Bu uğurda can da verilir!

“Bizim kuşak çok şanslı, Uğur Mumcu gazeteciliğini gördük, gerçek gazeteler okuduk” demiş bir dostumuz.
Uğur Mumcu Aydınlık okurdu. 2000’e Doğru dergisini okurdu. Ben ölünce belki arkamdan yazarsınız diye söylüyorum.
Gerçek gazete olarak görürdü.
Aydınlık hâlâ öyle.
Uğur Mumcu kendi gazetesine kırgındı. Yazılarının sansürlenmesine öfkeliydi. Ankara’da Cumhuriyet bürosunda dertleşirken bunları anlattığında “neden” diye sordum “bırakmıyorsun...” Ayda bir geliyordu İstanbul’a. Nadir Nadi’ye sözüm var, o yaşarken ayrılamam diyordu.
Bunu da o ölmeden yazdığım için söylüyorum.
TGB Ankara’da Uğur Mumcu’yu iki günlük gazetecilik okulu düzenleyerek andı.
Benim de dersim vardı.
25 yıl sonra hâlâ böyle canlı yaşamasının nedeni nedir? İşte bunun sırrını vererek başladım konuşmama. Uğur Mumcu’nun elinde bir pusula vardı.
İşte bütün sır onda. Sihirli.
Hep emperyalizme karşı yönü gösteren pusula.
Bir gazeteciyi yaşatan.
Hoş tersine secdeye varanlar da var.
Geçici parıldak nemalanmalar olabilir. Ama sonu bataktır. Puf! Bakmışsın bugün var, yarın yok olmuş gitmişler.
Ama Türkiye’nin devrimci mücadelesinin yönünde koşanlar... daha ileri... daha ileri... güneşi taşıyanlar...
Hiç unutulur mu!!
Özgür Mumcu demiş ki:
“Babamın yaptığı haberlere bugün olsa muhtemelen erişim yasağı gelirdi ve babam hapse atılırdı.”
Yazık. Babasını hiç tanımamış.
Onun canına kıyanlar hapiste.
O yaşıyor.
İşte o salonda yüzlerce genç Uğur vardı. Ellerinde pusula.
Benim konu başlığım:
“Toplumsal gazetecilik sorumluluğu”
Size de tuhaf gelen bir şey var mı?
Eskiden okullarda “münazaralar” olurdu. Konu verirlerdi. Tartışırdık. En iyi savunan kazanır.
En gözde konulardan biri de “Sanat sanat için mi?” “Sanat toplum için mi?
Şimdi şöyle bir şey olabilir mi:
Gazetecilik gazetecilik için mi?
Toplum için mi?
Yanıt belli. Tartışacak bir konu yok.
Hadi yaşadınız ders bitti!
Ama ne yazık ki ders orada bitmiyor artık. Bir saate zor sığdırdım.
Gazetecilik başka anlamlar kazandı.
Karşılığı var artık bu “işin!”
Bu köprü inşaat ihalesi olur... otoyol olur...
Yasalarda ufak tefek taşlı yolların düzeltilmesi oluur...
Borsada hisse senetlerinin değerinin artırılması oluur...
Kritik bakanlıklara tanıdıkların atanması oluur...
Hatta hükümetlerin kurulması oluur...
Bu iş parasız olmuyor, doğru. Piyasa kuralları. Bizim tanımladığımız gazetecilikte de öyle.
Kağıdı para, yayını para.
Bir mal üretiyoruz, satacağız.
Ama ne için?
Döndüreceğiz.
Sürdüreceğiz.
Neden? Hizmet için.
Topluma hizmet.
Bilgilendirmek.
Gerçekle buluşturmak.
Büyük buluşma!
Bu uğurda can da verilir.
Sorsanız öyle derdi.
Sordum.
Salondan bir değil, yüzlerce ses geldi.

