Soğan-patatesten yana iyi seçimler!

Soğan-patatesin fiyatı geçen haftanın önemli konusuydu. Dolarla ilişkilendirilerek ağlanacak halimize epeyce gülmece üretildi. Şimdi siyaset de öyle bir hale geldi ki inanın yalan mı dolan mı ayırt edemiyorsunuz bazen. Patates-soğan üreticisi çuvalların önünde oturmuş konuşuyor. Neden gelip almıyorlar. Tarlada patates 50 kuruş, soğan 40 kuruş... diyor...

Gerçekten bir oyun mu var, yani “siyasi mücadelenin” bir üçkağıdı mı bilmiyorum. Beni de ilgilendirmiyor. Ama şunu biliyorum. Her yıl bu mevsimde soğan pahalı olur. Son turfanda, ilk turfanda hikayesi. Bir iki hafta sonra normale döner. Dönmesi gerekir. Bu yıl olur mu? Ona da güvenemiyorum doğrusu.

Bir üretici de diyordu ki, yağmur çok yağdı. Onun için gelişmedi soğan. Verim düştü. Fiyat ondan. Bu da mevsimsel etkilerle olabilir bir gelişme. Engelleyemezsiniz.

Bir de fırsatçılar, stokçular hikayesi var...

O da ne yazık ki böyle durumlarda Türkiye’mde olağan oldu...

Sıkı bir denetimle engellenebilir.

Ben şimdi ne yapıyorum... oturdum kara kara gelecek yılı düşünüyorum.

Soğan çok para ya, gelecek yıl yer gök patates soğan dolacaktır.

Talebin çok üstünde.

Üreticinin elinde patlayacak.

Üretim giderlerini bile karşılayamayacak duruma düşecek...

İşte bunu engellemek olası. Üreticimiz mağdur etmemek.

Evet bir el olması gerekiyor, ama bu el karıştırıcı üçkağıtçı, fırsatçı değil; devletin üreticisini seven, onu kollayan eli olmalı. Siyaset icabı batan batsın kalanlar bizimdir gibi hesaplarla değil, ekonomik açıdan plancı, programcı... Bu vatan topraklarına ayağını basan bu el ürün planlaması yapacak, iç talep ve ihtiyaca ve de ihracata göre toplayacak, çıkaracak, bu yıl üretilmesi gereken miktarı da belirleyecek, üreticiyi yönlendirecek, destekleyecek... Üretim fazlası ya da eksiği durumunda fiyatların düşmesini ya da artmasını ve üreticinin zarar görmesini engellemek için destek alımı-satımı yapacak bir kamu kurumu!

Tarımdaki ürün ve fiyatlardaki dalgalanmaları denetim altına alacak bir kamu eli.

Zor mu?

Ankara’dan alınacak bir kararla üç dakikalık bir iş!

İşte biz bugün öyle bir hükümeti oylayacağız.

Zor mu?

Bir artı bir... 10 oya bakar!

Vicdan oylarınız rahat olsun.

İyi pazarlar.

YAKMAYIN TOROSLARI

Ahmet Demirel kardeşim. Bir köylümüz. Bana sıkı sıkı söz verdirdi:

-Ekrana çıkarsan söyle Torosları yakmışlar, de... Kirazlar para etmiyor.

Dalında kaldı hepsi!

Gerçekten bu yıl her zaman uzaktan seyrettiğimiz kiraza çarşıda, pazarda elimizi uzatabildik.

“Neden” diye soruyorum.

Biliyor.

Yanıtı yapıştırıyor:

“Ey Suriye... Ey Almanya... deyince, kimse almıyor!”

Bir de işin bu yönü var.

Yalnızca patates soğan planlamakla olmuyor.

İyi pazarlar!

7000 senelik Türk milletinin, mel’anet ve kahbelikleri çiğneyerek kazandığı istiklalini; herkesi titretip coşturan kahramanlıklarını; işgal faciasını ve zaferlerimizi: BİR MİLLET UYANIYOR Türkçe sözlü filminde/ muazzam istiklâlimizin en yakın ve en canlı tarihini bugün Asrî ve Lale sinemalarında avuçlarımızı patlatıncaya kadar alkışlayacağız...

