05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eğitimde toplu cinayet

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

1970’li yılların başıydı. Öğretmen Okulundaki Eğitim Psikolojisi öğretmenimiz Ali Örs’ün dersi vardı. Konumuz öğretmenlerin hatalarının öğrenciler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerdi. Örnekleriyle anlattı.
Arkasından da “Bir insan cinayet işler, 25-30 yıl hapis yatar. Öğretmenler çok cinayet işler ama hiç hapis yatmazlar” dedi.
Eğitim-öğretimin ne kadar önemli olduğunu, öğretmenlerin yapacağı hataların nelere yol açacağını, bu çarpıcı ifade ile dile getirmişti.

KULAĞIMIZA KÜPE OLMUŞTU

Öğretmenimiz bunları söyleyince sınıftaki arkadaşların yüzünü hala hatırlarım. Yapacakları işin ne kadar büyük sorumluluk istediğini hissetmişlerdi.
Şimdi çoğu emekli. Ama Ali Örs öğretmenimizin sözlerinin kulaklarına küpe olduğundan eminim.

TAKSİ DURAĞINDA AÇIKLAMA

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, öğrencilerin geleceği açısından son derece önemli olan açıklamasını bir taksi durağında yaptı. Milyonlarca velinin merakını taksi durağından giderdi. TEOG’un kaldırıldığını ve bu yıl TEOG sınavlarının yapılmayacağını taksi durağından ilan etti.
İçim sızladı. Eğitim-öğretime verilen önem bu muydu? Hele TEOG değişikliği tartışmaları ile Avrasya Tüneli tartışmaları arasında bağ kurması “pes” dedirtti.
Bakanın taksi durağındaki açıklamalarını izlerken Eğitim Psikolojisi öğretmenimizin uyarısını anımsadım.

BÜROKRATLAR HABERSİZ

TEOG tartışması büyüyünce Milli Eğitim Bakanlığındaki tanıdıklarımı aradım. Çoğu 25-30 yıllık eğitimci. Eski dönemleri de biliyorlar. Neler olduğunu öğrenmeye çalıştım. Kimsenin bir şeyden haberi yoktu.
“Cumhurbaşkanı açıklama yapmadan önce TEOG’un kaldırılacağını siz bilmiyor muydunuz?” diye sordum. Garip garip yüzüme baktılar. İçlerinden biri “Bakan biliyor muydu ki biz bilelim” dedi.
“Bu kadar da olmaz” diye şaştım kaldım. Ama onlar benim şaşırmama şaşırdılar. “Artık Milli Eğitim senin bildiğin Milli Eğitim değil” ifadelerini kullandılar.
Eğitim-İş Genel Sekreteri Ebru Sungur’la konuştum. O da aynı görüşte. TEOG’un kaldırılmasının bakana da bakanlık bürokrasisine de sürpriz olduğunu bildirdi.

VELİLER İSYANDA

Veliler de öğrenciler de tepkili. TEOG doğru mu, yanlış mı tartışması yapmıyorlar. Bu işin bu kadar ciddiyetsiz ele alınmasına karşı çıkıyorlar.
Dün Aydınlık’ın manşetinde 13 yaşındaki Eylül Yıldırım’ın sözleri vardı. Aydınlık’ın başarılı gazetecisi Özlem Konur Usta’ya konuşmuş. Eylül bakana, “Bizi mahvettiniz” diye isyan ediyordu.
Yüzbinlerce öğrenci ve velinin, Eylül’le aynı duyguyu paylaştığını söylememe bile gerek yok.

4+4+4 SORUN ÇÖZMEDİ SORUN ÜRETTİ

AKP 4+4+4 dayatmasını Meclis’e getirdiğinde çok uyarıldı. Ama dinlemedi. Şimdi gelinen noktada, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi, Vatan Partilisi, ... herkes aynı fikirde. 4+4+4 sistemi sorun çözmedi, sorun üretti.
Eskiden dış politikadaki saçmalıklar öndeydi. Şimdi eğitim politikaları gündemde. AKP’lilerin son günlerde, “En başarısız olduğumuz alan eğitim” demeleri de bundan.

YERİNE NE KONACAK

TEOG kaldırıldı, ama yerine ne konacağı belirsiz. Bakan Yılmaz, “2002’de ihracatımız 36 milyar dolardı, şimdi 153 milyar dolar. Bize güvenin” açıklaması yaptı.
Bir ay içinde karar alıp Bakanlar Kuruluna sunacaklarmış. Bakanı dinleyince kaygılarım daha da arttı. Öğrenci ve veliler de aynı durumda. Gelen telefonlardan belli.

TOPLU CİNAYET DEĞİL DE NE?

Eğitim Psikolojisi öğretmenimiz Ali Örs bizleri uyarırken, öğretmenlerin hataları yüzünden öğrencilerin okullardan soğumasını, geleceğe umudunun kalmamasını, hayallerinin yıkılmasını, ... “cinayet” olarak değerlendirmişti.
Çünkü suçluların geçmişi incelendiğinde, okul dönemlerinde yaşadıklarının izleri vardı.
Peki şimdi Milli Eğitim Bakanlığının yaptıklarına ne demeli!
Öğretmenlerin hataları “cinayet”se, bakanlığın yaptığı “toplu cinayet” değil de ne?