Bunu biliyor musunuz?
​İLK SİYAH PİLOT HANGİ MİLLETTEN

Dünyanın ilk siyah pilotu sizce hangi milletten olmuştur? Mutlaka ABD dediniz değil mi... Kocaman bir “hayır!” O onur bize ait. Ahmet Ali Çelikten. 1908’deki adıyla Arap Ahmet Ali. 1883 İzmir doğumlu. Çelikten’in annesi Zenciye Emine Hanım ve babası Ali Bey. Büyükanne Afrika Bornu Emirliğinden. Bugünkü Nijerya. Büyük olasılıkla Osmanlı imparatorluğuna köle olarak getirilmiş. Çad gölünün güneyindeki Bornu, köle tüccarlarının en çok uğradığı yerlerden biriymiş o zaman. İstanbul da dönemin en büyük köle alım satım merkezlerinden. Osmanlı İmparatorluğu köleliği en erken kaldıran ülkelerden. 1847.
Azat edilenler İzmir dolayına yerleştirilmişler.
Emine Hanım’la Ali Bey orada evlenmiş. Ahmet en büyük çocuk. Savaş gemisi kaptanı olmak istiyor. 1904 yılında Haddehâne Mektebi’ne giriyor. 1908’de, mülâzım-ı evvel (üsteğmen) olarak mezun oluyor . 1910’da havacılık dairesi kuruluyor. İlk tayyareler satın alınıyor. Ahmet Ali de ilk tayyare eğitimi alanlardan. Daha sonra 25 Haziran 1914’te Yeşilköy’de kurulan Deniz Tayyare Mektebi’ne gitmiş ve Osmanlı donanmasının subayı olmuş. Kasım 1916’da tarihteki ilk siyah pilot ünvanını alıyor. Çelikten, Eugene Jacques Bullard ile birlikte I. Dünya Savaşına katılmış tek siyahi pilot. Zaten hepsinin sayıları 10’u ancak buluyor.
Preveze’den göçmen olarak gelen Hatice Hanım’la (1897-1991) evlenmiş.
1917’de yüzbaşı oluyor ve Berlin’e eğitime gönderiliyor.
Milli Mücadele döneminde Anadolu’ya gizlice destek oluyor. Maaşı kesiliyor, soruşturma açılıyor. Sonra fiilen Kurtuluş Savaşına katılıyor. Cumhuriyet’in kahraman az sayıda pilotlarından biri.
1928’de Hava Müsteşarlığına atandı. Bahri Tayyare Madalyası sahibi Çelikten’in oğulları, yeğeni de havacılığı seçmişler.

Okuyucu mektupları
EĞRİYE EĞRİ, DOĞRUYA DOĞRU

“Sayın Şule Perinçek
‘Savaşlar gerekmedikçe cinayettir, yurtta barış cihanda barış’ diyen ABD emperyalizminin dur durak demeden yerli ve yabancı ortakları ile azgınca saldırdığı ülkemizde ve bölgemizdeki anti emperyalist mücadeleyi bir asır önce başlatan ve 1. Zafere kadar öncülük eden ve 2. Zaferi de açtığı yoldan yürüyerek pek yakında kazanacağımız bu dönemde ulu önderimize düşmanca duygular besleyerek ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ ifadesini militer bir dil olarak algılayan, algılatmaya çalışan ve Mustafa Kemal’e böylesine kalleş yolla saldıran bir ‘PKK örtülü sözcüsü’ne ilişkin;
‘Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul CHP İl Başkanı olması, CHP’nin: 1- Kadına verdiği önemi ve güveni göstereceği için, 2- ATATÜRK’ün izinden ayrılmadığını ifade edeceği için, 3-En büyük yerel örgütünü bir kadına emanet edecek olgunlukta olduğunu göstereceği için önemlidir, değerlidir’ diyenlere sormak gerekir; kadına binlerce yıldır verilmemiş tüm haklarını ‘uygar’ dünyadan da önce kazandırmış, tarihi değiştiren dünya liderinin gösterdiği yolun önünü kesmeye yeltenenlere yardım yataklık ve yaltaklık edenler kadın olsalar, erkek olsalar fark eder mi? Atatürk’ün izinden ayrılmamak bu mudur? Tam tersine Atatürk’e ve onun koyduğu ilkelere saldırmak değil midir?”
Saygı ve Sevgilerle
Selçuk Ünaldı”

SOSYAL MEDYADAN SEÇMELER

Acı duyabiliyorsan, canlısın.
Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın. (Tolstoy)
***
“Yahu sen Rolling Stones, SANA NOLUYOO?? Türk Ordusu PKK’yı vuruyor. Sesi ‘Rolling Stones magazine’den(?!) geliyor.
“Trump Amerika’nın Suriye’deki en güçlü müttefikine yapılan saldırıyı durdurmayacak mı? Türkiye IŞID’e karşı savaşan ABD destekli Kürtleri bombalıyor. Ve Beyaz Saray bu konuda bir şey yapmaya niyeti yok gözüküyor.”
***
“CHP’ye oy vermem diye 10 kere söz verip sözünden dönen bir insanım, ama bu sefer cidden oy yok. PKK ve yanındaki dağ kadrosu yönetimden çekilmedikçe oy yok.”
***
“24 Ocak 2018 tarihi Trump ve Erdoğan arasındaki ilişkinin belki de köprüye girmeden önceki son çıkış uyarıları gibiydi. Bundan sonra gerek Afrin gerekse Menbiç ve diğer konularda değişen bir politikaya şahit olmazsak yüzü değişen bir Washington ve çok daha farklı bir ilişki türünü birlikte seyredebiliriz. Zira başkent Washington’daki Amerikalı yetkililer ‘off the record’ görüşmelerde ve diğer Batılı ülkelerin diplomatları ile yaptıkları toplantılarda Erdoğan ve ekibinden bir dosttan bahseder gibi bahsetmiyorlar artık.”
***
Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin Brandenburg eyaleti Havelland Bölge Başkan Yardımcısı Arthur Wagner, İslamiyet’i seçti.Tagesspiegel gazetesinin haberine göre Müslüman olmasına ilişkin konuşmak istemeyen Wagner “Bu kişisel bir konudur” dedi. Partinin Eyalet Sözcüsü Daniel Friese de “Bizim için bu bir sorun değil. Partinin büyük bir bölümü için de bir sorun olduğunu sanmıyorum” ifadesini kullandı.