Dikkat: Fiatlar arttırılmadı...

GÖREV VE SORUMLULUK

Güngör Uras şöyle yazmış:

“Seçim sonu ekonominin gündemini gene yüksek döviz fiyatı, yüksek faiz ve enflasyon oluşturacak. Ne var ki bu sorunları teker teker çözmek imkânsız. İşte o nedenle, yeni bir çözüm paketine ihtiyacımız var. Seçim sonu ekonominin sorumluluğunu üstlenecek kadroların en önemli görev ve sorumluluğu çözüm paketini hazırlamak olacak.”

Tayin edici bir görev ve sorumluluk vereceğiz. İyi pazarlar!

MİNİ ŞORTLU POLİSLER

Lübnan’ın Broummana kentinde daha çok turist çekmek ve ülkenin “imajını” iyileştirmek için belediye bir karar almış. “Genç ve çekici kadın polisler” mini şort ve kırmızı bere giyiyorlarmış. Belediye Başkanı Pierre Aşkar “Biz Lübnan’da Batı’nın Lübnan hakkındaki o iç karartıcı görüntüsünü değiştirmek istiyoruz” diyor.

Korkuyorum sabah sabah dilimden bir kaza çıkacak diye bir yorum yazmaya.

Karşı çıkanlar da varmış. Neden erkekler de giymiyor diyeselermiş...

Batı... Batı... dediğiniz tek dişi kalmışın o dişini de sökesim geliyor.

Hoş, kabahatin büyüğü de Batı’ya NATO’ya bağlılık yeminleri eden kardeşim sen de değil mi? Ona alkış tutan kardeşim sen de değil mi...

Buyur buradan, bizim payımıza düşürülen kültüründen beslen.

Aman duymasınlar neme lazım, bizim için de önerirler filan...!

KÜRT DÜŞMANI FAŞİSTLER

“Abdüsselam Halat, 21 yaşında Urfalı bir Kürt genci idi. Bir mağazada tezgahtarlık yapıyordu. Askerliğini yaptığı Hakkari’de silahlı kanat PKK tarafından şehit edildi.” diye yazmış Gaffar Yakınca sosyal medyada. Sonra da eklemiş:

“Kürt düşmanı faşistleri mi arıyorsunuz? PKK/...’ye bakın.”

Bu sabah onlara bakıyorum.

Muharrem İnce diyor ya “soracağız, beraber mi yaşayacağız, ayrı ayrı mı yaşayacağız”...

Sorunun yanıtını öyle veriyorum.

İyi pazarlar!

YANGINI SÖNDÜRECEĞİZ!

Varto’lu Kürt muhtar Niyazi Bingöl’ün yazdıklarını dinliyorum:

“Ben HDP’nin özerklik ilan ettiği yerde yaşıyorum.. HDP, benim ilçemde özerklik ilan etti. 7 Haziran’da yüzde 13 oy aldılar, 82 milletvekili ile Meclis’te muhalefet oldular. Yüzde 13 çok ciddi bir siyasi potansiyeldir...Ama bakın o ciddi siyasi güçle neler yaptılar.. 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından benim mahallemdeki okulu yaktılar.. anaokulunu yaktılar.. Milli Eğitim binasını yaktılar, kültür binasını yaktılar, Varto’yu cehenneme çevirdiler.. Kürtlere ne güzel hizmet yaptılar değil mi?”

İçim yanıyor.

Yangını söndürmek istiyorum!

ÇOK ZENGİNİZ

Biraz da iyi haber verelim.

Bizim en büyük yeraltı-yerüstü zenginliğimize ilişkin.

Ama en çok da kültürel yapımızda ki müthiş katkıyı borçlu olduğumuz binlerce yıllık geçmişimize ilişkin güzel bir haber:

Türkiye’de yurtdışından gelen ekiplerin yürüttüğü arkeolojik kazılar için en az yüzde 51 Türk çalışan şartı getirildi. Uygulama, devam eden 32 yabancı kazıda başlatıldı. Karar, arkeoloji alanında daha fazla Türk bilim insanının yetişmesi için alındı.