05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Televizyona ilk Mesut Mertcan ile çıktım’

‘12 Mart 1976 Erzurum’un Kurtuluş Günü, ilk televizyon yayınına, Mesut Mertcan ile beraber başladık. Ölmeden önce Adana Huzurevi’nde görüşmüştük kendisiyle. Rahmet olsun, çok güzel bir sesti…’

‘Televizyona ilk Mesut Mertcan ile çıktım’
A+ A-
EMİNE SAĞLAM AKFIRAT

Bu hafta, TRT sanatçısı İbrahim Can ile birlikte, TRT’in en güzel Türk Halk Müziği seslerinden, Tuğrul Şan üstat ile birlikte askerlikte bando komutanlığını, Türk sanat müziğinden Türk halk müziğine nasıl geçtiğini konuştuk. Değerli sanatçımızdan, o dönemde TRT kadro ataması engelini nasıl aştığını gelin birlikte dinleyelim…

  • Askerliğinizi nerede yaptınız?

1972 yılında, on yedi ay Tunceli, Hozat'ta askerlik yaptım. İzine geldiğimde 50 gün rapor almıştım. Sürekli Orduevinde, bando takımındaydım. Bando takımının komutanlığını ve tempo menajerliğini yaptım. Askeri orduevi, subay orduevi, astsubay orduevinde her hafta sonu program yapardım.

Teskereyi aldım, hemen sonra Kıbrıs çıkarması oldu. Benden sonra gelenler iki ay fazla askerlik yaptı. Askerden sonra Ankara'ya geldim, 1974 yılında sınavlara girdim. Bütün soruları Nida Tüfekçi Hocam sordu rahmetli. Önce Türk sanat müziği korosunda çalışmaya başladım. Çay molası verildiğinde, hemen halk müziği bölümüne kaçardım. Orada türkü söylüyorum farkındalık yaratmak için. Farkındalık yaratmışım ki Nida Tüfekçi’ye, “Hocam koroda bir çocuk var, onu bir dinler misiniz.” diye söylemişler. Bir gün Nida Hoca beni yanına çağırdı ve türküler söyletti.

‘Televizyona ilk Mesut Mertcan ile çıktım’ - Resim : 1
"Hüseyin Ömür - Tuğrul Şan - Ümit Tokcan - Osman Şahin-A. Rıza Gündoğdu - L. Korkmaz - Atakan Çelik - A. Tomakin-Salih Düzgün - Lütfü Çakmak Mus. Kıyak - A. Kahveci - Necmi Demir"

NİDA HOCA SAYESİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ BÖLÜMÜNE GİRDİM

  • Nida Hoca sizi nasıl karşıladı?

Stüdyoya girdim, “Otur oğlum” dedi. Tabii çok heyecanlıydım. Koskoca Nida Tüfekçi'nin karşısındaydım. Bir süre sonra, “Tamam, gidebilirsin” dedi. Başka bir şey söylemedi. Bu konularda ketum bir adamdı. Ne yaptığını ne düşündüğünü pek fark ettirmezdi.

İ. Can: Nota sınavı yaptı mı?

Yapmadı, sadece sesimi dinledi. Çok sık o bölümdeydim, dilekçemi vermemiştim daha. Askerlikten dönünce dilekçemi veririm diye kafama koymuştum. Askerlik bitmek üzereyken Nida Tüfekçi, “Gelince bize dilekçe versin” diye haber göndermiş. Mutluluktan havalardaydım.

İ. Can: Nasıl takip ediyor değil mi?

Sınavda bütün soruları Nida Bey sordu. Jüride, Yücel Paşmakçı, Mustafa Geceyatmaz, Ali Can vardı. Sonunda “beyler soracağınız bir şey var mı” diye sordu, hiç kimseden çıt çıkmadı. Bana “tamam, çık” dedi. Mustafa Geceyatmaz salondan dışarıya çıktığında, “Hadi tebrik ederim oğlum, kazandın” dedi.

O anda kazandığımı öğrendim. Sınavı kazandım ama halk müziği bölümünde kadro yoktu. Dokuz ay sersefil bekledim. Kaldığım eve bitişik sevdiğim, köylüm, bir arkadaşım vardı. O beni evine kabul etti. Daha önce de birkaç ay yanında kalmıştım.

İ. Can: Ali Rıza ile daha önce tanışmadınız mı?

Korodayken Ali Rıza, ben ve Erdoğan Cerit üç kişi aynı evde kaldık.

‘Televizyona ilk Mesut Mertcan ile çıktım’ - Resim : 2
Tuğrul Şan ve Süreyya Davulcuoğlu

MEMDUH EKŞİ, İSMAİL CEM’İ ARADI, TRT’DE GÖREVE BAŞLADIM

  • Size evini açan ailenin ismini hatırlıyor musun?

