Millî irade ve Türkiye’nin kaderi

Seçimler neden yapılır?

Güya millet kendini yönetecekleri seçer.

Belli sürelerle bu irade yenilenir.

Seçim yöntemleri tartışılır.

Neden?

Bu iradeyi en iyi ve doğru bir biçimde nasıl yansıtırız…

Belli sürelerle olması da bir denetimdir.

Hani ilk Meclisimiz açıldığında deniyor ya “biz milletin vekiliyiz… vekaleten buradayız..”

Baktık görevini iyi yapamıyor, bizi… bizim irademizi iyi temsil edemiyor… ihtiyaçlarımıza… vatanımız için yapılması gerekenlere iyi ve doğru yanıt veremiyor… o zaman değiştirelim diye en iyi yöntemi bulalım da seçimleri yapalım diye.

Türkiye’nin önünde çok büyük zorluklar olduğunu biliyoruz.

Acil çözüm bekliyor.

Üstelik üst üste gelen doğal afetler bu çözümleri daha da acil kıldı.

VATANDAŞ YANIYOR VATANDAŞ ÜŞÜYOR

Zaman çok dar.

İhtiyaçlar çok yakıcı.

İşte seçimlere bu koşullarda gidiyoruz.

Seçim takvimi belli oldu.

14 Mayıs.

Karar verici koltuklarda oturanlar neye göre tartıştı.

Eğer ertelersek mi daha çok oy alırız… yoksa hemen yapar, karşı tarafı sıkıştırırsak mı…

Anketçiler, kamuoyu araştırmacıları hemen yalan yanlış devreye girdi…

Kim hangi oyunu planladı, onu nasıl bozarım hesapları yapıldı…

Vatandaş yanıyor.

Vatandaş üşüyor.

Hepsinden önemlisi vatandaş bağımsızlığının derdinde.

Canı, ciğeri acıyor.

Hak etmiyor bunları.

Oysa seçim kararını tartışanların kiminin bir elinde anket sonuçları, bir elinde Biden dayısı umurunda mı dünya…

Hadi bastır!

Kiminin kaldırdığı taş ayağına da düştü. Daha dur aday kavgası yapacaktık derken yakalandı.

MEDYA HABER DEĞİL ACILARIN EN ACISI VE GÖZYAŞI PEŞİNDE

Yalnızca deprem ve sel bölgesindeki illerimiz değil, bütün komşu kentler ve göç alan büyük kentler de etkilendi. Milyonlarca insan yer değiştirdi.

Öğrenciler öyle.

Vatandaşlık numarası ezberinde olmayan bile var mıdır… vardır…

“Şu güne kadar adres değişikliğini bildireceksin!”

Mecbur, kural elbette.

Deprem, öğrencilik veya benzeri herhangi bir nedenle seçimde kayıtlı olduğu adres dışındaki bir yerde oy kullanmak isteyen yurttaşların nüfus müdürlükleri, nüfusmatikler ve e-Devlet üzerinden adres değişikliği bildirimi yapabilmeleri için son tarih 17 Mart 2023 Cuma (saat 23.59) günüydü.

Televizyon seyredemiyorsanız, gazeteye ulaşma şansınız da olmayabilir duymamışsınızdır.

Hoş medyanın da çok umurundaydı. O da reyting peşinde. Vatandaşın aman iradesi sandığa yansısın, artık insanlarımız ağlamasın derdin de mi… Seni bilgilendirecek. Bizim gibi aman koş, koş diyecek.

Ya en çok gözyaşı ve acıların en acısı haberi yapacak, insanların duygularıyla oynayacak… oynayacak ki ne müthiş gazetecilik dedirtsin ve de ne başarılı gazeteci hanım kızımız desinler…

İzleme rekorları kırılsın.

Mesleğinde hızla tırmansın.

Yöneticilik yerlerine gelsin.

Akşamları da ittifaka kim girdi kim çıktı… kim kime ne verdi… ne dedi… ama aslında ne dedi… kaç milletvekili… kaç liste başı… “benim kulis bilgime göre…” Bir yandan da yerlisi az geldi, Obama’da denenmiş en yalancı başarılısından ithal “algı yönetim” balon üreticileri görevlendirildi… rakamlar ortaya saçıldı… Her gün bir “açıklama” yalanlaması.

