Altınbank
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz 2024 yılı Ocak ayında Türkiye’de, yastık altında 4 bin 670 ton altın olduğunu açıkladı. Türkiye’de vatandaş tasarrufunun bir kısmını yastık altında saklayarak, altına yatırım yapmakta. Bu tasarruf biraz da geleneksel. Düğünlerimizde, davetliler geline mutlaka gerek masraflarının karşılığı gerekse de evliliklerinde maddi bir katkı olması için altın takarlar. Bu gelenek uzun yıllardan bu yana gelir.
Son 3-4 yılda, altın bu tür geleneksel tasarruf aracı olma dışında daha yüklü miktarlarda da tasarruf-yatırım amaçlı kenarda tutulmaya başladı.
Tabii bu yatırım amaçlı ve çok büyük miktarlarda altın artık klasik tam, yarım ya da çeyrek altın, bilezik şeklinde değil. 24 ayar olarak halk arasında tanımlanan saf altın olarak, külçe şeklinde saklanmaya başladı.
Yatırım olarak saklanan miktarlarda artık öyle birkaç gram ya da birkaç kilo değil tonlarla ifade edilmeye başlandı.
Yatırım amaçlı alınan bu altın miktarı artık banka kasalarında saklanması olanaksız hale geldi. Banka kasasına koyacağınız altın 3-5 külçe, bilemediniz 10 külçedir. Farklı ağırlıklarda külçe altın üretilse de hepimizin bildiği klasik külçe altın 400 OS ya da 12 kilo 441 gram ağırlığındadır. Bunu da yüksek miktarlarda banka kasalarında saklama olanağınız çok fazla bulunmaz.
Dolayısı ile güvenlik riski ile birlikte bu altınlar evlerdeki kasalarda vb. gibi daha riskli yerlerde saklanmak zorundadır.
ALTIN SON YILLARDA NEDEN RAĞBET GÖRÜYOR?
Peki nakit dönüşü nispeten zor, aynı zamanda güvenlik riski de bulunan altın neden son yıllarda bu kadar rağbet görmeye başlamıştır?
Hepimiz biliyoruz ki; dünyada uzun yıllardan bu yana yatırım ve tasarruf aracı olan dolar artık tartışmalı hale gelmiştir.
Gerek ABD’nin doları ekonomik bir silah olarak kullanması gerekse de ABD’nin kendi ihtiyaçları gereği piyasalara çok büyük miktarlarda dolar sürmesi, doları ciddi şekilde tahtından etme riskini gündeme getirmiştir.
İşte bu riske karşılık güvenli liman olarak özellikle savaş zamanlarında ortaya çıkan altın talebi bu kez dolar riskine karşı gündeme gelmiştir. Dünya merkez bankaları artık kasalarında önemli miktarlarda altın rezervi bulundurmaktadır.
İşte Cumhurbaşkanı Yardımcımız Yılmaz’ın altından bahsetmesinin temelinde bu eğilim yatmaktadır.
YASTIKALTI ALTININ KARŞILIĞI 500 MİLYAR DOLAR
Geçtiğimiz hafta İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Sayın Mustafa Atayık aynı konuda bir açıklama yaparak, Türkiye’de yaklaşık 5 bin ton altının yastık altında saklandığını açıkladı. Bu miktar altının parasal karşılığının ise 500 milyar dolar olduğunu söyledi. Kurulacak bir banka ile bu altınların ekonomiye kazanılabileceğini anlattı.
Bizler yıllardan bu yana Türkiye’nin doğru yönetildiğinde müthiş bir üretim gücü ve tasarruf yeteneği olduğunu söylüyoruz.
Buradaki tek sorun; doğru yönetim ve doğru siyasi irade.
Şöyle bir karşılaştırma dahi ne kadar haklı olduğumuzu anlatmaya yeter.
Hepimiz biliyoruz ki halen iktidarda olan liberal ekonomi anlayışı Türkiye’ye her yıl milyarlarca lira gereksiz yere faiz ödetmektedir. Ödenen bu faizlerin önemli kısmı ekonomimiz dışına, emperyalist ülkelerin kasalarını doldurmak için gitmektedir.
Böyle bir gerçek olduğu halde, Türkiye’nin sadece dış borcu 2025 yılı Mart ayı itibariyle 527 milyar 495 milyon dolara ulaşmıştır. Buna karşılık yastık altında saklanan 500 milyar dolar sadece altın varlığımız bulunmaktadır. Yani sadece altın varlığımız bile dış borcumuzu tamamen kapatmaya yetmektedir.
Bunu böyle anlatınca; borcu yapan başka, altını tasarruf eden başka. Sanki bu altınla borcu ödemeyi düşünüyorsunuz diye sitem geliyor. Öyle bir niyetimiz yok. Dikkat ederseniz ne yapılan borcun kimler tarafından yapıldığını ne de tasarruf edilen altının nereden kazanıldığını burada sorgulamadım.
EKSİK OLAN DOĞRU YÖNETİM VE SİYASİ İRADE
Halbuki yapılan borcun kaynağına da elde edilen altının kaynağına da baksak farklı şeylerle karşılaşabiliriz.
Burada anlatmak istediğimiz Türkiye’nin ne kadar üretken bir ülke olduğudur. Olmayan tek olgu doğru yönetim ve doğru siyasi iradedir.
Mustafa Atayık’ın altın bank önerisi ciddiye alınması gereken bir öneridir.
Türkiye bu altınları ekonomisinde değerlendirecektir. 21. Yüzyılda ülkemiz gerçekten halkımızın geleceğe olan güvenini kazandığı, gençlerimizin geleceklerini vatanlarında aradıkları mutlu ve müreffeh bir ülke haline gelecektir.