Binnur Zuhat Yokuş

halklailiskiler@aydinlik.com.tr

Son Yazıları

Uzaktan çalışma yönetmeliği

10 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de beklenen uzaktan çalışma yönetmeliği yayımlandı. Beklenen diyorum çünkü yasal dayanağı olan, uygulanma esaslarının yönetmelikle belirleneceğini düzenleyen İş Kanunu değişikliği 2016 tarihli. Salgın dolayısıyla uzaktan çalışma öngörülenden hızlı yaygınlaşınca anlaşılan apar topar bir yönetmelik çıkarılmış. Çıkarılmasa da olurmuş çünkü içeriğinde pek bir düzenleme yok. Her şey sözleşmeye bırakılmış ve yasal düzenlemelere atıf yapılmış.

Bu nedenle yönetmeliği incelemekten öte, tüm mevzuat çerçevesinde, uzaktan çalışmaya şimdilik iki noktadan değinmek istiyorum:

Yazının Devamı

Gündelikçiler

Gündelik, sözlükte gün hesabı çalışma, gün hesabı ücret ödenen çalışma, yevmiye olarak geçiyor. Genellikle ev temizliği ve ev işleri kadınlar tarafından gündelik usulü yapılıyor, erkek işçilerin ise kısa süreli inşaat, bahçe tarla işlerinde gündelikçi olarak çalıştırıldığı, bu iş ilişkisinin kurulduğu amele pazarlarının hâlâ en modern şehirlerde de görüldüğü malum. Eskiden terziler de gündelik usulü çalışır, kalabalık, zengin evlere giderek ailenin dikiş işlerini yaparmış.

Konumuz ev işlerine giden kadınlar. Ev dışında çalışmaları olan, ev işlerini aile bireylerine paylaştırmayı beceremeyen kuşağım kadınları gibi ben de zaman zaman “gündelikçiye” ihtiyaç duydum. Sağ olsunlar bu usul çalışan arkadaşlarım vardı, gelenlerden bazılarıyla da arkadaşlığım sürer, çözüyordum ihtiyacımı. Temizlik yevmiyesi çapa yevmiyesinden epey yüksekti. Eşim bunun ekonomik gerekçesini anlayamıyordu ama o emek benim açımdan ödenmez kıymetteydi. Gelgelelim durum değişmiş, eşten dosttan o kıymetli emek bulunmuyor. Kadınlar bu işi yapan şirketlerde istihdam ediliyorlar. Bu şirketler de bir kısmı inşaat, bir kısmı apartman, bir kısmı boş ev temizlemek üzere uzmanlaşmışlar. Ev temizliği yaptıracak şirketi bulduğunda da ihtiyacını değil kendi koşullarını dayatıyor, oda sayısı kat sayısı telefonda tartışıp duruyorsun. Pek iyiydi eskiden benim için işi beraber yapar üstüne beraber çay keyfi yapardık. Ama aslında emekçi için işin standardı olması iyidir.

Yazının Devamı

Kadın işçilik üzerine kısa etütler

Eğer dünya üzerinde yaşanan her sorun kadınlar için ikiye çarpılmaktaysa, işçilik söz konusu olduğunda kadın işçiliğinin sorunları dört beş katıdır kesin. Artan işsizliğe, dönemsel gericiliğe, çözülemeyen sorunların yarattığı toplumsal çürümelere rağmen kadın istihdamı istikrarlı bir şekilde artıyor. Geçim zorlaşıp yoksulluk arttıkça da artacak.

Bu şekilde kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması, üretken olması, toplumsal hayata katılımı her açıdan olumlu hatta toplum sağlığı ve gelişim için zorunlu. Ancak kadınların karşılığında ödediği bedel yüksek. Çocuklarını beslemek okutmak için çalışan kadın, iş yaşamındaki çözülmemiş sorunlar yüzünden çocuklarından kopuyor. Ücretler düşük, çoğu işyerinde yoğun fazla mesai var ve geçinmek için uzun saatleri işyerinde geçirmek zorunda kadın işçi. Yasanın işyerinde kreş ve bakım merkezi kurulmasına dair hükümleri işverenlerce kolayca çiğnenebiliyor. Zira bu maddelerin uygulaması için kadın işçi, ya da ebeveyn sayısı koşulu var ve sayıyı sabit tutmak pek de zor değil. Sonuçta işverenin işçi alırken cinsiyet ayrımı yapmamasına dair kanunda bir madde var ama yaptırımı olmadığından bir anlamda hükümsüz bir hüküm.

Yazının Devamı

Kadın cinayetleri ve rehabilitasyon

Kadın cinayetleri toplumumuzun kanayan yarası. Korkutucu tırmanışı, yürek burkan öyküleri ile sürekli bu konuyu konuşur olduk. Anlamlandırmaya, çözüm üretmeye çalışıyoruz. Sırtında yumurta küfesi olmayanlarla işi gücü çatlaklar üretmek olan malum familya sokaklara doluşup bu olayı erkek düşmanlığı ile çözeceğini ilan etti bile. Onlar bağıradursun bu iş ciddiyet istiyor.

Kadın cinayetlerinde ilk bakışta erkek egosu gerçek sebep ve psikolojik faktörler öne çıkıyor gibi görünse de rakamlar bunu doğrulamıyor. Zira faillerin yarıdan fazlası ya işsiz ya da süresiz ve nitelikli işlerde çalışmıyor. Yani kendilerini doyumlu, başarılı hissedecekleri bir meslek hayatları yok. Keza eğitimleri de nitelikli bir iş için yetersiz. Rakamlar bize köylülük içinde de, yani tarlasında ekmeğinde olan insanlar içinde de fail ve mağdur oranının düşük eğitime rağmen çok az olduğunu söylüyor.

