NATO özel örgütü Gladyo’nun kılıcı elinden alınacak
20 Ekim 1978. Amerikancı bir darbenin hazırlandığı günler. Türkiye hizadan çıkmış. Art arda Türkiye’nin aydınları katlediliyor.
Doç. Dr. Orhan Yavuz… Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz… Doç Dr. Bedrettin Cömert…
İTÜ’NÜN EFSANE REKTÖRÜNE SELAM OLSUN
NATO’nun özel örgütü Gladyo kılıcını çekmiş.
Bu kez Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu hedef.
İstanbul Teknik Üniversitesinin efsane rektörü, Elektrik Fakültesinin dekanı…
23 Ekim 1915 doğumlu.
Babası vali.
Bütün Anadolu’yu dolaşmışlar.
Adana Lisesi’nden İTÜ’ye gelmiş.
Sonra Fransa’daki “Paris Ecole Nationale Superieure Des Telecommunication” fakültesi.
1939 yılında mezun olup yurduna, üniversitesine dönmüş.
Doktorasını yaparken PTT’de çalıştı.
33 yaşında profesör oldu.
İlk televizyon yayıncılığının da kurucusu. Türkiye’nin telekomünikasyon alt yapısına katkıları büyük.
TRT’de yönetim kurulu üyeliği yaptı. 27 Mayıs 1960 Kurucu Meclis üyesi.
Ama o özel bir hoca.
DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE DEMOKRATİK REKTÖR
Demokratik üniversite talebi doğrultusunda İTÜ yönetim kuruluna öğrenci aldı.
Rektörken öğrencileriyle Özel Okulları Protesto Yürüyüşüne hazırlanırken bile birlikte. Boykot var. Olsun, Gümüşsuyu Yurdu’nun alt katındaki Talebe Birliği’ne gelmiş. Başkanlık masasında oturuyor. Gülerek çekmeceleri karıştırıyor, masanın üzerindeki yazıları inceliyor.
Talebe Birliği yöneticileri etrafında. İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Hasan Yalçın diyor ki, hepimiz sevgiyle onu izliyorduk. Yalçın sözlerini şöyle sürdürüyordu:
-“Bedri Karafakıoğlu’nun davranışlarını kimse yadırgamıyor. O, öğrencileri boykota geçen bir okulun yöneticisi değil, 20 yaşında bir gençtir. Televizyon onun kahpece vurulduğunu haber verirken, ben ekranda değerli hocamın cansız fotoğrafını değil işte bu tabloyu görüyordum.”
NE MAKAM ARABASI NE ÇAKAR
Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu, o özel hocamız, her zaman yaptığı gibi Ataköy’deki evinden çıkıp demiryolu hattı kenarındaki Bakırköy Gençler Caddesi’nde otobüs durağına doğru elinde çantasıyla yürüyor.
NATO’nun özel örgütü Gladyo’nun bir elemanı onu arkasından kurşunlayarak acımasızca canına kıyıyor.
GLADYO GÖREVDEYDİ
Aydınlarımız vatana hizmetin en verimli dönemlerinde bir bir gitti.
Binlerce gencimiz yaşamını kaybetti.
O zaman “teröre son vermek” “demokrasi getirmek” için geldiler.
Türkiye’nin ekonomisini ve karar vericilerini teslim aldılar.
Burnumuza halkayı geçirebilmek için üretmekten vazgeçirdiler. Emperyalist yoz kültürü, ayrımcılığı ve bölücülüğü, köşe dönücülüğü, uyuşturucuyu, eşcinselliği, boşverdimciliği dayattılar…
12 Eylül Amerikancı darbesiyle Türkiye’nin kaderini değiştirdiler.
KALAN SAĞLAR BİZİMDİR
Kalan sağlar bizimdir.
Görev başındayız.
Ta ilk baştan başlayacağız.
Birer birer bütün kirlilikleri her alanda temizleme vaktidir.
Tam bağımsız, üreten, bütünleşen, güçlü bir iktidara sahip Türkiye…
İçte ve dışta…
İşte o Türkiye!
Geliyor.
Gelecek!
GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ’NE ÇAĞRI: ALTINCI FİLO’YA KARŞI OTURMA EYLEMİ YAPACAĞIZ
Sayın Gazi Eğ. Ens. Md.
5 Ekim 1977, İstanbul
Türkiye’yi bir işgal ülkesi durumuna getiren Amerikan 6. Filosu’nun şehrimize gelişi üzerine 7 Ekim 1967 Cumartesi günü Dolmabahçe alanında saat 8.00’den başlayarak bir oturma mitingi düzenlemiş bulunuyoruz.
İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği, İstanbul Teknik Üniversitesi Teknik Okulu Talebe Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği bu miting, hiçbir zaman bir partiye hizmet amacı gütmemektedir. Ancak emperyalizmi topraklarından yarım önce silah zoruyla kovarak dünya geri kalmış ülke halklarına önderlik eden Türk Ulusunun yatak odalarına kadar girmeye cüret eden Amerikan emperyalizm(in)e artık tahammülü kalmamıştır.
Onun için bu mitingde, hangi partiden ve hangi ideolojiden olursa olsun bütün milliyetçi güçlerin bir araya gelmesini dilemekteyiz. Mitinge katılarak Türk halkının ulusal direnişi yanında yer alacağınızı umarız.
Saygılarımla.
