AK Partili Metin Külünk: FETÖ hâlâ siyasetten arındırılmadı
Eski AK Parti Milletvekili Metin Külünk, 15 Temmuz darbe girişiminin 9. yılı dolayısıyla çarpıcı değerlendirmelerde bulundu
Önceki akşam Sokak Analiz Medya Youtube yayınına konuk olan Külünk, FETÖ’nün teolojik misyonuna dikkat çekerek, “FETÖ yalnızca din istismarı yapmadı. Bu şekilde anlatırsak eksik kalır ve FETÖ’yü iyi anlayamayız. FETÖ yeni bir din oluşturmaya çalıştı. Dinler arası diyalogla teolojik sapkınlık yarattı. Bu yapı siyonist, evanjelik bir yapıdır. Bu anlayış Gazze’de katliam yapmaktadır, LGBT dayatmasıyla aile yapısını hedef almaktadır. Bu anlayış Paris İklim Antlaşması’nı toplumumuza dayatmaktadır. FETÖ’nün arkasındaki emperyalist, siyonist ve evanjelik anlayış, insanlığı çürütmek istiyor.” diye konuştu.
FETÖ’nün siyasetten arındırılmadığını vurgulayan Külünk, “15 Temmuz’un üzerinden 9 yıl geçti ancak FETÖ hâlâ siyasetten arındırılmadı. FETÖ’nün rahle-i tedrisatından geçen isimler hâlâ siyasette aktif. FETÖ’nün gölgesi sürüyor. Bütün partilerde var. Halk da bunun farkında.” ifadelerini kullandı.
TRT, MİLLİ EĞİTİM VE YÖK’E ÇAĞRI
Üniversitelerde FETÖ’yü iyi ve doğru anlatan çalışmanın yapılmadığını da anlatan Külünk, şunları kaydetti:
“TRT, FETÖ’yü gerçekten anlatan kaç tane dizi ve film yaptı? Üniversiteler FETÖ’nün gerçek misyonu, yurt dışı bağlantısı ve mali kaynaklarını gerçek anlamda anlatan kaç yayın yaptı? YÖK’ün bu konuda hiçbir çalışması yok. Liselerde FETÖ ders olarak okutulmalı. Milli Eğitim bu meseleyi müfredata eklemeli. FETÖ’yü yaratan sebepler ve sonuçlar ile FETÖ benzeri yapılar öğrencilere anlatılmalı. TRT, YÖK, Milli Eğitim gibi kurumlarımız bu konuda bilinç yaratmalı.”
Metin Külünk, FETÖ’yle etkin mücadele için Cumhurbaşkanlığı bünyesinde “FETÖ ile Mücadele Koordinasyon Kurulu” kurulması çağrısında bulundu.
'NE DEĞİŞTİ?'
Metin Külünk ayrıca sosyal medyada yaptığı değerlendirmede de şunları ifade etti:
“15 Temmuz İşgal Girişiminin Ardından 10 Yıl Geçti: Ne Değişti? 15 Temmuz işgal girişiminin ve milletimizin devlet aklıyla birlikte bu ihanet teşebbüsünü tasfiye edilişinin üzerinden on yıl geçti. On yılda ne değişti? Elbette çok şey değişti. Çünkü artık FETÖ’nün bir daha eski gücüne ulaşması ve devleti teslim alabilme kabiliyeti neredeyse imkânsızdır.
“Ancak şunu da unutmamak gerekir: 15 Temmuz’dan sonra özellikle siyasetin koruyup kolladıkları, FETÖ’nün finans ayağı ve kamu yapısı içinde farklı renklere bürünerek saklanan unsurlar, siyaset eliyle korunmuştur.
'DİJİTAL SALDIRILAR VE KAMU YÖNETİMİNİN ZAFİYETLERİ'
“Özellikle yurt dışı merkezli dijital saldırılar karşısında, kamu yönetimi ne yazık ki kamu diplomasisinde güçlü bir irade, iletişimde proaktif bir mücadele stratejisi ve iyi planlanmış, zeka dolu yöntemler ortaya koyamamıştır. Bu boşluklar nedeniyle FETÖ, yeniden devleti teslim almak amacıyla sızdığı ve sızdırıldığı her yerde harekete geçmiş durumdadır.
