ASYA PORTRELERİ Aksakallı Sıra Neferi

(Ulusal Kanal, Aydınlık Gazetesi, Vatan Partisi’nde
en çileli işlerde birlikte çalıştığımız Ertuğrul Bulut’un
devrimci anısına…)
***
Ben yaparım, derdi en zor işleri, atılırdı ileri, en ileri,
Bağlardı çıplak elle birbirine şimşeklerin iplerini.
Derdim, adı nedir bu ileri atılanın, ağlamayı beceremeyen?
Derlerdi, işi bitmez, zamanı kalmaz oturup dertleşmeye.
***
Derdim, aksakallı sıra neferi, sırası gelmeden gitti öyle mi?
Daha yapacak işleri vardı, Ulusalın demir çarşılarında,
Aydınlık kentinin yollarında üst geçitler kuracaktı...
Birden, Aksakallı Ertuğrul’un sesi gürledi bulutlar arasında:
Dedi: İş varsa sorun yok, işten yaratılır kahramanlar da!
***
O neşeli emekçi gitmiş, dediler, ben onu gelirken gördüm,
Selam Ertuğrul, dedim, o ise atölyenin yerini sordu:
Gitti, kutup kamerasını, Çoban yıldızına çevirdi, bak dedi!
Baktım, kadrajda yağmur altında kalabalıklar yürüyor:
Dedim, nereye gidiyorlar usta? Gülümsedi: Bekle görürsün.
***
Yakınmadı, yakındırmadı, yakındırtmadı hiç kimseyi,
İstersen kendi yüreğini kendin ısır, gitti o, gitti çare bulan.
Darılmadı, darıltmadı, darılttırmadı hiçbir yoldaşını…
Kırkların ceminde semah dönen kır saçlıya açıldı kapılar:
Gülümsedi gül gibi, elim sizde, dedi, yol bitmedi yoldaşlar.
