeniz içindir. Bu yüzden tehditlerin yönü Türkiye çevrilidir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bu işin yürütücüsüdür. Barrack’ın “İbrahim Anlaşmalarını Ermenistan ve Azerbaycan’a kadar genişletme” ifadeleri, bu gerçeğin yansımasıdır.
6. ABD, İsrail’in yanında, İran’a karşı bir cephe oluşturacak Türkiye istiyor.
7. Eğer proje yürüyecek olsa, ABD Doğu Akdeniz stratejisinde yeni bir mevzi kazanmış olacak. Türkiye’yi Trakya, Ege Adaları, Doğu Akdeniz, Suriye’nin kuzeyi üzerinden kuşatma girişimine Kafkasları da katacak.
8. Türkiye ve diğer Türk Devletleri, stratejik olarak ABD tehdidiyle karşı karşıyadır. Trump’ın bekçiliği görevini üstlenmek, ülkemizi ve bölgemizi tehlikelere atmaktır. Komşularla karşı karşıya getirmektir.
9. Zengezur, doğuyu batıya, güneyi kuzeye bağlayan bir yol olarak, bölge ülkelerinin ve Asya’nın çıkarınadır. ABD ile yürümek ise Türkiye ile Türk Devletleri arasındaki ilişkileri ABD denetimine sunmaktır.
10. Dünya değişiyor. ABD-İsrail geriliyor. Asya’dan yeni bir dünya kuruluyor. Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın hayati çıkarları bu projeyle doğrudan çatışmaktadır. Rusya, Türkiye, İran, Çin ve diğer Asya ülkeleri arasındaki yolları okyanus ötesinden gelip denetleme girişiminin başarı şansı yok.
11. Sayın Eslen’in bahsettiği jeopolitik ödüle konmak ancak ve ancak ABD planlarına karşı net duruş ve bölge ülkelerinin işbirliği ile başarılı olabilir. Bu anlamda hükûmetin ve Dışişleri Bakanlığının Trump Köprüsü’nü onaylayan açıklamaları düşündürücüdür. Türkiye dimyata bulgura giderken eldeki pirinçten olma riskleriyle karşı karşıyadır. Bölgesel çözümde herkes kazanır, Trump Köprüsü’nün bekçiliğinde ABD-İsrail kazanır, bölge ülkeleri kaybeder.