03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir bağımlının gözünden bağımlılık tedavisi

Defne Tamar Gürol

Defne Tamar Gürol

Eski Yazar

A+ A-

Dün Facebook’ta bir gönderide etiketlendiğimi farkettim. Beni gönderide etiketleyen Mehmet Zeki İ. ile 1997’de AMATEM’de tanıştık. Madde arındırma servisinde yattığında çıkan eski yatış dosyaları kalın iki klasörü dolduruyordu. AMATEM dışında hastane yatışları da hesaba katılırsa geçmiş tedavi girişimleri oldukça fazlaydı. Bu kadar çok tedavi girişimi olan bir hasta ile karşılaştığımızda “Aslında bırakmaya niyeti yok, ya bir süre dinlenmek için yatıyor ya da ailesinin zoru ile tedaviye başvurmuş” diye düşünebiliriz. Bir başka seçenek ise “İyi bir iletişim kurabilir, tedavi sürecinde ona eşlik edeceğimizi bilmesini sağlayabilirsek kendinde ve yaşam tarzında bazı değişiklikler yapabileceğini düşünmesini sağlayabiliriz. En azından bunu denemeye değer” şeklinde bir yaklaşım olabilirdi. Bu yaklaşım AMATEM’e başvuran her hastanın hak ettiği bir yaklaşımdı. Bu seçeneği değerlendiren pek çok hastamız temiz bir yaşamı inşa edebildi ve ayıklıklarını sürdürdü.

Mehmet’in öyküsünü onun kaleminden dinleyelim:

“Ben Mehmet Zeki İ. Yirmi yıl uyuşturucu kullandım. Bu süre içinde 35’in üzerinde yatarak tedavi gördüm. Kendi başıma bırakma deneyimlerimi buna katmıyorum. Ailem ve doktorlarım ‘Senin bırakmaya niyetin yok’ diyorlardı.

Bırakamamamın tüm sorumluluğu bana ait değildi. 1978-1997 yılları arasında geçen bu tedavilerin neredeyse tamamı sadece detoks (arınma) tedavisi idi. Ben, ailem ve o yıllarda karşılaştığım doktorlar bağımlılık tedavisini sadece acısız, sıkıntısız bir yoksunluk dönemi sağlamaktan ibaret zannediyorduk. Bu yanlış algı benim 20 yılıma ve ‘tedavi’ için heba edilen büyük miktarda paraya mal oldu.

1997 yılında bir kez daha tedavi için Bakırköy AMATEM’e başvurdum. Doktorum bana bırakmak ve tedavinin farklı şeyler olduğunu, bırakmanın önemli ama yetersiz olduğunu, terapi, ayaktan tedavi ve NA (Narkotik Anonim) grubuna giderek tedaviyi sürdürmem gerektiğini söyledi. Bunlar bugüne kadar yapmadığım şeylerdi. Doktorum bu yolu denememi önerdi. ‘Ne kaybedersin, sıkılırsan bırakırsın’ dedi.

Böylece hayatımda ilk defa terapiyle tanıştım. Hastanede detokstan (arınma) sonra 28 günlük terapi katına alındım. Bu süreçte kendimi ve hastalığımı tanımaya başladım. Her şey biraz daha berraklaşmaya başlamıştı. Hastalığımın biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutu gün gibi ortadaydı. Hastalığım, iyileşmem ve tedavim ömür boyu devam edecek bir süreçti.

Yatarak tedavi sonrası ayaktan ilaç, terapi ve NA gruplarına gitmeyi sürdürdüm.

Günler aylara ve yıllara evrilirken ben artık temizdim ve ayık yaşamayı öğrenmiştim. Artık uyuşturucu kullanmak zorunda değildim. Biliyordum ki hasta olduğumu unutmadan, her an dikkatli ve tetikte yaşamam gerekiyordu.

Ne mutlu bana ki bir süre sonra tedavi gördüğüm AMATEM’de bağımlılık rehberi olarak çalışmam teklif edildi ve orada çalışmaya başladım. Şu anda Beylikdüzü Belediyesi bağımlılık danışma, takip, terapi ve rehabilitasyon merkezinde bağımlılara yardım ve destek vermeye devam ediyorum.”

Mehmet Bey’in öyküsü bize bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu hatırlatıyor. Kişi tedavi girişimlerinde başarısız olmuşsa henüz “sevgiliden/maddeden” ayrılmaya hazır olmadığı düşünülebilir. Her tedavi girişimi nüksü önlemeyi sağlamakta yararlanacağımız bir deneyimdir. Madde “bıraktım” demekle bırakılamaz. Yaşam tarzı, davranışlar, alışkanlıklar, sorun çözme ve olumsuz duygularla başa çıkma yöntemlerinde değişiklik yapılmadan ayık bir yaşam inşa edilemez. Tekrar madde kullanmasını tetikleyebilecek riskli durumlar, kişiler ve mekanları tanımak, riskli durumlardan kendini korumak, tersine korunaklı durum, kişi ve mekanlarla temasını artırmayı öğrenmek tedavinin bir parçasıdır. Sadece arınma tedavi değildir. Tedavi arınma ile başlar, temiz yaşamın inşa edildiği süreç ile devam eder. Unutmamak gerekir ki bağımlılık tedavi edilebilir bir hastalıktır.