Tabi hatırlıyorum, İbrahim Köymen, eşi Türkan Abla. Allah razı olsun, evlerini açtılar ve orada kaldım. Dokuz ay bekle bekle, hiçbir gelişme yoktu. Türkan Abla fizik tedavi yüksek okulunda okuyordu. Mecliste tanıdıkları vardı. Memduh Ekşi o zaman Ordu Milletvekiliydi ve meclis başkanıydı. Ona götürdü beni. Memduh Ekşi hemen telefona sarıldı, TRT genel müdürü İsmail Cem’i aradı ve görüştü. Memduh abi “tamam evladım” dedi, biz çıktık yanından. Daha sonra TRT Personel Dairesi harıl harıl beni arıyor. TRT Personel Dairesi’ne gittim, eski kadromu başlatıp beni geçici görevle halk müziğinde görevlendirdiler. Dokuz ay önce niye görevlendirmiyorsunuz?..

Ve dolayısıyla geçici görevle altı ay orada kaldık. Sonra kadroyu boşalttılar, beni halk müziğine kabul ettiler. Orada tam kadrolu olarak 1975 yılında göreve başladım. 1976’da bana solo bandı yaptırdılar.

  • Banda hangi türküyü okudunuz?

Banda Ordu’dan, “Aşağıdan gelir yaylı makine” türküsünü okumakla başladım, en son “Portakalım tekerlendi” türküsüyle bitirdim. Gırtlak nağmesini gösteren bir Silifke türküsüydü. Çünkü solo alabilecek miyim, alamayacak mıyım onun testiydi.

İ. Can: Bu çok zor bir türkü. Klarnetle bile zor çalınır.

O banttan sonra solo hakkını elde ettim. 1976’dan itibaren türkü severlerle tanıştık.

  • Televizyonda ilk olarak hangi türküyü okudunuz?

12 Mart 1976 Erzurum’un kurtuluş günü, ilk televizyon yayınıma Mesut Mertcan ile beraber başladık. Ölmeden önce Adana Huzurevinde görüşmüştük kendisiyle. Rahmet olsun, çok güzel bir sesti,

  • Erzurum’a mı gittiniz?

Radyodan görevli olarak gittik. Repertuvara giren türküleri takip ederdim. Müzik dairesine gidip gelirdim sürekli, hep notalara bakardım. Notam da iyiydi, sesime gidenleri hemen alır, ilk defa ben okurdum türküleri.

Çok türküyü meşhur ettim, “Sunayı da deli gönül”, “Mevlam birçok dert vermiş”. En son, “Ahu Gözlüm tut elimden” türküsünü meşhur etmiştim.

İ. Can: “Sunayı da Deli Gönül” deyince Tuğrul Şan’ın ses rengi hala kulaklarda. Sesinize çok yakışmıştı türkü.

‘HATİPOĞLU NAM VERÜR’ TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ

Uzun süredir muhtarlık yapan Hatipoğlu, muhtarlık seçimini kaybetmeyi içine sindiremez. Hatipoğlu'nun çocuklarından Mehemmet, Dallıoğlu'nun kızı Nazile ile evlidir. Hatipoğlu, yeni muhtarın seçilmesine yardımcı olan Dallıoğlu'na çok kızar, desteğini çekmesini ister. Ancak desteğini çekmeyen Dallıoğulları'na, gördüğü her yerde küfretmesi, iki ailenin arasını açar.

Yayla mevsimidir. Köylülerin de yaylada olduğu bir gün, Dallıoğulları'nın çocukları, Teyfik ile Ömer de dağa giderler. Bunları takip eden Mehemmet, dağda iki kardeşi sıkıştırır ve yeni muhtar Hatip'i desteklemeyeceklerine, onun konuklarını ağırlamayacaklarına söz vermelerini ister. Bir tatsızlık çıkmasını istemeyen Teyfik, alttan alarak "Peki enişte" der.

Ormandan yaylaya dönüşte Mehemmet; önüne gelene, "Dallıoğulları'nı söverek, döverek yola getirdiğini" söylemeye başlar. Teyfik ise bunların asılsız olduğunu söyler. Bunun üzerine Mehemmet, evlerinin önünde Dallıoğulları'na yine sövmeye, hakaret etmeye başlar.

Teyfik; "Enişte, yapma!.. Benden bulma!.." dese de kar etmez. Mehemmet; "Ulan ormanda sesin çıkmıyordu, yaylaya gelince cesaretin mi arttı?" diyerek yerden aldığı taşı fırlatır. Kağnının tekerine çarpan taşın, oradan sekerek Dallıoğulları'nın gelininin kafasını kırması üzerine sabrı taşan Teyfik tabancasını çeker ve tek kurşunla eniştesi Mehemmet'i öldürür.

Bu olay üzerine Hatipoğlu türküsü yakılır.

(Sabahattin Kaçmaz’dan alınmıştır-Reşadiye)

Önümüzdeki hafta Ordu-Aybastı yöresinden iki türkü, "Dere Kenarında Tuzak Kurdular" ve “Tinyaba'nın Daşları Şemsi Kız”

Son Dakika Haberleri