01 Haziran 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa’nın çetin Kayseri pazarlığı

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-

Mart başında Brüksel’de yapılan birinci göç zirvesinden bu yana Avrupa, Merkel-Göç-Erdoğan üçlüsüne kilitlendi.
Bazıları şeytan üçgeni diyor.
Günlerdir hararetle tartışılan iki ana soru:
Avrupa’ya katar katar göçen sığınmacıları Türkiye’ye nasıl geri göndeririz?
Türkiye’den Avrupa’ya çıkışları nasıl kontrol altına alırız?
Herkes kaytarıyor, kimse elini taşın altına koymak istemiyor.
Berlin başka telden, Viyana başka telden çalıyor.
Yunanistan’in mali krizinde ortaya çıkan Kuzey-Güney çatlağından sonra, Şansölye Merkel’in yanlış göç politikalarına tepkiyle Doğu’da da fay hattı oluşuyor.
Doğu Avrupa, Merkel’in “Balkan göç yolu tamamen kapatılmamalı” isteğine kulaklarını tıkıyor.
Balkan ülkeleri “Tek sığınmacı dahi almak istemiyoruz” deyip sınırları fiilen kapatıyor.

MERKEL’E DİPLOMATİK DARBE
Doğu’da Anti-Merkel koalisyonu şekilleniyor.
Avusturya öncülüğünde Makedonya, Slovenya, Arnavutluk’la Aklın İttifakıoluşuyor. Göçmen kabulünde üst sınır şartı Alman şansölyeye de tavsiye (!) ediliyor. Alman basını, kadim müttefik Avusturya’nın Berlin’e karşı girişiminiderin güvensizlik ve Merkel’e diplomatik darbe olarak değerlendiriyor.
Londra’da kazan kaldıranlar arasına katılıyor.
Merkel’e bir darbe de evvelsi hafta sonu gerçekleştirilen eyalet seçimleriyle geliyor. Sağ populist, yabancı karşıtı Almanya için Alternatif Parti (AfD)Merkel’in göçmen politikasına tepkileri iyi değerlendiriyor. Hıristiyan Demokrat Parti CDU’nun en güçlü olduğu Saksonya’da yüzde 24 oy oranıyla Merkel’i ağır hezimete uğratıyor.
Hükümetin küçük ortağı Hristiyan Birlik Partisi CSU’nun Başkanı, Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in çıkışları da ayrı cinsten. İşi koalisyonu bozma noktasına kadar getiriyor. İstemezük, istemezük; “Daha fazla göçmen kabulü” “Türkiye siyasi taviz” istemezük!
Tüm bu eleştirilere ve yenilgilere rağmen, Şansölyenin dayatmalarına bakılınca Sn. Merkel sanırsınız Teresa Ana; Suriyeli göçmenlere şefkatinden kucak açıyor! Hele Esad’ın tam da “Suriye’yi güçlü bir Berlin ile inşa etmek isteriz” açıklamasından sonra, kaz gelecek yerden de tavuk esirgenmiyor!

ANTİ TÜRKİYE KOALİSYONU
Dönelim başa; 7 Mart’ta sabaha kadar süren birinci göç zirvesinden sonra, Türkiye’nin havuz medyası geçmişte sıkça yaptığı sorumsuzluğu tekrarlıyor. “Avrupa Birliği’ne üye alacaklar” “Türkiye’ye vize zorunluluğu kalkıyor” “6 milyar geliyor”... Davutoğlugiller Kayseri Pazarlığı yaptık diye Türk kamuoyunu uyutadursun, Avrupa’da Anti-Türkiye koalisyonu ayağa kalkıyor! Belki de birleşmekte zorlanmadıkları tek şey!
Medyası, siyasetçileri : “Ne vizesi?” “Ne üyeliği?” “Ne 6 milyarı?” “Kirli pazarlık!” “Şantajcı Türkiye!” “Diktatör Erdoğan!” “İnsan hakları sicili kabarık!”
Türkiye’ye ye, Cumhurbaşkanı’na vuran vurana....Merkel’e “diktatörle iş birliği yapıyorsun” suçlamaları ayyuka çıkıyor.
Ortalık toz duman...
Bir dakika diyesiniz geliyor; Türkiye’yi ezelden beri reddeden Merkel çıkarları olmasaydı Erdoğan’a yanaşır mıydı? Hem sonra Atatürkçülere diktatör diye diye getirdiğiniz Sn. Erdoğan’ı, demokrasi ve barış ödüllerine boğan siz değil miydiniz? Şimdi n’oldu? Ortaklık bitti mi?

DİPLOMATİK YENİLGİ
Yerli piyasadaki “diplomatik başarı elde ettik” ambalajına bakmayın. Bölgesel ortak Türkiye’nin de dahil edildiği Avrupa’nın saldırgan dış politikaları sonucu ortaya çıkan çağın yüz karası göç sorununa çözüm zirvesinde, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin dondurulan fasıllarının tartışmaya açılması tam bir diplomatik fiyaskodur! Davutoğlu’nun buna izin vermesi diplomatik skandaldır. Kayseri pazarlığının kazananı, kendi istikrar ve kamu düzeni korumak için göç krizini çözerken dahi Türkiye’ye kazık atan Avrupa Birliği’dir. Mali desteği “açılıma bağlamak”, Kıbrıs’ın tanınmasını şart koşmak... Kaşla göz arası Ege kıta sahanlığına Nato’nun silahlı özel birliklerinin yerleştirilmesine yeşil ışık yakmak! Tam bir hezimet!

HACIYATMAZ GİBİLER
Perşembe gününden bu yana Türkiye ile pazarlığın ikinci bölümü sürdürülüyor. Bunca gürültü, kavgalar... Açıkladılar; sadece Avrupa’nın 72 bin Suriyeli sığınmacıyı kabulü içinmiş... Türkiye’deki resmi göçmen sayısı şu anda 3 milyona yakın. 28 üyeli, 500 milyon nufuslu zavallı Avrupa Birliği! Gönül isterdi ki, Avrupa bir kerecik bile olsa, başlamasından kendilerinin de sorumlu oldukları bu kirli savaşı nasıl durduruz diye sorsun, kendini sorgulasın!
Hacıyatmaz gibiler, yenilgiye yenilmezler. Üstelik AKP-Türkiye’si gibi ortaklar oldukça ne gam?
Anlaşmaya bakın; Yunanistan’dan Türkiye’ye geri gönderilecek her bir sığınmacı karşılığında, bir Suriyeli sığınmacı yasal yollardan alınacakmış. Geçerli pasaportla gelecek Suriyelilerden eğitimli ve Hıristiyan inançlı olanların seçileceği söylentileri artıyor.

YERKEL’İN TEKMESİNİ ARATMIYOR
İki yüzlülükler de tam hız; Türkiye’ye geri gönderilecek sığınmacılar için güvenli ülke statüsüne alınacak Türkiye, kendileri için artık emin değilmiş. Gazetecilerini bir bir çekiyorlar, konsolosluklarını kapatıyorlar, turizm şirketleri rezevasyonları iptal ediyor...Kayseri pazarlığı yaptık diye sevinen bu Davutoğlu’na şimdi ne denir? Türkiye küçültülüyor, onur sıfırlanıyor, Avrupa’nınki Yerkel’in tekmesini aratmıyor!
Sonuç
Türkiye Cumhuriyeti derhal, yurtta barış Suriye’de barış ilkesini yeniden benimsemelidir. Avrupa kapılarında Suriyeli sığınmacılarla birlikte kendi perişanlığını sonlandırmalıdır.