Berlin-Atina; yok hükmündeki referandum
AB merkezleri, halk oylamasına karşıydılar, Atina’ya psikolojik baskı orantısızdı. Köprüler atılmış, diplomasi dilinden uzaklaşılmıştı. Parçalanma ve Avrupa coğrafyasının Doğuya açılan “jeostratejik at başı“ Yunanistan’ı kaybetme korkusu gizleniyordu.
Yunan halkının AB’nin yıkıcı uygulamalarına uymayacağı belirginleştiğinde, iş değişti. Paris, arabulucu olarak devreye sokuldu; sözüm ona Atina’ya bir şans daha tanımak isteniyordu. Eteklerin tutuşması, ablukayı sonlandırmaya yine de gerekçe değildi.
Merkel’in yenilgisi olarak algılanan referandumun rövanşı hemen alındı. Çipras, masaya oturabilmek için Varufakis’i kreditörlere kurban vermek zorunda bırakıldı. Hamle; “asi“ Atina hükümetini resmen bölerken, Sn. Merkel de Pazar günkü yenilgiyi kısmen telafi etmiş oldu. Neoliberalizmin azgın saldırılarına, sol liberallerin direneceğine inanlar, bir kez daha yanıldı. Kel başa, şimşir tarak; Soros solcularıyla anca bu kadardı.
Sanırsınız referandum yapılmamış; sandıktan “hayır“ çıkmamıştı. Pazartesi günü Brüksel’de liderler zirvesi toplandı, daha da beter koşullar öne sürüldü. Baskı ve santajın dozu artırıldı; AB Komisyonu Başkanı Juncker: “Şartlarımıza uyan bir teklif kısa zamanda sunulmazsa , Yunanistan’da insani kaosa yol açmayacak biçimde bir Grexit senaryosu hazırladık.“
BERLİN’İN TEDBİRLERİ ÖLDÜRDÜ
Pazartesi günkü zirveden hemen önce dünyanın önde gelen ekonomistleri; T. Piketty, J. D. Sachs, Dani Rodrik, S. Wren-Lewis, Heiner Flassbeck, Başbakan Merkel’e bir mektupla; referandum sonucunun, kemer sıkma politikalarını tekrar gözden geçirmek için fırsat olduğunu, Atina’ya dayatılan “tassarruf önlemlerinden vazgeçilmesi“ çağırısında bulundular. Avrupa’nın finansal taleplerinin Yunan ekonomisini “bitirdiğini“, dış borç krizini “aşırı tetiklediğini“ vurgulayan ünlü ekonomistler, insani açıdan gelinen “felaket boyutlara“ dikkat çektiler: Yunanistan’da çocukların yüzde 40’ının yoksulluk çektiğini, yeni doğmuş bebeklerdeki ölüm oranının arttığını belirttiler. Hastalıktan çok, Berlin ve Brüksel’in uyguladığı tedavinin “öldürcülüğü“ nedeniyle kemer sıkma politikalarına son verilmesini istediler.
ABD’NİN YUNANİSTAN’LA DERDİ
Washington’dan gelen eleştiriler ise stratejik kaygı içerikli; öncelik ne Atina, ne para. Doğu Akdeniz’de önemli stratejik gelişmeler göz önünde tutulmalı! ABD dış ve savunma siyasileri, Merkel’i kısa vadeli çıkarlar uğruna, olası Grexit ile gereksiz yere “jeostratejik yüksek risklere“ imkan tanımakla suçluyor. Amerika, NATO üyesi Atina’nın yeni ortaklar arayışına girip, Rusya ve Çin’e yönelmesinden korkuyor. Berlin’den tamahkar davranmayıp, Atina’nın borçlarını silerek, krizi sonlandırmasını bekliyor. Washington’un, Berlin ve Brüksel’e, Yunanistan’ı avro mıntıkasında tutması için baskı yaptığı anlaşılıyor. American Enterprise Institute’den, Bush’un eski danışmanı John Bolton durumu özetlemiş: Yunanistan, Avrupa’ya bırakılmayacak kadar önemli, AB’yi ve hatta NATO’yu terketmesi, ABD’nin Avrupa’daki çıkarlarını zedeler.“
GELİNEN NOKTA
AB zirvesi Pazar günü nihai karar için toplanacak. Çipras’dan referandum sonuçlarına ters düşse de, kreditörlerin isteklerine uygun tasarruf paketini parlamentodan bir şekilde geçirmesi isteniyor. Uluslararası Para Fonu Başkanı Legard, Cuma günü yaptığı açıklamada, Merkel’e muhalefet edeceği işaretini verdi: “Borçlar önemli bir şekilde silinmeden krizin çözüleceğini düşünmek hayalperestliktir.“ Merkel aksinde ısrarlı. Geleceği siyasi malzeme yapılan Yunan halkının kaderinde kim etkin olacak; Atlantik mi, “gizli kraliçe“ Merkel mi? Pazar günü göreceğiz.