Son Yazıları

Korona günlerinde yaşam

Koronavirüs 2020 yılına damgasını vurdu. İlk tanı Çin’in Vuhan şehrinde kondu. Hızla Hubei Eyaleti karantinaya alındı, ülkeye giriş çıkışlar kapandı. Ancak virüsün yayılması durmadı, başka ülkelerde de ortaya çıktı. Hep birlikte yeni tip koronavirüsü vaka ve ölüm sayılarını dakika dakika izlemeye başladık. Koronavirüsün Avrupa ve Kuzey Amerika’da hızla yayılması, çok sayıda ölümün görülmesi ‘güçlü ve yenilmez Batı’ imgesini alt üst etti. Ülkemizde de koronavirüs vakası olduğu ve bunun toplumdan gizlendiğini düşünen bir grup olsa dahi, onlar dahil hepimiz dünyadaki koronavirüs salgınında izleyici konumdaydık. Ta ki Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca 11 Mart’ta Türkiye’de ilk koronavirüs tanısı konduğunu söyleyene kadar.

Bir anda izleyici olmaktan çıkmış, bu salgının öznesi olmuştuk. Kısa bir zaman önce ‘Batı miti’ zaten ağır bir hasar almıştı. Şimdi evimizin duvarları çatlıyordu. Bir günde yaşamımız tamamen değişti. Birçok işyeri evden çalışma düzenine geçti. Bazı işyerleri geçici olarak kapandı. Okullar tatil oldu. Gereksinimlerin neler olabileceği planlanamadan çılgın bir alışveriş yapıldı, çocuklar ve anne-babalar evde bir yaşam kurmak zorunda kaldı. Alışkanlıklarımız değişti, yaşam yeni bir düzene girmek zorunda kaldı.

Yazının Devamı

'Bağımlılığın ıssızlığında kaybolmak zorunda değiliz'

Başlık dokuz yıldır temiz yaşam inşa etme kararlılığında olan bir eroin bağımlısına ait. Latif nasıl bağımlı olduğunu değil, temiz yaşam ile birlikte özgürlüğünü nasıl kazandığını anlatmak istedi bana.

Madde kullanan kişiler, madde kullanımına ilişkin olumlu duygu ve düşüncelerine vurgu yapma eğilimindedirler. Madde ile kurdukları ilişki, bir ‘sevgili’ ile kurulan ilişki gibidir. Ancak bu ‘sevgili’ onlara zarar vermektedir. ‘Sevgilinin’ verdiği zarar göz ardı edilemeyecek boyuta geldiğinde, ayrılmak için çeşitli planlar yapılmaya başlanır. Özellikle aile ve yakın çevre ayrılığı destekler. Ancak bir bağımlı için ‘ayrılık’ hiç kolay değildir. Madde pek çok duyguya eşlik etmiş, üzüldüğünde, sıkıldığında, sinirlendiğinde, mutsuz olduğunda, hayal kırıklığı yaşadığında ya da sevindiğinde, mutlu olduğunda madde kullanmıştır. Maddesiz bir yaşam ürkütücü gelir.

Yazının Devamı

Önleme çalışması planlı olmalıdır

Madde kullanımı tüm toplumu etkileyen en önemli ve önlenebilir halk sağlığı sorunlarından biridir. Özellikle genç nüfusun madde kullanımı açısından daha fazla risk altında olması ve madde kullanımının olumsuz sonuçlarına daha duyarlı olmaları önleme programlarının geliştirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Madde kullanımının giderek yaygınlaşması toplumun birçok kesiminde duyarlılığın artmasına yol açmıştır. Madde kullanımını özendiren yapının karşısında, madde karşıtı blokun güçlü olması çok önemlidir.

Ancak her çalışma önleme çalışması olarak tanımlanabilir mi? Bu sorunun yanıtı kuşkusuz “hayır”dır. Madde kullanımına yönelik yapılan bir etkinliğin önleme çalışması olması için bazı ilkelere uyulması gereklidir.

Yazının Devamı

Kumarın reklamı kabul edilebilir mi?

