Kumar oyun mu bağımlılık mı?

Kumar oynama evrensel ve popüler bir eylemdir. Dünyanın her yerinde değişik şekillerde görülmektedir. Arabasını park yasağı olan yere park ederek risk alan sürücüden, borsada milyonları riske atan spekülatöre kadar çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır.
Kumar oynama, oyun gibi algılanabilir. Birçok kumar çeşidine ‘şans oyunları’ denmektedir. İşin içine oyun girdiği zaman daha masum bir görünüm kazanmaktadır. Oysa bu ‘oyunların’ son derecede yıkıcı sonuçları olabilmektedir. Psikiyatri tanı sınıflamasında kumar oynama bozukluğu davranışsal bağımlılıklar içinde kabul edilmektedir. Klinik görünüm, nörobiyolojik süreçler, eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklar ve tedavi açısından diğer bağımlılıklarla aynı kulvardadır.
İnternette yasa dışı kumar oynama sitelerinin yaygınlaşması ile kumar oynama alışkanlıklarında ciddi bir değişim olmuş ve kumar bağımlılığı daha fazla görülmeye başlamıştır. Bilgisayar, akıllı telefon, tabletle internet erişiminin olduğu her zaman ve her yerde oynanabilmesi kumar bağımlılığında artışa neden olmuştur. İnternet yolu ile oynanan kumara bu kadar kolay ulaşılabilmesi, kredi kartı ile oynanınca gerçek para harcamıyor gibi hissetme çok daha ciddi kayıpların yaşanmasına yol açmaktadır. Bu yolla kumar oynama giderek daha dürtüsel bir hal almaktadır. İnternet yolu ile oynanan kumarda sonuçlara derhal ulaşma, çok sayıda bahis seçeneğinin olması ile çağımızın derhal doyuma ulaşma eğilimlerine hizmet etmektedir. Örneğin önce Türkiye liglerindeki maçlarla oynanan bahis, tüm dünya liglerindeki futbol maçlarına sıçramakta, daha sonra basketbol, tenis gibi diğer spor karşılaşmalarına da yayılmaktadır. Kumar oynama bozukluğu olan birçok hastam hayatında hiç tenis maçı izlemediğini, kurallarını dahi bilmediğini söyler.

YALAN, BAĞIMLILIĞIN BİR BELİRTİSİ
Kumar sadece bahis sitelerinde oynanmaz. Yasa dışı faaliyet sürdüren kumarhanelerde ve kumarhanelerin yasal olduğu ülkelere giderek kumar oynama da oldukça yaygındır.
Kumar kazanmak için oynanmaz. Genellikle ilk oynanan oyunlarda bir miktar para kazanılır. Bu yolla kolay para kazanacağını düşünerek oynamaya devam edilir. Kumar oynamanın dürtüsel bir hale gelmesi ile para kaybetmeye başlanır. Kayıp büyüdükçe, kumar oynamada artış olur. Bu da daha fazla para kaybetme ile sonuçlanır. Borçlar ödenmez hale geldiği zaman durum aileye açıklanır. Aile elinde ne var ne yoksa satarak borcu öder. Yeminler ettirilir, sözler verdirilir ve sorunun çözüldüğü düşünülür. Borçlar kapandıktan bir süre sonra tekrar kumar oynama başlar. Kumar sorunu olan kişi başlangıçta az para ile ve kontrol edeceği inancı ile tekrar oynamaya başlar. Çoğunlukla kaybettiği parayı kazanacağı inancını taşır. Kısa sürede iş yine kontrolden çıkar. Borçlar büyür. Tefeciler, tehditler devreye girebilir. Bıçak kemiğe dayandığında durum yine aileye açılır. Aile bir kez daha satar savar, borcu öder. Yine yeminler ettirilir, sözler verdirilir. Bu kısır döngü bu şekilde devam eder. Ailelerin en çok yakındığı durumlardan biri sürekli yalan söylemesidir. Bu konuda yalan söyleme bağımlılığın bir belirtisidir. Kişi ilk yalanı kendisine söylemektedir. İtibarını yerle bir eden, sahip olduğu her şeyi kaybetmesine yol açan bu kadar yıkıcı bir davranışı sürdürebilmek için kişi önce kendini ikna etmelidir.
Aile artık satacak bir şeyi kalmadığında bunun bir hastalık olduğuna ikna olur ve tedaviye baş vurur. Kumar bağımlılığı oyun değil, şans değil, bir hastalıktır. Diğer bağımlıklar gibi tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bir beyin hastalığı olmasına karşın tedavisi davranış değişikliklerinin sağlandığı, kumar oynamaya ilişkin risklerin fark edilerek uzaklaştırıldığı, dürtü kontrolünün sağlanmasının hedeflendiği bilişsel davranışçı terapiler yolu ile olur. İlaç tedavisi eşlik eden psikiyatrik bozukluk varsa eklenir. Nüksü önlemede de bazı ilaç tedavileri eklenebilir. Ancak davranış değişikliklerine yönelik müdahalelerin yapılmadığı durumlarda sadece ilaçla tedavi edilmesi mümkün değildir. Sonuç olarak kumar oynama bozukluğu tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak tedavinin uzun süreceği akılda tutulmalı ve nüksler yaşansa dahi tedavi bırakılmamalıdır.