Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

1915, Sözde Soykırım, Berlin

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-

Sözde Ermeni soykırımının 100. Yılı nedeniyle, Alman Federal Meclis’inin 24 Nisan tarihli kurul toplantısı, tam bir “infaz” makamına dönüştü. İlk bakışta, Alman İmparatorluğu’nun Ermeni soykırımındaki “suç ortaklığının” sorgulanması ve bölgede barış temennisi öne çıkarılmıştı. Hatta Almanya bu nedenle Ermenilerden özür de dilemeliydi. Gaye Türk halkını “kollektif suçlamak veya yargılamak” da değildi. Ancak, Türk halkı ne yapıp edip artık kendi tarihinin karanlık sayfalarından kaçmamalı ve Ermenilere yapılan o korkunç soykırımla yüzleşmeliydi. Türk hükümeti sorumluluk almalı, soykırımı tanımalıydı. Soykırımı tanımamak da büyük suçtu. 100 yıl önce Jön Türkler; Talat ve Enver Paşalar, Anadolu’yu Hırısitiyan kimlikten arındırmak, “mülklerine el koymak” emeliyle sadece Ermenilere değil, Süryanilere, Rumlara da soykırım yapmışlardı.  

Tehcir soykırımdı 

Tehcir “seyyar toplama kamplarının” ta kendisiydi, ölüm konvoyuydu. 

O zaman Anadolu’dan Suriye’ye sürülen Osmanlı Hıristiyanlarına yapılan soykırım, bu gün de ISİD üzerinden bölgede, Kuzey Suriye’de sürdürülmekte; kiliseler yakılıp, insanlar katlediledilmekte, Hıristiyan kadınlara tecavüz edilmekteydi. Bugünkü durum nedeniyle de, Ankara hükümetiyle “etkili biçimde” konuşulmalıydı. Ermenistan ve Türkiye’nin barışı için Almanya mutlaka arabuluculuk misyonu (!) üstlenmeliydi. 

Türkiye yüzleşmeyi ertelemmeliydi. Bu zamana kadar yapmış olsaymış, “Dersim’de alevi katliamı, 6-7 Eylül 1955’de İstanbul’da Yunan pogromu ve hatta kirli Kürt savaşı da belki olmazmış. Papa ve Alman Cumhurbaşkanı Gauck’un cesaretlendirici adımları bu nedenle son derece tarihi imiş. 

SOYKIRIM ISRARI MÜLKİYET KAVGASI 

Sonunda bakla ağızdan çıkıyor: “Ermenileri tarihten silme eylemleri” ile yüzleşemeyen Türkleri iyi analiz edebilmek için önce “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş efsanesi ile iyi yüzleşilmeli” imiş.  

Amaçlarının, karşılıklı yaşanan büyük acıların anılması veya tarihsel gerçekler olmadığı acımasızca sırıtıyor; 1923’ün Türkiye Cumhuriyetinin varlığı sorgulanıyor. “Tarihin en büyük Hıristiyan soykırımı” üstüne inşa edildiğini iddia ettikleri “soykırım ve gasp cumhuriyetinin” meşruiyetini tartışmaya açmak istiyorlar. Mülk kavgası.  

SOYKIRIMIN ZAMAN AŞIMI YOK 

“Soykırımcı” damgasından kurtuluş yok:  

Yüz yıl önce de olsa, soykırım zaman aşımına uğramayan bir suç. Failleri, suç ortakları ve onların halefleri, açılacak tazminat ve iade davalarından muaf tutulmadıkları gibi, tarihsel varlıklarının tanınması da tartışmalı oluyor. “Osmanlı’nın halefi Türkiye’ye” giydirilecek soykırımcı gömleğinin, Türkiye Cumhuriyetinin temeline konulacak dinamit olduğunu iyi biliyorlar. Ermeni ve Rum varlıklarının tazmini ve iadesi, diğer yaptırımların gündeme gelmesi ise, kolay kurtuluşun olmayacağı büyük deprem. Göçüğün altında kalmamaları için; “Bilerek isteyerek soykırım yapmadık” diyen, Batı misyonundaki siyasetçilere özellikle duyurulur.  

Nazi suçlarına ortak edilmek, Holocaust utancının Anadolu’ya taşınması cabası. 

SON KRİZ, SON DARBE 

Soykırım dayatmacısı Hıristiyan ittifakı “nihai hamle” için seferberlikte. “Ilımlı islam” projesiyle zayıflatılan, ulusal refleksleri kırılan Türkiye’nin, hazır lokma kıvamında olduğu, son krizlerini yaşadığı konuşuluyor.  

Irak-Suriye-Libya kaderi? Yugoslavya gibi parçalanmak? Ya da, Türkiye’nin tüm yurtseverlerinin Vatan cephesinde buluşması ve 100 yıl önce olduğu gibi emperyal kuşatmaları yeniden püskürtmeleri. Barış ve kardeşlik içinde, bölünmemiş bir Türkiye için, Vatan Partisi 7 Haziran’dan sonra da bağımsızlık hareketinin ana odağı olarak şekillenmiş bulunuyor.