İki gün önce televizyonda bir reklam kuşağında online bahis sitelerinden birinin reklamının defalarca yayınladığını görmek beni şaşkınlığa uğrattı. Bu Pazar oynanacak Galatasaray- Fenerbahçe ve Beşiktaş- Trabzonspor derbi maçları öncesi bahis sitesi reklamı daha da anlamlı göründü. Reklamda tuttuğu takım gol yediği halde, karşı takımın gol atacağı üstüne bahis oynamış kişi sevincini kontrol edemiyordu. Reklamın mesajına bakar mısınız? Bahis oynanıyor, kazanılıyor ve seviniliyor. Ve bu reklam seyredilme oranı yüksek bir televizyonun benim denk geldiğim akşam kuşağında bıktırana kadar tekrar tekrar yayınlanıyor. Kumar davranışsal bağımlılıklar içinde en yıkıcı olan bağımlılıklardan biridir. Hal böyleyken kumar oynamaya ilişkin bir internet sitesinin reklamının yapılmasının çok ciddi bir halk sağlığı sorununa yol açtığını ihbar ediyorum. Buradan RTÜK’e şikâyette bulunuyorum ve göreve çağırıyorum.

YORUCU DÖNGÜ

Yazının Devamı

Bağımlılıklar ve koruyucu etmen olarak aile

Gençlere dört koldan bir yaşam tarzı dayatılıyor. Bu yaşam tarzı bize ait özellik ve değerleri küçümsemeyi, umutsuz ve karamsar olmayı, başkalarının ihtiyaçlarını önemsemeyi aptallık, sadece kendi istek ve gereksinimlerini dikkate almayı özgüven olarak değerlendirmeyi, sonucunu dikkate almadan her istediğini yapmanın özgürlük olduğunu, aileye bağlılığın bir an önce kurtulunması gereken “alaturka” bir davranış olduğunu, mutluluğa ancak tüketerek ulaşılabileceğini, üretmenin, israf etmemenin, çalışkan olmanın, paylaşmanın mutluluk getireceğini düşünmenin modasının geçtiğini, çok gürültü yapma ve küstahlığın güç, alçak gönüllülüğün ‘eziklik’ göstergesi olduğunu...anlatıyor. Bu davranışların pekiştirilmesi için sosyal medya, filmler, diziler, şarkılar, klipler 7/24 beyin yıkamaya devam ediyor. Tüketimin yüceltildiği, sürekli doyum sağlamanın hedeflendiği, hayal kırıklığına, engellenmeye tahammülün olmadığı bu yaşam tarzında madde kullanımının yanı sıra kumar, ekran, internet, alışveriş gibi kimyasal olmayan bağımlılıklar da karşımıza çıkıyor.

Böyle bir bombardıman altında kalan gençlerin madde ve diğer bağımlılıkları geliştirmesini önlemede koruyucu bir etmen olarak aileye çok önemli görevler düşüyor. Sevgi, saygı aile içinde temelleri atılan en önemli duygular. Paylaşma, fedakârlık, dürüstlük gibi değerler aile içinde öğrenilmekte. Anne babalar söyledikleri değil, asıl davranışlarıyla çocuklarına örnek olduklarını akıllarında tutmalıdırlar. Çocuklarına öğütledikleri davranışları kendileri uygulamazlarsa, çocukları söylediklerini değil yaptıklarını örnek alacaklardır. Kendi alkol tüketimleri, sorunları çözme yöntemleri, sıkıntı ile başa çıkma yolları çocukları tarafından örnek alınacaktır.

Yazının Devamı

Savaşçı bir kadının hikayesi

1998 yılında yoğun madde kullanımı sonucu “sıfırı tükettiğini” belirterek tedaviye başvurmuştu. İlk karşılaşmadan itibaren gözlerinden fışkıran zeka pırıltıları dikkat çekiciydi. Madde kullanımını bırakmak konusunda çok kararlıydı, ancak tedavi ekibine güvenip güvenmeyeceğini bilemiyordu. Küçük yaşta aniden çok sevdiği babasını kaybetmişti. Hayatta en çok güvendiği insan dahi birdenbire onu terk ettiyse başkalarına nasıl güvenebilirdi?

Genç yaşta kendi işini kurmuş ve başarılı olmuştu. Madde kullanmaya esrar ile başlamış, zaman içinde kokain ve eroin kullanımına geçmişti. Ara sıra kullandığı madde giderek sıklaşmış ve miktar belirgin olarak artmıştı. Madde kullanımının işlevselliğini etkilemesi, zihinsel, fiziksel ve sosyal olarak tüketmesi dişi ile, tırnağı ile çalışarak kurduğu işini kaybetmesi ile sonuçlanmıştı. Sonraki birkaç yıl başkalarına “yancılık” ederek madde kullanımını sürdürebilmişti.