'MİLLETİN FARKINDALIĞI, SİYASETİN GECİKMESİ'
"Çok şükür ki onlar ne kadar hareket hâlindeyse, Türkiye’nin %90’ı da bu ihanet örgütünün ne olduğunun farkındadır. Siyaset fark etmese de millet farkındadır.
“Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. En Büyük Hata: FETÖ’nün Teolojik Boyutunun Anlaşılmaması Ancak en büyük hata, FETÖ’nün teolojik olarak yalnızca klasik bir din istismarı olarak görülmesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu yapıyı yalnızca hutbelerle sınırlı şekilde ele alması, üniversitelerin bilimsel sorumluluklarını yerine getirmemesi ve kamu yönetiminin meseleyi sıradan bir örgütmüş gibi görmesi, büyük bir gaflettir.
"Ne yazık ki FETÖ, Türkiye’de hâlâ tam olarak anlaşılamamıştır. Karşımızdaki Tehlike: Teolojik ve Küresel Bir Proje Karşımızda sadece bir casusluk örgütü değil, mesiyanik bir anlayışla Tanrı’yı kıyamete zorlama peşinde olan, – İslam’ı Hristiyanlaştırmak, – İslam’ı Yahudileştirmek, – İslam’ı küresel dijital düzenin bir parçası hâline getirmek isteyen, – LGBT gibi anarşist yapılara doğrudan destek veren, – Teolojik ve ideolojik olarak sapkın bir yapı bulunmaktadır.
"Bu Evanjelik yapı, doğrudan hedef olarak Hanif Türk aklını ve ekolünü ve Hanif Türk devletini ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Bu planlarından da henüz vazgeçmiş değiller.
'SORUYORUZ: NEDEN SUSUYORSUNUZ?'
"Diyanet İşleri Başkanlığı’na soruyoruz: Neden bu örgütün teolojik sapkınlığını, sadece çok az sayıda ve yılda bir kez okunan Cuma hutbeleriyle sınırlı tutuyorsunuz? Neden il il, ilçe ilçe dolaşarak, doğrudan inanç temellerimizi hedef alan ve Hristiyan-İslam sentezli pagan bir modelin tehlikesini, gençlere ve topluma anlatma noktasında daha aktif değilsiniz? Karşımızda, 2037 yılında yayınladıkları kitaplarında yeniden dünyaya geleceğine inandıkları İzmir Sabataycılar tarafından mesih ilan edilen ve kendi sapkınları tarafından da “Mesih” olarak ilan edilmiş bir anlayış var. Bu sapkın inanç yapısı, milletimizin inanç temellerine, yani itikadına ve Hanif kimliğine doğrudan bir tehditdir. Bu tehdit karşısında, nesillerimizi bilinçlendirme, tehlikeyi açıkça gösterme ve farkındalık oluşturma noktasında daha aktif olmanız gerekmiyor mu? Milletimizin inanç temellerini Anadolu’daki varlığımızı ve küresel ölçekteki Hanif Türk kimliğinin varlığını doğrudan tehdit eden ve Türk devletine doğrudan tehdit olan bu örgütün teolojik sapkınlıklarını nesillerimizle buluşturma noktasında aktif olmanız gerekiyor.
15 Temmuz İşgal Girişiminin Ardından 10 Yıl Geçti: Ne Değişti?
— Metin KÜLÜNK (@mkulunk) July 13, 2025
15 Temmuz işgal girişiminin ve milletimizin devlet aklıyla birlikte bu ihanet teşebbüsünü tasfiye edilişinin üzerinden on yıl geçti.
On yılda ne değişti?
Elbette çok şey değişti.
Çünkü artık FETÖ’nün bir daha… pic.twitter.com/QNUCtc05BQ
"Siyasete soruyoruz: Neden bu yapıyı sadece klasik bir terör örgütü gibi görüp, asıl teolojik aklı ifşa edecek siyasi bir bilinç oluşturmuyorsunuz?
"Üniversitelere soruyoruz: 15 Temmuz’un yıldönümünde yılda bir anma programı yapıp geçmek mi akademik sorumluluğunuz? Neden düzenli ve disiplinli bir şekilde çalışacak FETÖ ve Mesihçilik Araştırmaları Merkezi kurulmuyor? Ya da varsa çalışmaları neden kamuoyu ile güçlü şekilde paylaşılmıyor? Benzer modellerle hareket eden yapılarla ilgili neden araştırma merkezleri oluşturulmuyor?
