10 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

12. Kalkınma Planı

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Kalkınma planlarına temel felsefe olarak, toplumsal gelişmenin devletin müdahalesi aracılığı ile sınır ötesi müdahale ve etkilerden uzak şekilde gerçekleştirilmesi uygulamaları diyebiliriz. İlk belki de son şeklinden çok farklı gerçekleşmeleri Almanya, Avusturya gibi kapitalizmi, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden sonra gelişen ekonomilerde ilkel müdahaleler şeklinde uygulandı.

Ancak, bugünkü anlamda ilk planlar, ilk sosyalist devlet olan Sovyetler Birliği’nin üretimi artırmak için 1917 devrimi sonrası yaptığı denemeler ile ulaştığı pratik sonucunda 1920’lerin sonunda uygulanmaya başlandı. “Kalkınma Planlarının” o günkü adı “sanayi planı” idi.

SANAYİLEŞME İHTİYACIYLA BAŞLADI

“Sanayi planı” olarak adlandırılmasının nedeni ise; o dönemde kalkınmış kapitalist ülkelerle kalkınmakta olan ülkeler arasındaki fark kalkınmış ülkelerin sanayi de üstünlüğü, geri kalmış ülkelerin ise hammadde ve tarım ürünleri ülkeleri olmasıdır. Gelişmiş kapitalist ülkeler katma değeri yüksek sanayi mallarını satarak emek yoğun ve katma değeri düşük, işlenmemiş ham madde ve işlenmemiş tarım ürünleri satın almakta idi.

Dolayısı ile geri kalmış ülkelerin, o dönem hedefi sanayileşmek idi. Dolayısı ile 1920’lerin sonunda Sosyalist Sovyetler Birliği'nde başlayan planlamanın adı “sanayi planları” oldu.

Genç Türkiye Cumhuriyeti gerek Lozan anlaşmasının özellikle gümrük vergileri konusundaki koşullarının 1928 yılında sona ermesi, gerekse de 1929 yılında Amerika merkezli olarak başlayan “1929 ekonomik buhranı” ile mücadele kapsamında “devletçilik” politikalarını izleme kararı aldılar.

Devletçilik politikasının en önemli uygulamalarından biri “sanayi planları” oldu. Türkiye Sovyet uzmanlar ile birlikte ilk 5 yıllık sanayi planını 17 Nisan 1934 tarihinde uygulamaya koydu.

Planların beşer yıllık yapılma nedeni ise; planlar kapsamında yapılan yatırımların sonuçlarının ortalama beş yılın sonunda alınmasıdır.

27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında artık topyekûn planlama yapılma gereksinimi toplumların önüne geldi.
Sadece sanayileşme değil, nüfus planlaması dahil tüm toplumsal gelişmelerin kültürel, sosyal tüm toplumun gelişmesinin sağlanmasını hedefleyen planlar hedeflendi. 1962 yılında, 1963-1967 yılları için 1.Kalkınma Planı yapıldı. 1. Kalkınma Planı 534 sayfa olarak yazıldı. Sayfa adedini özellikle belirttim. 3. Plan 1080 sayfa idi. Halbuki 1980 kararları sonrası yapılan planlar 100-200 sayfa arasına sıkıştı. Sadece içindekiler, Cumhurbaşkanı ya da başbakanın mesajı ile birlikte temenniler ötesine geçmeyen, “dostlar alışverişte görsün” türünden planlar yapılmaya başlandı. Aynı dönemin etkileri ve ekonomi politikaları çerçevesinde 2019-2023 dönemi 11. 5 yıllık kalkınma planı 198 sayfa olarak yazıldı.

Halbuki günümüzde istatistik verileri, son derece gelişmiş ve 1960’lardakilerden son derece detaylı ve çok yakın dönem verilerini içerecek gelişmiş verilerdir. Önümüzdeki 5 yıl çok verimli şekilde öngörülüp, planlanabilir.

GERÇEK PLANLARA İHTİYAÇ VAR

Tabi burada planlamayı yapanın niyeti, uygulamak istediği ekonomik politika çok önemli.

Siz beş yıl boyunca iktidarda kalıp halen işsizliğin yüzde 7,5 olacağını daha bugünden öngörüyorsanız sizin niyetiniz 85 milyonun kalkınması değildir. Siz beş yıl daha iktidarda kalıp, 5. Yılın sonunda dış ticaretin 106 milyar dolar açık vermesini planlıyorsanız, sizi kimse 5 yıl daha iktidarda tutmaz.

Sadece bu iki ekonomik hedef dahi Ak Parti’nin artık Türkiye’yi yönetme yeteneğinden ne kadar uzaklaştığını ve acz içinde olduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır. Özelleştirme yapmaya devam, kurların serbestçe piyasada belirlenmesi vs gibi diğer konulara girmeye bile gerek yok.

Türkiye’nin, Mustafa Kemal Atatürk devrimini tamamlayacak, gerçek kalkınma planları yapacak, Vatan Partisi’nin de merkezinde olduğu üreticilerin milli hükümetine ihtiyacı vardır.

Bu hükümetin kurulması için gerekli iç ve dış koşullar hızla ortaya çıkmaktadır.