İTÜTB (İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği) Başkanı
Hasan Yalçın
(Belge için İTÜ’lü Mak. Müh. Atilla Türköz’e teşekkürler)
HASAN YALÇIN: FİKİR SAHİBİ GENÇLİK SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR
1940'lı yıllarda kurulan, 1972 yılına kadar varlığını sürdüren İTÜ Talebe Birliği'nin çeşitli yıllar bu örgütte başkanlık yapmış yedi lideri, İTÜ Vakfı Dergisi’nin Temmuz 1998’de yayımlanan ‘İTÜ’nün Yakın Geçmişi’ kapak konulu 26. sayısı için bir araya gelmiş. 68'de İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı olan, aynı zamanda Vatan Partisi’nin unutulmaz önderlerinden Hasan Yalçın bu buluşmaya katılamadığı için, görüşlerini yazılı olarak aktarmış. Biz de sizlerle paylaşıyoruz. Yeni bir Türkiye kurmanın eşiğinde hatasıyla sevabıyla geçmişten geleceğe ışık tutmak için…
68’İN İTÜ TALEBE BİRLİĞİ
68'in Türkiye çapındaki etki ve anlamı, 27 Mayıs sonrası yükselen demokrasi ve bağımsızlıkçı hareketiyle doğrudan ilgilidir. İTÜ, adını daha 1960'ların ilk yarısında öne çıkarmıştı. ‘Milli Petrol ve Milli Maden’ kampanyalarının afişlerinin altında İTÜ Talebe Birliği'nin (1968'den sonra Öğrenci Birliği) imzası vardı. Dönemin önde gelen fikir adamları ve yazarları belki ilk defa bizim Gümüşsuyu Konferans Salonumuzda gençliğe seslenme olanağı buldular. İTÜ gençliği 1966- 67'ye gelindiğinde artık Türkiye'nin bütün önemli sorunlarında fikir sahibiydi, aynı zamanda söz sahibi olmak istiyordu.
ÜNİVERSİTE VE DEMOKRASİ
Peki 68'in ve öğrenci örgütlerinin üniversite içi demokrasi açısından anlamı ve rolü neydi?
Bütün o dönem boyunca, Talebe Birliğimiz hep öğrenci ile uygun adım yürüdü. Zengin ve özgür bir fikir ortamı oluşturdu, kitleyle birleşti, öğrencinin benimsemediği hiçbir hareketi dayatmadı. Öğrenci kitlesine her konuda, her eylem hakkında bilgi verilirdi.
Şimdi inanılmaz gibi görünecek, İTÜ Talebe Birliği'nin, kitlesel toplantılarla öğrencinin tartışmasına sunduğu konular arasında, hangi müzik türünün daha iyi olduğu veya kız erkek arkadaşlığı da vardı.
AMAÇ ALTIN ÇAĞIN HÜLYASINA DALMAK DEĞİL
Az değil, otuz sene geçmiş; bu, bize hem soğukkanlı değerlendirmeler için gerekli zaman mesafesini sağlıyor hem de belli bir deneyimi içeriyor. Bu yazının amacı, anıları bizi hâlâ mutlu eden bir altın çağın hülyasına dalmak veya okuyucuyu kendi hüznümüze ortak etmek değildir. Geçmiş; bir deneyimler laboratuvarıdır, ders çıkarmamız için yaşanmıştır. Bu duygularla ve bu güvenle söyleyebiliriz: O zaman ortaya koyduğumuz üniversite reform programları bugün de geçerlidir. Türkiye, iktidarlar ve üniversite yönetimleri öğrenciye kulak tıkadığı için daha sonraki sorunlarla karşılaştı ve bugün devasa sorunlarla boğuşuyor. Tabii buradaki ‘kulak tıkama’ deyimi yapılabilecek eleştirilerin en hafifidir. O demokratik üniversite ortamı resmen ve planlı olarak yıkıldı.
ÖĞRENCİ ÜNİVERSİTENİN GÜVENİLMEZ MİSAFİRİ OLDU
Öğrenci, bırakalım yönetime ortak olmayı, üniversitemizin güvenilmez misafiri oldu. Gençler, ancak polisle zapturapt altında tutulabilecek tehlikeli adam yığını olarak görüldü. O zamanın kitlesel tartışma toplantılarının adı ‘forum’du. Üniversitede neredeyse her hafta forumlar olurdu. Bu toplantılarda sağcı solcu ayırımı yapılmaksızın herkese söz hakkı tanınır, kimse fikrini şiddet yoluyla kabul ettirmeye kalkışamaz, bunu aklından bile geçiremezdi.
GENÇLER YÖNETİMİN DIŞINDA NASIL TUTULUR
En azından şu sorular geçerli değil mi: Nerede bizim talebe birliğimiz şimdi? Ne oldu İTÜ'nün o güzelim demokratik dünyasına? Üç beş sene sonra devlet aygıtını yönetmesi söz konusu insanların örgütlenmesini hangi el ve hangi amaçla yasaklıyor? Üniversite, kendi asli unsuru olan gençleri nasıl olur da bu kadar yönetimin dışında tutar?
Bu soruların yanıtını elbette biliyoruz ama derdimiz soru yanıtlamak değil. Gençliği örgütsüzlüğe mahkûm edilmiş bir Türkiye gittikçe daha büyük sorunların esiri haline geliyor. İddia ile söylüyoruz: 68'in ileri sürdüğü talepler bugün yerine getirilsin, üniversitelerde ne polis karakoluna gerek olur ne de acısını çektiğimiz yetişmiş insan gücü erozyonu yaşanır.