Yazının Devamı

Bir bağımlının gözünden bağımlılık tedavisi

Dün Facebook’ta bir gönderide etiketlendiğimi farkettim. Beni gönderide etiketleyen Mehmet Zeki İ. ile 1997’de AMATEM’de tanıştık. Madde arındırma servisinde yattığında çıkan eski yatış dosyaları kalın iki klasörü dolduruyordu. AMATEM dışında hastane yatışları da hesaba katılırsa geçmiş tedavi girişimleri oldukça fazlaydı. Bu kadar çok tedavi girişimi olan bir hasta ile karşılaştığımızda “Aslında bırakmaya niyeti yok, ya bir süre dinlenmek için yatıyor ya da ailesinin zoru ile tedaviye başvurmuş” diye düşünebiliriz. Bir başka seçenek ise “İyi bir iletişim kurabilir, tedavi sürecinde ona eşlik edeceğimizi bilmesini sağlayabilirsek kendinde ve yaşam tarzında bazı değişiklikler yapabileceğini düşünmesini sağlayabiliriz. En azından bunu denemeye değer” şeklinde bir yaklaşım olabilirdi. Bu yaklaşım AMATEM’e başvuran her hastanın hak ettiği bir yaklaşımdı. Bu seçeneği değerlendiren pek çok hastamız temiz bir yaşamı inşa edebildi ve ayıklıklarını sürdürdü.

Mehmet’in öyküsünü onun kaleminden dinleyelim:

Yazının Devamı

Esrar bağımlılık yapar

Esrar kullanımını özendiren, esrarın zararsız olduğunu savunan yayınlar son hız devam ediyor. Esrar propagandası yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Çoğunlukla bu propagandaya maruz kaldığımızı fark dahi etmiyoruz. İzlediğimiz dizilerde, filmlerde, dinlediğimiz şarkılarda, sosyal medyada esrar kullanımını sıradan ve olağan karşılayacağımız bir algı oluşturuluyor. En ummadığımız gençlerin dahi bu propagandadan etkilendiğini gözlemlemek acı veriyor.

Esrarın 500 civarı kimyasal madde içerdiğini, hafıza ve öğrenme gibi bilişsel işlevleri olumsuz etkilediğini, IQ’da 6-8 puanlık düşmeye yol açtığını, reaksiyon zamanında uzama ve algılamada oluşan değişiklikler nedeniyle ölümlü kaza olasılığını artırdığını, şizofreni gelişmesi riskini yedi kat artırdığını, daha ağır uyuşturucu/uyarıcı madde kullanımı için geçiş maddesi olarak kabul edildiğini, insanı uyuşturduğunu, tembelleştirdiğini ve en önemlisi bağımlılık yapan bir madde olduğunu tekrar tekrar gündeme getireceğiz.

Yazının Devamı

Bağımlılık tedavisinde bazı ipuçları

‘Otu bıraktığım gibi alkolü de bırakabilirim. Ama alkol yasal, alkolü bırakmak daha zor. Alkol her yerde var. Ot öyle değildi. Bırakmak istediğimde yasal olmadığı için uzak kalabildim.’ Bu cümleler otuz yaşlarında genç bir kadına ait.

Üç yıl kadar önce yoğun esrar ve alkol kullanımının yaşamında oluşturduğu olumsuz sonuçlar dayanılmaz hale geldiği için tedaviye başvurmuştu. Birçok yeteneği olmasına rağmen, hiçbir işte uzun süre çalışamıyordu. Ailesi ve sosyal çevresinden uzaklaşmış, esrar kullanımı yaşamının merkezine oturmuştu. Esrar kullanımını azaltmak istediğinde, esrarın yerini alkol alıyordu. Böyle zamanlarda alkol tüketimi çok fazla oluyor, sonuçta değişen bir şey olmuyordu. Esrar ya da alkol, ama her zaman bir maddenin etkisinde oluyordu. Madde kullanım bozukluğu olanlarda sık karşılaştığımız bu durum bir kez daha karşımıza çıkıyordu.

Yazının Devamı

Alışveriş bağımlılığı

Geçen hafta tüm dünyada bir alışveriş çılgınlığı yaşandı. İnsanlar alışveriş merkezlerinin kapısında kuyruklar oluşturdu. “İndirimli” olduğunu düşündükleri ürünleri alabilmek için neredeyse birbirlerini ezdikleri görüntüler basına yansıdı.

