05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran’a ambargo bize de düşecek-1

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

İran... Önümüzdeki günlerde... daha çok konuşacağız. Hayır. Konu sokak hareketleri olmayacak.
Sokağın fazla sürmeyeceği belliydi.
Öyle de oldu zaten.
***
Konu başka.
Dünyanın gündeminde
İran’la nükleer anlaşma...
Ve Amerikan ambargosu öne çıkacak.
Maalesef: Komşu için pişecek, bize de düşecek.
***
Krtik tarih 13 Ocak 2018.
Ya o gün... Ya da izleyen günlerde.
Donald Trump... Veya ABD Kongresi...
Bir karar verecek.
İran’la nükleer anlaşma var ya...
14 Temmuz 2015’te imzalanmıştı.
İşte o konuda sözünü söyleyecek.
Tamam ya da devam diyecek.
***
Nükleer anlaşma nasıl olmuştu?
Güvenlik Konseyi’nden 5 üye...
Yani “permanent members/daimi üyeler”.
Ve de Almanya bir tarafta.
Bunlar “P5+1” diye bilinir.
İran diğer taraftaydı.
***
Anlaşmanın özeti:
Teknik ayrıntılara girmeyelim.
İran: Nükleer programında... Büyük oranda geri adım atacak.
Karşılığında ise ambargo hafifletilecekti.
***
ABD bir de “teftiş” şartı getirmişti.
Üç ayda bir... ABD Başkanı rapor verecekti Kongre’ye.
Tahran anlaşmaya ne kadar uyuyor diye.
***
Ağır aksak da olsa...
2017’ye kadar süreç ilerledi.
Donald Trump’la başladı sorun.
Zaten daha adayken ilan etmişti.
Tekrar ambargolara dönecekti Amerika.
***
İlk iki dönem dediğini yapmadı Trump.
2017 Nisan ve Temmuz’unda...
Görüşü olumsuzdu aslında.
Fakat: Anlaşmanın devamına onay verdi.
***
Trump tutum değiştirdi 13 Ekim 2017’de.
Görüşü: İran, anlaşmaya uymuyordu.
Ama topu Kongre’ye attı.
Kesin kararı burası vermeliydi.
Kongre tutum belirlemedi henüz.
***
Yeni rapor dönemi geldi.
Önümüzdeki günlerde karar verilecek.
Ya doğrudan Trump sorumluluğu üstlenecek.
Ya da topu yine Kongre’ye atacak.
Kongre yeniden “yaptırımlar” derse...
ABD’nin anlaşmadan çekildiği anlamına gelecek.
***
İran cenahıyla konuştum.
Önce sokak olaylarını.
Onlara göre de gösteriler sürmeyecekti.
***
Endişeler başkaydı Tahran’da.
Washington bir “fırsatçılık” yapabilir...
Gösterileri, yeniden ambargo için kullanabilirdi.
Amerika’da sokak olaylarının bu kadar büyütülmesi...
Konunun Güvenlik Konseyi’ne bile taşınması...
Ambargoyu meşrûlaştırma hazırlığı gibiydi.
***
Konuyu asıl meseleye getirelim.
Ve zorunlu iki soruyu soralım.
Biri: ABD’nin nükleer anlaşma ile hesabı neydi?
Diğeri: Şimdi niye vazgeçmek istiyor?
***
Aslında: Sorular da, cevaplar da birbirine bağlı.
İlkinden başlayalım.
Bir: En son Donald Trump da açıkladı.
Ulusal güvenlik strateji belgesine göre...
ABD’nin bir numaralı rakibi Çin.
Washington’un hedefleri belli.
Çin’i çevrelemek.
Hedef pazarları... Ve enerji kaynaklarını kontrol etmek.
***
İki: En geniş anlamıyla Batı Asya...
ABD’nin başlıca hedefleri arasında.
Afganistan ve Irak harekatları bu zeminde yapıldı.
Doğrudan ABD işgalleriydi bunlar.
Askeri maliyeti ağır oldu.
Siyasi maliyeti de.
ABD’ye direnç arttı çünkü. Bölgemizde ve bütün dünyada.
Washington, emperyal hegemonya için rıza üretemiyordu artık.
***
Üç: Yöntem değiştirmek zorunda kaldı ABD.
İçte: Siyah Barack Obama başkan seçildi.
“Ilımlı hegemon” görüntüye ihtiyacı vardı.
Dışta: Doğrudan işgaller yerine...
“Demokrasi” için... Vekiller üzerinden dolaylı müdahalelere geçti.
“Arap baharı” süreci... Özellikle Libya ve Suriye krizleri...
Yeni dönemin ürünleridir.
***
Dört: Dolaylı müdahale döneminin özellikleri şöyleydi.
Genel amaç: Bölgede “ılımlı İslam” rejimleri kurmak.
Özel amaç: Batı Asya’nın merkezine “Kürdistan”ı yerleştirmek.
Bütünüyle ABD’nin kontrolünde...
Bölgeye karşı mevzilenmiş...
İsrail’e payanda olacak bir devlet.
ABD’nin stratejik ortakları kimlerdi: İsrail, AKP Türkiye’si, Suudi Arabistan.
***
Beş: 2012 sonundaki manzara şuydu.
Suriye direnmiş, kazanmaya başlamıştı.
IŞİD türü örgütler alıyordu “Ilımlı İslam”ın yerini.
Obama yönetimiyle Türkiye ve Suudiler arasındaki makas açılıyordu.
Özet: Yine tıkanmıştı ABD projesi.
***
Altı: 2013’ten itibaren... Yeni tercihlere yöneldi Amerika.
Tayyip Erdoğan’ın üzerini çizdi.
“Tayyipsiz AKP” politikasına geçti.
Suudiler ve İsrail’in muhalefetine rağmen... İran’la görüşmelere başladı.
Görünürdeki amacı:
İran’ın nükleer programını durdurmak...
Nükleer silaha ulaşmasına engel olmaktı.
***
Yedi: Tahran’daki bazı “kanat”lara göre...
Örtülü bir amacı daha vardı ABD’nin.
İran’ın rejimini değiştirmek...
Yani “velayeti fakih” sistemini kaldırmaktı.
***
Sekiz: Umman’da... Gizli görüşmeler başladı ABD’yle İran arasında.
Başlangıca dikkat.
Sanıldığının aksine...
Temaslar “Reformcu” Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’den önceye dayanıyor.
İran bir devlet kararıyla oturdu masaya.
Yani “Muhafazakarlar” işin dışında değildi.
***
Dokuz: ABD, “Reformcu”lara bir teklif paketi verdi.
Ayrıntıları net bilinmiyor.
Bazı iddialar var.
IŞİD türü radikalleri birlikte tasfiye etmek.
Suriye’de Kürtlere statü vermek. Irak’ta olduğu gibi.
İsrail’in güvenliğini garanti etmek.
“Devrim ihracı”ndan vazgeçmek
“Velayeti fakih” sistemini... Yani “Rehber”liği kaldırmak.
Karşılığında bölgede bazı İran menfaatlerine razı olmak.
Ve “Reformcu” iktidarın önünü açmak.
Devam edeceğim...