27 MART SON GÜN

Bu arada insanlar oy kullanacak. Tarihi, yeri… boş ver..!!

Yaşlısı var, hastası, ilk kez kullanacak olan…

Ne olacak şimdi?

Başvuru tarihi bitti.

Ama duyuralım.

18 Mart tarihinden başlayarak adres beyanına dair işlemler, ilçe seçim kurullarının kararıyla yapılabiliyor.

Sırada Meclis’te grubu olmayan Cumhurbaşkanı adayları için imza var.

27 Mart son gün.

Hendek atlatıyorlar.

Yine görev başındayız.

Gençlerimiz seferber.

Kadınlarımız seferber.

İrade sandığa mutlaka yansımalı.

Her zamankinden daha fazla.

Milletin kararı, Türkiye’nin kaderini belirleyecek.

Milli, güçlü ve üretimden yana bir iktidar oluşturulmalı.

İlk Meclis’ten bu yana bu yola başkoyanlar!

Hadi saflara koşunuz!

Hendekleri el ele atlayacağız.

ABD’DE 46 MİLYON KİŞİNİN SUYU YOK

ABD'de 46 milyondan fazla insanın ya akan suyu yok ya da içecek güvenli suyu. 2.2 milyon insanın evinde musluk, küvet veya tuvalet yok. (https://uswateralliance.org)

Olanlar da pek iyi durumda değil.

Geçen yaz Jackson, Michigan'da sel olmuştu. Akan sularını kaynatıp kullanmak zorunda kaldılar aylarca. O sırada alınan raporlarda içme sularında yüksek kurşun seviyesinin yıllarca göz ardı edildiği de ortaya çıkmıştı. Flint kentinde de eski ve paslı borular 100 bin kişinin hastalanmasına ve onlarca kişinin ölümüne yol açtı. Mississipi’de temiz su verilemediği için insanlara duş alırken ağızlarını kapatmaları söyleniyor.

Ancak bunun gibi sorunlar ülkenin her yerinde oluyor. Tallulah, Louisiana, Grapeland, Teksas, New Hampshire, Idaho, Kansas, Nevada, Güney Dakota ve Porto Riko… yalnızca haberleri ulusal basında manşetlerde yer almıyor.

Uzmanlar, önümüzdeki 10 yılda daha fazla insana su güvenliğini sağlamak için en az 18,4 milyar dolara ihtiyaç olduğunu söylüyor. Ancak iş bununla da bitecek gibi görünmüyor. Çevre Koruma Dairesi ve Amerikan Su İşleri Derneği, ABD'nin yaşlanan altyapısını yenilemenin ve onarmanın tam olarak bir trilyon dolara yakın bir maliyeti olacağını tahmin ediyor.

Şimdiye kadar yapmamışlar, bundan sonra yaparlar mı?

Bugün, ABD hükümeti 1970'lerde su altyapısına harcadığının sadece yüzde14'ünü harcıyor.

Özellikle beyaz olmayanların hiçbir zaman eşit bir yatırım almadığı belirtiliyor. "Irk, sizin ve ailenizin evde su olup olmayacağının en güçlü göstergesidir" deniyor.

Bir de banka krizleriyle sarsılıyor ekonomisi. Halk ayakta. Patladı patlayacak.

Hangi birine yetişecek.

ABD rüyası görenlere önemle duyurulur.

Ha bir de iki çift lafım da sosyal medyada ikide bir ABD gerçeklerine ilişkin haber yazınca bana kızan “Atatürk amblemcilerine” var. Garibinize gidebilir ama ne yazık ki gerçek; en çok onlar kızıyor. ABD’ye kafayı taktığımı düşünüyorlar. Sanki bütün meselen, hedefin o mu, diyorlar.

Belli ki yaraları var, gocunuyorlar.

Elbette hedefim Türkiye’nin geleceği. Önüne çıkan engelleri temizlemek.

Ne yapayım bizim basın da hiç o konulara girmeyince iş başa düşüyor.

Tehlike nereden geliyorsa, uyarmak da bir görev.