Alışveriş, internet kullanımı gibi diğer bağımlılıklardan farklı olarak, yapmak zorunda olduğumuz bir davranış. Yemek, giysi ve diğer ihtiyaçlarımız için alışveriş yapmak zorundayız. Burada “ihtiyaç” kelimesi belirleyici olmalı. Bu tür “kara” veya “çılgın” alışveriş günlerinde, yapıldığı iddia edilen indirimler, “ihtiyacı” değil, “satın alma”, “sahip olma” dürtüsünü kışkırtarak çok, daha çok, daha da çok tüketmeyi teşvik ediyor. Üreterek değil, tüketerek mutlu olunabileceği mesajının içselleşmesine hizmet ediyor.

Yazının Devamı

Sigara ve tütün ürünleri

Sigara ve tütün ürünleri ile gelişen bağımlılık, en şiddetli bağımlılıklardan biridir. Tütünde bağımlılık yapan madde nikotindir. Sigara daha çok alışkanlık yapıcı, daha az zevk verici bir bağımlılık türü olarak kabul edilmektedir. Bağımlılık şiddeti alkol ve eroin kadar yüksektir. Sigara kullanımı genellikle genç yaşlarda başlar. Sigaraya başlama yaşı düştükçe bağımlılık gelişme olasılığı artmakta ve bağımlılık çok daha hızla gelişmektedir. Sigara bağımlılarının %40’ı sigaraya 15-19 yaşları arasında başlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sigarayı dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını olarak görmektedir. Sigara tüketimi gelişmiş ülkelerde azalırken, gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır.

Dünyada her yıl 5 milyon kişinin sigara nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Sadece sigara içenler için değil, sigara içilen ortamda bulunan, dumanı soluyan kişiler için de önemli bir hastalanma ve ölüm sebebidir. En önemli önlenebilir halk sağlığı sorunudur. Çocuklar sigaranın sağlığa zararlı olduğunu öğrenerek büyürler. “Sigara sağlığa zararlıdır” içi boş bir slogan olmamalıdır. Sigaranın içinde 4.000’den fazla kimyasal madde bulunur. Katran, karbonmonoksit gibi vücuda ciddi zararlar verir. Katran akciğerlere zarar verir. Karbonmonoksit damarları etkiler, pıhtılaşma ve kalp krizi geçirilmesi gibi sonuçlardan sorumludur. Başta akciğer kanseri olmak üzere lösemi, dudak, ağız, dil, gırtlak, yemek borusu, pankreas, böbrek ve mesane kanserlerine, kronik bronşit ve amfizeme yol açan etmenlerin en önemlilerinden biridir. En önemli zararı bağımlılık yapmasıdır.