Yazının Devamı

Kıdem tazminatı ve adalet

Hukuk dediğimiz kurmaca varlığın insanın uzun yürüyüşüne katılabilmesinin sebebi birbirini destekleyen iki sağlam ayağı olması; adalet ve düzen. Adaletin uzlaşılmış bir tanımı, cetveli ve şablonu olmasa da, insana has adalet duygumuzu tatmin eden düzenler kurmak isteriz, böyle düzenler daha uzun ömürlü olur. Adalet de kaos ortamında değil belli bir düzen içinde var olabilir. Demek ki hukuk sisteminin içerdiği kurum ve kurallardan adil olanların daha sağlam olduklarını düşünmeliyiz.

Sadece Türk Hukukunda kıdem tazminatı müessesesinin macerasını iyi kötü biliyorum. Başka ülkelerle karşılaştıracak bilgilerim yok. Tarihsel olarak biraz kuşbakışı bakıldığında gördüğümüz genç Cumhuriyet’in düzenini oturtma çabası nedeniyle önce memur dediğimiz sınıf bölümünün haklarının diğer kesimlere göre fazla fazla verilmesi, “amele” haklarının daha yavaş ve parça parça gelmesi. Halkın memurun ölüsü bile para dediği, yoksul işçinin okutamadığı çocuğunun orta kademe şık memurun pabucunu boyadığı görüntü ile temeli olmayan tali bir çelişkinin hayatın tam ortasına kurulduğu dönemler geçti. Kıdem bu dönemlerde belli koşullarda işini kaybeden işçiye işverenin ödeyeceği cüzi bir tazminat olarak geldi. Bir çeşit iş güvencesi olarak düşünüldü. Adım adım gelişti ama halen adalet duygusuna hitap edemediğinden düzeni de yok. Sürekli çekiştiriliyor. Zayıf karın durumunda.

Yazının Devamı

Ekmek teknesini korurken

Ekmek teknesini koruma ilkesini belirleyip yolunu yöntemini gelmiş geçmiş tecrübelerden derledikten sonra sahaya, uygulamaya girdiğimizde rehberimiz işçi sınıfıdır. Türk işçisi kimden ne isteyeceğini bilir, hangi işyerinin batmakta ve hangisinin kârını katlamakta olduğunun farkındadır. Kârını katlayan, yani kendi ölçeğinde refah üreten işyerleri-kolları- için sınıfının refahtan pay istemesi haklıdır, desteklenecek, gerekirse kol sıvanacak, birlikte mücadele edilecektir. Metal işçisinin toplusözleşme süreci bize bunu bir kere daha gösterdi.

Ancak toplamda refah değil, gerek içten işleyen, gerek ekonomi dışı nedenlerle akut belirti veren kriz dönemindeyiz. Sınıfın gündemi çoğunlukla refahın paylaşılması mücadelesi değil. Görüp yaşadığımız batan fabrikasının kapısında umutsuzca en azından içeride kalan alacaklarını talep eden, ya da batma sürecinde, işçi çıkaran fabrikaların kapısında işe dönüş mücadelesi veren işçiler.

Yazının Devamı

Ayrımcılık yasağı

Demokratik devrimlerin eşitlik ve özgürlük ilkeleri feodal zorbalığa-asalaklığa karşı mücadelenin şiarlarıydı. Fakat büyük devrimler sadece günü kurtarmaz, onlar geleceğe açılan kapılardır. Bu nedenle eşitlik ve özgürlük ilkeleri kadınları, ezilen sınıfları da kapsayacak şekilde zenginleşmektedir.

Bizim de demokratik devrimimizin eseri anayasa geleneğimiz eşitlik ilkesinin içeriğini zenginleştirmiştir. Bunun yanına çalışma özgürlüğü, angarya yasağı, çalışma hakkı ve ödevine, hak aramaya dair anayasal düzenlemeler hep bu en temel ilkelerin içerik çeşitleridir. Engellilerin, çocukların, kadınların korunması ise devlete görev olarak verilmiş, bu görevin yerine getirilmesi eşitlik yasağına aykırılık sayılmamıştır.

Yazının Devamı

Okumak deyince…

Değerli okurlar, bu sayfaya konuk olmaya başladığımda niyetim olabildiğince kitap tanıtımı yapmaktı. Kitap tanıtımı yapmak, sorular sormak, tartışmalar açmak, özetle düşündürmek. Kesin somut bilgiler vermeyecekseniz ya da öngörü ve hükümleri kesin bilgi seviyesinde bir bilge değilseniz -var öyleleri- kendi kanaatlerinizi aktarmanın yararlı olmadığını düşünüyorum. Bu sayfanın hitap etmeyi hedeflediği okur kitlesi en modern sınıf diye tanımlanmış. (Öyle de gerçekten çağımızın iki sınıfı yok mu; biri burjuvazi diğeri işçi sınıfı. Burjuvazinin modernliği tartışmalı olduğuna göre...) Öyleyse de okuyacak, tartışacak, düşünecek, ayrıntılayacak. Biz de katkı yapacağız kendimize göre.

İşçi sınıfı en modern sınıftır, çağımızın bütün önemli hareketlerinde, çağın yüzünü değiştiren her olayda işçi sınıfı ideolojisinin damgası vardır. Ancak ideolojinin bilimsel temelleri inşa edilirken çağın karmaşık yapılarını yeterince incelemek ve aktarmak için zorunlu olarak kesitler alınıp incelenmiş, şemalar kullanılmış. Bu durum çoklukla literatür boyunca sürmüş İnsanoğlu da karmaşık şeyleri şema ve şablonlarla düşünme eğiliminde olduğundan şematize etmek, şemalara tanımlara sıkıştırma sürmüş de sürmüş, kökleşmiş.

Yazının Devamı