05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Baki Özilhan: Basında hep ırgat oldu

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Kızı Ceren “Babamı kaybettik” mesajı attığında inanmadım. Daha bir gün önce konuşmuş ve “buluşalım” diye sözleşmiştik. Hemen Ceren’i aradım. Ne yazık ki gerçekti. Usta gazeteci can dostum Baki Özilhan kalp krizine yenik düşmüştü.

Onu 1974 yılında tanımıştım. 44 yıl gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Babası demiryolcuydu. Çocukları üniversiteyi bitirene kadar direnmiş, sonra emekli olmuş ve hastaneye yatmış ve bir daha çıkamamıştı.

Babasının ölüm yıldönümünde teybini alır mezarının başına gider babasının çok sevdiği türküleri dinletirdi. Neden böyle yaptığını sorunca, “Çok rahatlıyorum” derdi.

ÇİLELİ BİR YAŞAM

Bir gün ortaokul yıllarını anlatmıştı. Tuzluçayır’da oturuyorlarmış. Ortaokul ise Çinçin’de. Her sabah bir saati aşan yaya yolculuk. Konuşurken zaman kaybederiz, okula geç kalırız diye kardeşiyle yolun karşı kaldırımlarından giderlermiş.

12 Eylül darbesinde işsiz kaldı. 1402’liklerdendi. TRT’den atıldı. Ecevit’in çıkardığı “Arayış” dergisinde görev yaptı. Gazetecilikte hep ırgattı. Dergide haberlerin hazırlanışından abonelere postalanışına kadar görev başındaydı. “Gazetecilikte mesai olmaz” anlayışıyla çalışan kuşaktandı.

Ecevit hapse girdiğinde Rahşan Hanım’a itiraz etmekten de hiç çekinmedi. Doğru bildiği yolda ısrar etti.

ÖNCE ÇALIŞANIN HAKKI

Sonra Ulusal Basın Ajansı (UBA) Genel Müdürü oldu. Birlikte çalıştık. UBA kâr eden bir kuruluş değildi. Maaşlar zamanında verilemezdi. Ama herkesin alacağı mutlaka ödenir sigortası yatırılırdı.

O günlerde ödenmeyen vergilerin cezası yüksekti. Ancak o patrona vergilerden önce çalışanın maaşlarını ödettirirdi. Buna birçok kez şahit oldum. “Gazetecilikte öncelik muhabirindir” temel kuralına inanırdı.

OTOBÜS MÜDAVİMİ

İşe gidiş gelişlerini genellikle otobüs ve dolmuşla yapardı. Hiç yüksünmezdi. Ulusal Kanal’da “Sansürsüz Sohbet” programını yaparken programdan en az bir saat önce gelir ve hazırlık yapardı. 80 milyona hitap etmenin bilinciyle hareket ederdi. Bir kez bile araç talep ettiğini duymadım. Cebinde parası yoksa saatlerce yürümeyi bile göze
alırdı.

VERİCİYDİ

Aydınlık’ın bayramda 3 gün yayınına ara vermesi onu çok üzmüştü. Ulusal Kanal’dan çok az bir ücret (yol parası) alıyordu. Ulusal Kanal yöneticileri bayram öncesi kendisine küçük bir ödeme yapmış ve kalanını daha sonra vereceklerini söylemişler.
Bunun üzerine onlara, “Aydınlık düzenli olarak çıkana kadar bana yapmayı düşündüğünüz ödemeyi yapmayın. Ne yazık ki emeğimden başka katkım yok” mesajı atmış.

44 yıldır tanıyorum. Hep aynıydı. Kızları Ceren ve Gözen onun her şeyiydi. Başları sağ olsun!

BİR ANI

12 Eylül’ün görkemli günleri. UBA’nın geçtiği bir haber nedeniyle Baki Özilhan hakkında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığınca gözaltı kararı çıkarılmıştı. Özilhan bir iki gün kaçtı, sonra teslim oldu. Tabi Mamak Askeri Cezaevindeki ünlü kafese
konuk olmuş, saçları 3 numaraya vurulmuştu. Neyse bir süre sonra çıktı. Aradan bir ay geçti. Kenan Evren’in vereceği bir resepsiyona davet edildi. Yanında UBA Genel Koordinatörü ünlü gazeteci Nimet Arzık da vardı. Özilhan tedirgin tedirgin Nimet Arzık’la birlikte Devlet Konukevine doğru yola çıkar. Sonrasını ondan dinleyelim:

Kapıda Nurettin Ersin karşıladı. Nimet hanım’a “Ooo Nimet Hanım hoş geldiniz. Sizi sayın devlet başkanımıza takdim edeyim” dedi. Nimet Hanım, “Hayır Paşa beni takdim etme tanıştır. Astlar üstlere takdim edilir, ben onun astı değilim ki” karşılığını verdi. Nurettin Ersin işi uzatmadı “Peki peki” diyerek bizi Evren’in yanına götürdü. Tanıştırdı. Evren Nimet Hanım’a “Tanıyorum, tanıyorum kitaplarınızı aldım” diye iltifatta bulundu. Nimet Hanım inatçı. Zaten Evren’i de sevmiyor, “Peki niye teşekkür
etmediniz?” diye sitem etti. Evren şaşkın, böyle bir karşılık duyacağını hiç düşünmemişti. Ortalık buz gibi oldu. Sonra gözü yaverine ilişti. “Bunun kabahati, o teşekkür etmesi lazımdı” ifadesini kullanınca Nimet Hanım lafı yapıştırdı: “At sahibine göre kişner.”

Nurettin Ersin tanıştırdığına bin pişman, ben zaten cezaevinden yeni çıkmışım, 3 numara saçımla herkes bana bakıyor, endişeliyim. Evren “Ama ben de anılarımı yazıyorum” dedi. Nimet hanım yine ters. “Yazamazsınız” diye itiraz etti. Evren “Niye?” diye sorunca, “Ben ordu yöneteceğim diyor muyum?” karşılığını verdi. Ortalık karıştı, birileri geldi Evren’i yanımızdan uzaklaştırdı. Etrafımız boşaldı. Evren’in korumaları bizi çembere aldı. Nimet Hanım’ı durdurmak mümkün değil. Onların da duyacağı bir sesle, “Baki kuzum, bu haydut suratlılar da kim?” diye seslendi. Oradan çıktık ama nasıl çıktığımızı bana sorma!