Yazının Devamı

Esrar serbest bırakılamaz

Geçen hafta yayınlanan “Esrar serbest bırakılabilir mi?” yazısı okurların yoğun etkileşimi ile karşılaştı. Yazının yayınlandığı gün yurt içi ve yurt dışından birçok destek mesajı geldi. Bu destek mesajlarının önemli bir kısmı geçmişte aktif madde bağımlılığı olup bırakmış kişilerden ve onların ailelerinden geldi. Esrarın serbest bırakılmasına en şiddetle karşı çıkan kesimin tedavi olmuş bağımlılar ve onların aileleri olduğu inkâr edilemez bir olgu olarak karşımıza çıktı. Madde kullanımının hangi aşamalardan geçerek bağımlılık düzeyine geldiğini, nasıl yıkıcı bir hastalık olduğunu onlardan daha “gerçek” şekilde bilen, yaşayan başka bir grup olabilir mi? Genç yaşlarında başlayan madde kullanımı daha ağır maddelerle devam etmiş hem kendileri hem de aileleri için son derecede yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştı. Esrarın “serbest bırakılması” fikrine dahi tahammülleri yoktu. Esrarın serbest bırakılmasını savunan, “yasak olmazsa cazibesini yitirir” şeklindeki “romantik” fikirlere şiddetle karşı çıktıklarını bir kez daha gözlemlemiş oldum. KANADA’DAN GELEN MEKTUPEsrarın serbest bırakılmasına ilişkin en çarpıcı okur mektuplarından biri Kanada’dan geldi. Okurumuz Kanada’da esrarın serbestleşmesinin olumsuz sonuçlarına vurgu yapmış. Acil servislerde esrarla ilişkili vakaların yoğunluğu nedeniyle, diğer acil vakalara bakamamaktan yakınan doktorların, esrar kullanımı sonucu oluşan ölümlerden üzüntü duyan polis şeflerinin radyo ve televizyon programlarını anlatmış. Buradan akla esrarın öldürücü etkisi var mı diye bir soru gelebilir. Esrarın doğrudan öldürücü bir etkisi yoktur. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde alkol ve esrar etkisinde oluşan trafik kazalarında ölüm, genç ölümlerinin en üst sıralarında yer almaktadır. Esrar kişinin muhakemesini bozarak, riskli davranışlara yönelmesine yol açabilir. Burada pek çok riskli davranış sayılabilir. Ancak esrar etkisinde araç kullanma, esrarın reaksiyon zamanını uzatma, mesafe algısını bozma, direksiyon başında yine muhakemenin bozulması ile ilişkili olarak riskli hamleler yapılmasına yol açma gibi etkilerle ölümlü kaza olasılığını artırmaktadır. ESRAR BAĞIMLILIK YAPAROn beş yaşından beri esrar kullanan 40 yaşında bir okur, kendi deneyiminden yola çıkarak esrarın bir zararının olmadığını, hatta saymakla bitmeyecek “faydalarını” ayrıntılı bir şekilde sıralamış. Esrarın “bağımlılık yapmadığına” vurgu yapmış. Doğrudan bu okurumuza cevap vermek niyetinde değilim. Ancak esrara ilişkin çok ciddi yanlış “fikirler” içeren bu metni, “bilgi” ile düzeltmek zorundayım. Birincisi esrar bağımlılık yapan bir maddedir ve bu bilimsel bir gerçekliktir. Bağımlılık yaptığı biyolojik düzeyde gösterilmiştir. “Bence bağımlılık yapmıyor” cümlesinin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Çeşitli “fikirleri” geçerli, kanıtlanmış bilgiler gibi sunmak, toplumda “esrar zararsızdır” algısı oluşturmaya çalışmak ile ilişkilidir. Bıkmadan usanmadan ESRAR BAĞIMLILIK YAPAN BİR MADDEDİR bilgisini vermeye devam edeceğimi ilan ediyorum. Esrar bağımlılık yapar, insanı uyuşturur, tembelleştirir, işlev kaybına yol açar, IQ’da 6-8 puanlık düşüşe yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Toplumu esrar kullanımının serbestleşmesini kabul eder hale getirmek için uygulanan yöntemlerden biri sıklıkla duyduğumuz “sigara esrardan daha zararlı” cümlesidir. Bu cümle neredeyse 7’den 70’e herkesin ağzında, gerekli, gereksiz kullanılır hale gelmiştir. Böyle bir karşılaştırma uygunsuz bir karşılaştırmadır. Sigaranın zararlı olması nasıl tartışılmaz bir gerçeklikse, esrarın zararlı olması da aynı derecede tartışılmaz bir gerçekliktir. Bu üslup pek çok tartışmada kullanılmaktadır. Bir şeyin yanlış olduğunu kanıtlarıyla gösterdiğinizde, bu yanlışı düşünmek yerine, başka bir yanlış gündeme getirilerek ortam bulandırılmaktadır. Bu konuda daha cevaplanması gereken pek çok soru var. Bu soruları yanıtlamaya devam edeceğim. Kanada’dan yazan okurumuz “burada sizin gibi insanlar popülist politikalar ve medyatik linç kampanyaları ile susturuldu” demiş. Bizim Aydınlık gibi bir gazetemiz olduğu sürece susturulmamızın mümkün olmadığını, esrarın serbestleşmesine karşı kamuoyu oluşturma mücadelesinden vazgeçemeyeceğimizin garantisini verebilirim.

Not: Alkol, madde, kumar ve ekran bağımlılığı ile madde kullanımı hakkındaki her türlü sorunuzu mecburdegilsin@aydinlik.com.tr adresine bekliyoruz.

Yazının Devamı

Esrar serbest bırakılabilir mi?

