Siyaset, Para ve Mafya üçgeninde Vatikan-1

Papa 14. Leo’nun 27 Kasım 2025’te T.C. topraklarına ayak basmasının, Haçlı Seferleri’nin 27 Kasım 1095’te dönemin Papa’sı tarafından başlatılmasının 930. yıl dönümüne denk gelmesi bir rastlantı olmalı!

Katoliklerin ruhani lideri Papa 14. Leo, İznik’te tarihsel bazilikada ayin yönetti. Papa, 325 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından gerçekleştirilen, erken Hristiyanlık tarihinin önemli bir toplantısı olan İznik Konsil’inin 1700’üncü yıl dönümü çerçevesinde İznik Gölü kıyısındaki su altı bazilika kalıntılarını ziyaret etti. Bazilikadaki etkinlikte Fener Rum Patriği Bartholomeos bir konuşma yaptı.

Katoliklerin dinsel önderi olan Papa, patrik Bartholomeos’u da dünyadaki Ortodoks Hristiyanların ‘ekümenik’ yani evrensel lideri olarak sunuyor. Bu bağlamda ‘Hristiyanlığı birleştirme’ amaçlı olarak İznik’te ve İstanbul’da toplantılar düzenliyor. Elbette Papa’nın bu görünen iş dışında (ABD tarafından) üstlen(diril)diği başka bir görevi var: ABD’nin hem ülkemize hem de Rusya’ya karşı yeni Haçlı Seferi’ni icra etmek! Bunu Ortodoks Slav ülkelerinin (Romanya, Moldova, Sırbistan ve tabii ki Ukrayna) kiliselerini Rus Ortodoks Kilisesi’ne karşı düşmanlaştırarak yapmaya çalışıyor. Elbette ‘ekümenik’ olduğunu söyleyen Bartholomeos da filmin baş oyuncusu. Türkiye’ye ABD çıkarlarını gütmek için biçilen jeopolitik rolden sonra şimdi de teopolitik rol mü tasarımlanıyor? Peki, gerek iktidarda olsun gerek olmasın İslamo-politik odaklı siyasetçilerimiz bu işe neden ‘Hey Papa!’ demiyorlar? Papara yemekten korktuklarını düşünemeyiz elbette değil mi? İstiklal Marşı nasıl başlıyordu: ‘Korkma!’ Buna karşı çıkmamak bizi bir ABD projesi ürünü olma suçlamasına maruz bırakmaz mı? Pek hesaplı ince iş!

Bilindiği üzere ilk papa, İsa mesihin iltifatına mazhar olan ve oniki havarinin birincisi olan Simon Pierre’dir. Simon Pierre’nin şehit edildiği yerin adı ‘vaticanus’ tepeleri olup, buraya defnedilmiştir. Vaticanus kavramının kehanette bulunmak gibi bir anlamı olduğu da söylenir.

Papalığın tüm dönemler boyunca siyasal iktidarlarla esasen stratejik işbirlikleri ama bazen de taktik çıkar çatışmaları olagelmiştir. Örneğin, papalık Hitler faşizmine ilişkin yakınmalara kulak asmayarak üstü örtük olarak onu desteklemiş, Vietnam savaşına karşı çıkmamış, ABD seçimlerinde Kerry’e karşı Bush’u desteklemiş vb.

Vatikan’ın komünizm ile derdinin tarihi oldukça uzun ve çetrefillidir. Örneğin, 1978’de Papa seçilen A. Luciani, 33 gün sonra bir CIA operasyonu ile yerine Polonyalı Kardinal Karol Wojtyla’nın (Papa II. Johannes Paul) getirilmesinin reel sosyalizmin yenilmesine daha büyük etkide bulunucağı fikri için öldürülmüştü.

Bu işin siyasal boyutu gazetemizde ve diğer yandaş olmayan basında enine boyuna tartışılmaktadır. Bu Vatikan’a finansal ekonomi açısından bir bakış atalım mı?