"YÖK Başkanlığı’na soruyoruz: Son 10 yılda üniversitelerde FETÖ ile ilgili kaç yüksek lisans ve doktora tezi yapıldı? 15 Temmuz’la ilgili kaç bilimsel araştırma yürütüldü?
"Kültür Bakanlığı’na soruyoruz: On yıldır kaç filme destek verdiniz? Toplumu bu işgalci örgüt hakkında bilgilendirecek kaç projeye destek verdiniz?
"TRT’ye soruyoruz: Bu örgütün teolojik sapkınlıklarını milletimize aktaracak kaç film kaç dizi kaç belgesel hazırladınız ve milletimizle buluştur? Her yıl geleneksel olarak bir filmle mi yetineceksiniz ? Üzerinden on yıl geçmesine rağmen teolojik sapkınlıklarına haşhaşi inanmışlığıyla devam eden bu örgütün kendini temellendirdiği Evanjelizm ve siyonizmi esas alan yapıları anlatmak için TRT olarak ne bekliyorsunuz ? Yoksa iklim değişikliği yalanı daha mı cazip geliyor size ? Bill Gates’in çizgisinde durmak size daha mı cazip geliyor ?
"Diyanet TV’ye soruyoruz: Gençliğe bu pagan yapıyı anlatacak, farkındalık oluşturacak kaç kısa film yayımladınız?
"Sivil Toplum Kuruluşları’na soruyoruz: Bu teolojik tehdidi, yani İslam’ı Hristiyanlaştırmak ve Yahudileştirmek isteyen bu örgütü topluma anlatmak için ne yaptınız?
"Yine 15 Temmuz Geldi, Yine Resmî Anma Programları… Belki de anma programlarını yürütenlerin bazıları,toplumun FETÖ bağlantısı olduğundan şüphelendiği isimler olabilir mi?! Yani kediye ciğer teslim etmiş olabilme ihtimalini yok saymamak gerek. Tıpkı 15 Temmuz sonrası kamu kurumlarında FETÖ temizliği yapmakla görevlendirilen bazı kişilerin aslında FETÖ mensubu çıktığı ve bu yetkiyi kullanarak onlarca vatansevere iftiralarla hayatı zindan ettikleri gibi. Bu yazdıklarımdan rahatsız olanlar son bir ay içerisinde gerçekleştirilen FETÖ operasyonlarında hangi adreslerden bu ihanet örgütünün elemanların çıktıklarına iyi baksınlar.
'O HALDE NE YAPMALIYIZ?'
"FETÖ ve benzeri mesihçi Evanjelik Siyonist modellemeli yapılarla mücadelede Cumhurbaşkanlığı makamına bağlı olacak mücadele koordinasyon kurulu kurulmalıdır. Özellikle eğitimde tüm özel okulların üniversitelerde dahil üzerinde milli devlet aklının merkezde olduğu eğitim yüksek konseyi kurulmalıdır. Mutlak surette bilimsel anlamda bu tip yapıların küreselleşme ve küresellik odaklı dayatılmış kavramlar üzerinden kendilerini meşrulaştıran bu modellerin ülkemizin varlığını tehdit edecek noktaya gelmeden evvel Toplumun bütün kesimlerinde, hayatın bütün alanlarında eğitimden diyanet politikalarına sivil toplum hayatında (bütün yapılar dahil)farkındalıklarla odaklanmış devletin varlığını tehdit eden ve edecek bu yapıların klasik terör örgütü modellemesi ile değil derinlikli bir mücadele aklı ve stratejisi ile süreç yönetilmelidir Çünkü karşımızda küresel ölçekte anarşizmi ve bunun ortaya çıkaracağı kaosu besleyen tetikleyen ve de bu kaos üzerinden mesih gelecek/büyük savaş çıkacak hesabı yapan bir model var. Artık oturup ciddi şekilde okumak, araştırmak, sorgulamak zorundayız. İşte bu amaçla, bu sapkın yapıyı deşifre eden kaynak kitapları sizlerle paylaşıyoruz. Emeği geçen bütün yazar arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz."
AK Partili Metin Külünk’ten sert Abdullah Gül çıkışı: Pusu kurmayı bırakGündem
Metin Külünk'ten ince 'köstebek' mesajları: FETÖ ile etkin mücadele için kurul oluşturulsunGündem
Menzil şeyhinin çakarlı aracı tepki toplamıştı: Bir eleştiri de AK Partili Külünk’tenGündem