Geçen hafta esrarın zararlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal alanlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda daha ağır uyuşturucu/uyarıcı maddelere bir geçiş oluşturabileceği üzerinde durmuştuk. Elbette her esrar kullanan daha ağır maddeleri kullanmaya geçmez, ancak eroin, kokain, uyarıcı haplar ve daha birçok uyuşturucu/uyarıcı madde kullananların büyük bir kısmının ilk kullandığı madde esrardır. Bu ilişki göz ardı edilemeyecek kadar anlamlı bir ilişkidir. Bir hastamın tarifi ile esrar diğer maddelere bakışı “kolaylaştırır” ve bu maddeleri kullanma olasılığı artar.Bu yazının yayınlanmasından hemen sonra bir okurumuz itiraz ettiği noktaları belirten bir yazı yazmış. Okurumuzun değindiği konular esrar kullanımına ilişkin oluşturulmuş algıyı temsil ettiği için, sadece o okurumuza cevap vermek istemedim. Okurumuz daha ağır uyuşturucu/uyarıcı maddelere geçişin nedeninin esrarın etkisinin yetersiz gelmesi ile ilişkili olmadığını belirtmiş. Esrar kullanan kişinin, esrarı aldığı “torbacının” daha kârlı maddeleri satma isteği ile eroin, kokain gibi maddelere geçiş olduğunu ifade etmiş. Çözümün esrarın “serbestleşmesi” ile sağlanacağını ileri sürmüş. Benim de esrar denememi önererek, sigara ve alkolün esrardan çok daha fazla zararlı olduğunu belirterek mektubunu bitirmiş.

HOLLANDA ÖRNEĞİBu mektup beni 25 yıl önceye götürdü. 1995 yılında AMATEM’in düzenlediği uluslararası bir kongreye yurt dışından çok sayıda konuşmacı gelmişti. O yıllarda Avrupa’da damar yolu ile madde kullananlar arasında AIDS hızla yayılıyor, hastalığın oluşturduğu tehdit toplum sağlığı için ciddi bir tehlike oluşturuyordu. Damar yolu ile madde kullanım yaygınlığının azalması için çeşitli yollar aranıyordu. En ilgi çeken konuşmacılardan biri Hollanda’dan gelen bir meslektaştı. Hollanda’da esrar “yasa dışı” olmaktan yeni çıkmıştı ve bu meslektaşımız bizimle deneyimlerini paylaşmıştı. Hollanda’da madde kullanım yaygınlığını, esrar kullananların damar yolu ile madde kullanmaya geçiş eğilimini, AIDS’in artış hızını tablolarla anlattı. Tıpkı okurumuzun belirttiği gibi esrar kullananların eroin satıcıları ile temasını kesmek zorunda olduklarını, bu artışı durdurmanın başka bir yolu olmadığını söyledi. Konuşmasının hiçbir yerinde sigara ve alkolün esrardan daha zararlı olduğu için esrarı serbestleştirdiklerinden söz etmedi. Bir bilim insanının böyle bir önerme ile esrarın “serbestleşmesini” savunması imkânsızdı. Esrarın “serbestleşmesinin” güdüleyicisi eroin kullanımı ve AIDS’in yayılmasını azaltmaktı. Yıllar içinde Hollanda sessizce esrarın satıldığı “coffee shop”ların sayısını azalttı. Yenilerin açılmasına izin vermedi. Esrarın “serbestleşmesinde” ters giden bazı şeyler olabileceğini düşündürecek önlemler almaya başladı. Biraz daha dikkatli baktığımızda esrar bağımlılığının insanı tembelleştiren, uyuşturan ve işlevselliği bozan etkilerinin hiç de “masum” olmadığı anlaşılabilir. Esrarın önemli bir sonucu daha gözden kaçırılmamalıdır. Esrar, bir kişide şizofreni ortaya çıkma olasılığını yedi kat artırmaktadır. Bütün bu sonuçları Hollanda’nın “coffee shop”ları kısıtlamasını açıklayabilir. Ancak Hollanda turizminde önemli bir yer tutan “coffee shop”lar tamamen kaldırılmamıştır. Esrarın “serbestleşmesi” hiçbir zaman tıbbi bir karar olmamıştır. En iyi niyetli bakış açısıyla baksak dahi, AIDS gibi bir hastalığın yol açtığı yeti yitimi ve sağlık sistemine getirdiği yük, esrarın “serbestleşmesinin” siyasi bir karar olduğunun göstergesidir. Alkol ve sigaranın zararlı olduğu gerçeği de esrarın “serbestleşmesini” mazur göstermez.Esrar kullanımına bu şekilde bir yaklaşım, esrarın zararlarının göz ardı edilmesine yol açar. Gençler arasında esrar kullanımının sonuçlarının yok sayılmasına ve kullanımın yaygınlaşmasına hizmet eder. Bu süreç ve sonuçları üzerinde düşünürken, birkaç kez gördüğüm bir delikanlı aklıma geldi. Aile işi “sıkı” tutmuştu, oğulları altı ay esrar kullanmamıştı. Bu işten uzak durduğuna güvenleri arttıkça sınırlar esnemeye başlamıştı. Sınırların esnemesi ile yine esrar kullanılan ortamlara girmiş ve esrarla polise yakalanmıştı. Bu gencin kendi için kurduğu hayal karakol, mahkeme, denetimli serbestlik arasında mekik dokumak olmadığı için çok korkmuştu. Annesine bir daha asla Türkiye’de esrar kullanmayacağını söyledi. Çünkü sigara ve alkolün esrardan daha zararlı olduğu, esrarın masum olduğuna ilişkin her taraftan bombardıman altındaydı. Tek sorun Türkiye’de yasa dışı olması gibi duruyordu. Genç bir beyne bundan daha büyük bir zarar verilebilir mi? Esrarın özellikle gelişmekte olan bir beyne verdiği zarar göz ardı edilebilir mi? Esrarın serbestleşmesinin tıbbi değil siyasi bir karar olduğu gerçeği önümüzde dururken “serbestleşme” savunulabilir mi? Bu sorunun cevabı tartışmasız bir şekilde hayırdır. Ve ben sonuna kadar “serbestleşmenin” bir manipülasyon olduğunu haykırmaya devam edeceğim.