FİNANSMAN YAPISI

Papalık, ilk dönemlerdeki ve ortaçağdaki gücünü, rönesans ve reform çabaları sonrasında bir ölçüde yitirince modern dönemde Mussolini hükümeti ile imzaladığı Lateran anlaşmasıyla 11 Şubat 1929’da Vatikan kilise-site devletini kurmuştur. Vatikan ekonomisini papalığı devlet yapan Lateran antlaşması öncesi ve sonrası biçiminde iki evreye ayırıp incelemek, bu ekonomiyi anlamayı kolaylaştırır.

Papalığın bütçe gelir kalemleri antlaşmadan önce Katolik dünyasının çeşitli bölgelerinden yapılan gönüllü bağışlar, vakıflar, cemiyet ve bankaların yardımları oluşturuyordu. Bu dönemde kendine yeten bir ekonomik düzeyin varolduğu belirtilmektedir.

1870 yılında İtalya Krallığı Roma’yı ele geçirince kimi egemenlik alanlarını yitiren papalığa, İtalya 3,25 milyon liret yardımda bulunmuştur. Bu yardımın papalığın devletleşme sürecindeki önemli yardımlardan biri olduğu söylenebilir.

1913’de henüz Vatikan arazisine sahip olmadan önce, papalığın finans tarihinde önemli bir yer tutan ve Papa V. Paul (1606) döneminde kurulmuş olan İtalya’nın en eski bankalarından Banco di Sancto Spirito’dan aldığı 3 milyar Fransız altını desteği ile Vatikan’ın temeli oluşmuştur. Vatikan, Lateran antlaşması gereği İtalyan hükümetinin verdiği milyar liret düzeyinde malî destekle de güçlü bir finans kapasitesi oluşturmuştur.

Vatikan’ın bütçe gelirleri içinde önemli bir kalemi oluşturan destek, Hıristiyan bankalar, işadamları, bankerler, İtalya’nın 40 değişik bankası yanında, B. Nogara’nın sahibi ve başkan yardımcısı olduğu İtalyan Ticaret Bankası başkanı Marquiz Sacchetti olan Kutsal Ruh Bankası ve Papa XII. Pie’nin yeğeni ve Rote mahkemesi avukatlarından Pacelli’nin başkanı olduğu Roma Bankası’ndan gelmiştir.

Vatikan’a bu İtalyan sermayesinin desteğinin yanı sıra, kilisenin kendi çıkarları doğrultusunda işlevini çok iyi bilen Amerika, Fransa, İsviçre ve İspanya sermaye kesimlerinden de destek gelmiştir. Örneğin, isimlerini anmakta yarar olan kuruluşlardan kimileri şöyledir: Morgan Bankası, Rockfeller’ın Chase Bankası, Fransa’dan Tekstil Bankası, İsviçre’den Electro-Bank… vd. (Rockfeller’in dünyayı yöneten seçkinlerin örgütü CFR’nin de başını çektiğini anımsarsak ilişki yumağı açıkça ortaya çıkar… Tabii bu ekonomik ilişkileri görmek daha doğrusu göstermek istemeyen kendileri komplonun bir parçası olup gerçeklerin üstünü örtmek için komplo teorisi diye uyduruk bir karalama yapan siyasetbilim(si)ci kalemşör ağalara ve hanlara diyeceğimiz bir şey yok, onlar kalemleri kiralanmış sahibinin sesi niteliğinde; bizim esas acıdığımız onların beyinlerine yanlış şeyler soktuğu üniversite öğrencileri.)

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İtalya’dan 400 liret yardım alan Vatikan’a 1970’den sonra Lateran antlaşması gereği 500 milyar İsviçre Franklık yardım ise tümüyle misyonerlik (özgörevcilik) etkinliklerinde kullanılmak üzere verilmiştir.

Vatikan bu gelirleri çeşitli harcama kalemleri için kullanmaktadır. Papalığın organizasyonel giderlerinden Roma’ya yakın bir yerdeki gecekonduda yaşayan insanlara konut yapmaya, papanın seyahat giderlerinden dünyanın birçok bölgesine çeşitli amaçlarla giden ‘uzmanların’ harcamalarına dek… Derken aklıma geldi, acaba papanın ziyareti nedeniyle ülkemizdeki iş dünyasının maruz kaldığı maliyetler (iş kayıpları, zaman kayıpları) papalık hazinesince ödenir mi?

NOT: Yazımız yarın devam edecektir.