Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’deki ayrışma taktik değil stratejik

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde başlayan “arınma” tartışması sürüyor.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir hafta önce bir bildirge yayımlayarak şöyle demişti: “Cumhuriyet Halk Partisi; rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz, Bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir.”
CHP’nin 39. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef göstererek, “Cumhuriyet Halk Partisi arınacaksa işte bu anlayıştan arınacak.” ifadelerini kullandı.
Akşam gazetesinden Sayın Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, CHP’deki bu arınma tartışmasına değinen bir yazı yazdı. “CHP'de ‘Arınma’ Polemiği” başlıklı yazıda Sayın Hacısalihoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“CHP içindeki ayrışma ve gerilim; fikri derinliğe dayalı, farklı siyasi anlayışları içeren bir ayrışmadan çok, kişisel hırs, öfke, intikam ve bunun ürettigi koltuklara dayalı ayrışma ve saflaşma halidir. Bu ayrışma zeminin seyrini belirleyecek olan ise yolsuzluk iddialarının taşındığı mahkeme sürecidir.”

KILIÇDAROĞLU CEPHEYİ

ABD-İSRAİL’E DÖNÜYOR

CHP’deki ayrışma, basit bir koltuk ve intikam tartışması değildir.
Taktik boyutu değil stratejik boyutu öne çıkmaktadır.
Sayın Kılıçadroğlu’nun açıklamasındaki en önemli ve birincil vurgu şudur: “Cumhuriyet Halk Partisi, Ortadoğu’da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasının bertarafı ve devletin âli menfaatları için sürecin içinde olmak zorundadır.”
Kılıçdaroğlu, cepheleşmeyi Türkiye boyutundan koyuyor. “İsrail ve Amerika belasının bertarafı” işin bam telidir. Bu yalnızca PKK’nın silah bırakma ve bütünleşme süreci olarak değerlendirilemez. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Özel ve İmamoğlu yönetiminden arınma çağrısı, işte tam bu noktaya oturmaktadır.
Eski CHP Başkanı, bir cepheleşme tarif ediyor. ABD-İsrail ve karşısında Türkiye.
Sayın Kılıçdaroğlu, bunun işaretlerini çok daha önce vermişti. 16 Eylül’de T24’te “Yeni dünya düzenine doğru…” başlıklı yazısında, şu tespiti yapmıştı: “Tek kutupluluk çözülüyor, çok kutupluluk yükseliyor. Küresel sermaye ulus devletlerin üzerine gölge gibi düşüyor. Mevcut düzen çatırdıyor, yeni bir düzenin ayak sesleri duyuluyor.”
Sayın Kılıçdaroğlu, buna karşı iki adım öneriyordu: İlk adım, iç cepheyi sağlamlaştırmak; ikinci adım, BRICS+, G20 ve OECD gibi platformlarda da etkin rol üstlenmek.
Özetle Sayın Kılıçdaroğlu çok kutupluluk diyor, BRICS ile ilişkiler geliştirmekten bahsediyor ve nihayet sorunu “İsrail ve Amerika belasının bertarafı” olarak koyuyor. Buradan da “İsrail ve Amerika belasının bertarafı”nın bir parçası olarak, CHP içindeki ABD-İsrail unsurlarından arınmaya konu geliyor.
Yani Sayın Kılıçdaroğlu taktik bir söylemde bulunmuyor, stratejik bir çıkış yapıyor.

ÖZEL YÖNETİMİ
ABD-İSRAİL CEPHESİNDE

Bugünkü CHP yönetimi, bütün söylem ve eylemlerinde ABD ve AB ile bütünleşmeyi açıkça ifade ediyor.
CHP İran gibi komşularımıza yönelik NATO raporları hazırlarken, Avrupa’nın güvenliğinde Türk askerinin kullanılmasını önerdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 25 Mart’ta CNN International’a verdiği demeçte, “Biz NATO’yu savunuyoruz Erdoğan Batı’dan koparıyor.” dedi. Özel yine Avrupa’da yaptığı konuşmada, “İktidarımız AB kapısını açacak.” ifadelerini kullandı.
Özgür Özel Kilis’te yaptığı konuşmada “Sivil anayasayı biz yapacağız.” diyerek millî devlet düşmanlığını ilan etti.
Son olarak 39. Olağan Kurultayı’nda kabul ettiği yeni programda, Avrupa ile bütünleşmeyi ana hedef olarak belirledi. CHP, Batı ittifakına bağlılık yeminini etti. Bu programa da bir kişi bile itiraz etmedi.
Bütün bunlar Özgür Özel’in konumunu net olarak belirliyor.
Özel yönetimindeki CHP, ABD-İsrail cephesinde yer alıyor.
Tekrar belirtecek olursak, CHP içindeki arınma tartışması iki kuvvetin cepheden birbiriyle karşı karşıya gelmesidir.
Bir öfke sonucu yaşanan koltuk kavgası hiç değildir.
Stratejiktir.
CHP’nin devrimci geleneğini sürdürenlerle, CHP’yi Batı’ya teslim edenler arasındadır.
Küresel ölçekte küreselcilerle millî devleti savunlar arasındaki bir mücadeledir.
Türkiye’nin Atlantik sistemiyle hesaplaşması mücadelesinin bir parçasıdır.  
Fikri derinliğe dayalı, farklı siyasi anlayışları içeren bir ayrışmadır bu.
Bu yüzden, bu çarpışmaya basit bakılamaz.