Yazının Devamı

Bir geçiş maddesi olarak esrar

Esrarın ‘kimyasal’ bir madde olmadığı, ‘sigaranın daha zararlı olduğu’, herkesin kullandığına ilişkin yanlış bilgi, esrar kullanımını masum göstermek amacıyla gençler arasında bilinçli bir şekilde yayılmaktadır. Oysa esrar içinde 500’e yakın kimyasal madde barındırır. Bilinç durumunda değişiklik yaptığı için, kullanımı sırasında kaza, yaralanma ve başka birçok olumsuz sonuç yaratması yanında hafıza, muhakeme gibi bilişsel işlevlerde kayıplar oluşturması ile sigaraya göre çok daha ciddi zararlar ortaya çıkarır. Bu sigaranın zararlı olmadığı anlamına gelmez, ancak yapılan karşılaştırma yanlıştır. Üçüncü yanlış bilgi herkesin kullandığı bilgisidir. Toplumun büyük bir çoğunluğu esrar kullanmamış, hatta görmemiştir dahi. Herkesin kullandığını söylemek, esrar kullanımının olağanlaşması ve madde karşıtı duruşu zayıflatmak amacı gütmektedir. Esrar kullanımının önemli bir sonucu daha bulunmaktadır. O da esrarın daha ağır uyuşturucu/uyarıcı maddelerin kullanımına geçiş maddesi olmasıdır. Tabii ki her esrar kullanan daha ağrı uyuşturucu/uyarıcı maddeleri kullanmaya geçmemektedir. Ancak esrar kullanmak kişinin daha ağır maddeleri kullanması olasılığını artırmaktadır.Çoğunlukla ilk kullanılan madde esrardır. Esrarın kullanıldığı ortamlara başka maddelerin girmesi daha kolaydır. Bu ortamlar doğal olarak madde kullanımının yüceltildiği ortamlardır. Maddelerin etkileri, madde kullanımı etrafında şekillenen yaşam tarzı romantize edilirken, madde kullanmayanlar küçümsenme eğiliminde olur. Diğer maddelerin etkilerini merak etme, bu ortamın bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda esrarın etkisindeyken muhakeme bozulduğu için, ayıkken “hayır” denecek birçok şey daha masum görünür. Eroin, kokain, çeşitli uyarıcı haplar ve başka maddeleri deneme olasılığı artar. Zaten esrar kullanılarak kritik eşik geçilmiş, top kaleye girmiş ve gol olmuştur. Diğer maddelerin etkileri de merak edilmeye başlanır. Esrar kullanımı ile muhakeme yetisinin zayıflaması, kişiyi başka maddeleri kullanmaya açık hale getirebilir. Bir süre sonra esrarın etkisinin yetmemesi nedeni ile daha farklı uyuşturucu/uyarıcı maddeleri deneme arzusu ortaya çıkabilir.

HER ŞEY ‘BİR KERE’ İLE BAŞLARHiç kimse ‘bağımlı’ olmak için madde kullanmaya başlamaz. Her ‘bağımlı’, bağımlı olmayacağını, bağımlılar gibi ‘zayıf’, ‘güçsüz’, ‘sorunlu’ olmadığını düşünerek madde, çoğunlukla da esrar kullanarak, madde kullanımına başlar. Oysa bağımlılığın her zaman “bir kereden bir şey olmaz” ile başladığını unutmamak gerekir. Her şey o ‘bir kere’ ile ve çoğunlukla da esrar ile başlamaktadır. Otuz küsur yıllık meslek hayatımda kullanılan ilk maddenin eroin olduğu tek bir vakaya rastladım. Ağır uyuşturucu/uyarıcı madde bağımlısı birçok hastam oldu. Çok büyük bir kısmının kullandığı ilk madde esrardı ve asla daha ağır uyuşturucu/uyarıcı maddeleri kullanmayı düşünmemişlerdir. Ancak ya esrar dışında başka maddelerin etkilerini merak ettikleri için, ya esrar etkisinde iken karşılarına çıkan başka maddeleri denemekten kaçınmadıkları için, ya da esrar içtiklerini zannederek, başka maddelerin verilmesi ile diğer uyuşturucu/uyarıcı maddeleri kullanmaya başlamışlardı.

Yazının Devamı

Aklımıza mukayyet olalım

Geçen gün bir arkadaşım 24 yaşındaki kızının madde kullanımının yaygınlığından dem vurduğundan bahsetti. Bu kız madde kullanmayan bir kızdı. Biliyoruz ki madde kullananlara göre “herkes” madde kullanıyordur. Çünkü madde kullanan biri madde kullanmayanlarla arkadaşlık etmekten hoşlanmaz. Tüm yaşamı madde kullanımı etrafında döndüğü için giderek madde kullanmayanlardan uzaklaşır. Benzer bir şekilde madde kullanmayan biri de madde kullanım ortamından sıkıldığı için çok yakın arkadaş olsa dahi, giderek o arkadaştan uzaklaşacaktır. Yukarıda sözünü ettiğim kız madde kullanmadığı halde, madde kullanımının ne kadar yaygın olduğunu gözlemlemişti. Bu gözlem bizim için ciddi bir uyarı olmalı.

MADDE KULLANIMINI ARTIRAN ETMENLERDEN BAZILARI

Yazının Devamı

Bağımlılık tedavi edilebilen bir hastalıktır

Uzun bir aradan sonra alkol, madde ve diğer bağımlılıklar üzerinde hep birlikte düşünmek için tekrar merhaba. Kişilerin çeşitli yollarla ‘uyuşturulmasında’ artış herkesin dikkatini çeken bir olgudur. Ancak ‘uyuşturulmanın’ önlenebilen bir durum olduğu, bağımlılık geliştiyse bunun tedavi edilebilir bir hastalık olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Alkol/madde bağımlılığı sadece sorunu yaşayan kişiye değil, ailesine, çevresine ve tüm topluma zarar veren bir beyin hastalığıdır. Hangi ruhsal, sosyal veya çevresel etkilerle kullanıma başlamış olursa olsun, bağımlılık geliştiği zaman bu artık bir beyin hastalığı olmaktadır. Bağımlılık çeşitli sağlık sorunları, işlevsellikte bozulma, sorumluluklarını yerine getirmede yetersizlik, çalışma ve okul hayatında güçlükler, ekonomik kayıplar, yasal sorunlar ortaya çıkmasına yol açmakta ve özellikle aile için yıkıcı bir etkisi olmaktadır. Bağımlılık bir yaşam tarzıdır. Sadece alkol veya madde kullanmakla sınırlı değildir. Tüm yaşam bu alışkanlığın çevresinde şekillenmektedir. Alkol/madde kullanan kişilerle arkadaşlık kurulmakta, diğer arkadaşlardan giderek uzaklaşılmaktadır. Alkol/madde kullanımının mümkün olmadığı durumlar tercih edilmemekte, aile toplantılarından kaçınılmakta, sosyal ilişkiler çoğunlukla alkol/madde kullanımı etrafında şekillenmektedir. Uyku/uyanıklık düzeni bozulmakta, düzensiz bir yaşam hâkim olmaktadır.

İLK ADIM

Yazının Devamı