03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Deyrezor’dan Kerkük’e…

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Son bir kaç aydır, aslında tek bir cephe olarak değerlendirilebilecek olan Suriye ve Irak’ın kuzeyinde, bölgedeki gidişatın seyrini de belirleyebilecek önemde gelişmeler oldu. Bölge, Batı Asya’da Atlantik ile bölge ülkeleri arasındaki mücadelenin düğümlendiği alan. Bu nedenle, bir kaç haftadır yoğunlaşan sıcak çatışmaların sonucu taraflar açısından tayin edici önemde.

PKK’NIN DEĞERLENDİRMESİ: HEM ŞAM HEM ANKARA

Deyrezor’da Arap aşiretleriyle PKK arasındaki çatışmalar sona ermiş değil. ABD hem CENTCOM hem de Dışişleri Bakanlığı görevlilerini bölgeye göndererek müdahale etti ama çatışmalar sertleşerek devam ediyor. PKK sözcüleri, Arap aşiretlerin PKK’ya savaş açmasının arkasındaki iradenin Suriye olduğunu savunuyor. Ancak daha önemlisi, PKK çevrelerinde Arap aşiretlerin ayaklanmasında Türkiye’nin de payının olduğuna dair görüşler olması. PKK’nın Suriye yapılanması YPG’nin sözümona Araplarla birlikte olduğu SDG, Fırat’ın batısındaki bölgelerde Türkiye bağlantılı grupların son dönemdeki Münbiç civarındaki YPG mevzilerine saldırıları ile Deyrezor’daki gelişmelerin bağlantılı olduğunu savunan açıklamalar yayınladı. (Şark'ul Avsat, 3 Eylül 2023)

KERKÜK’TE PKK ETKİNLİĞİ

Eşzamanlı olarak Kerkük’te karışıklık çıkmasını da önemle kaydetmek gerekiyor. 2017 bağımsızlık referandum girişiminin başarısızlığa uğramasının ardından Kerkük’ten çıkarılan Barzani’ye bağlı KDP Peşmergelerinin, bölgeye dönüşü yönündeki Irak Hükümeti’nin kararı, Türkmen, Şii-Sünni Araplar ile Kürtlerin birlikte yaşadığı ilçede gerginliğe neden oldu. Şimdilik Irak merkezi Hükümeti’nin duruma el koymasıyla, çatışmalar sona erdi.

Kerkük tarihsel olarak bir Türkmen şehri. 2003’teki Amerikan işgali öncesinde nüfusunun çoğunluğunu Türkmenler oluşturuyordu. İlçede Saddam Hüseyin döneminde bölgeye yerleştirilen Araplar ve ilçede kuşaklar boyunca yaşayan Kerkük Kürtleri de var. Türkmenlerle ve Araplarla kız alıp vermiş Kerkük Kürtleri, Sorani lehçesi konuşuyor. Irak’ın kuzeyinde Sorani Kürtlerinin siyasal merkezi, Süleymaniye. Kerkük’ü de kapsayan bölgede Celal Talabani liderliğindeki KYB tarihsel olarak KDP’ye göre daha fazla etkin.

Kerkük’teki gelişmelerin arka planında birden fazla etkenin rol oynadığını hesaba katmak gerekiyor. Burada özellikle bazı önemli noktaların altını çizeceğiz: Birincisi, PKK’nın ABD’nin yönlendirmesiyle son bir kaç yıl içinde Süleymaniye bölgesinde ve Kerkük’te etkinlik kazandığını vurgulamak gerekiyor. PKK’ya bu bölgede, KYB’nin liderlik koltuğunda oturan Bafıl Talabani’nin alan açtığı biliniyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İran’dan Kerkük olaylarıyla ilgili açıklamada ilçedeki PKK varlığına ilişkin vurguları da önemli.

KDP İLE PKK ARASINDA GERGİNLİK BÜYÜYOR

İkincisi, Türkiye’nin alan kontrolünü esas alan Pençe harekatları ile aşağı doğru süpürülen PKK’nın KDP ile karşı karşıya gelişi. PKK-KDP gerginliğinin yeniden silahlı bir çatışmaya dönüşme olasılığı son dönemde artıyor. PKK liderliği, KDP’yi Türkiye ile işbirliği yapmakla suçluyor. Dikkat çekici bir başka nokta da şu: PKK’nın Avrupa’da yayımlanan Özgür Politika gazetesinde yer alan bir yazıda son Kerkük olayları, “Türkiye’nin örgütlediği Bağdat, Türkmen Cephesi ve KDP arasında bir ittifakın sonucu” olarak değerlendiriliyor.

Yine, Kerkük’te hakimiyet konusunda KDP ve KYB arasında da bir rekabetin olduğunu vurgulayalım.

Öte yandan, Kerkük’te KDP Peşmergesi’nin dönüşüne karşı ortak eylemler yapanlar, İran yanlısı diye sunulan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile Türkmenlerdi. Hatırlayalım, Ankara, Tahran ve Bağdat’ın arka plandaki mutabakatıyla 2017 referandumundan sonra Kerkük’ten Peşmerge’nin çıkarılmasını sağlayan Haşdi Şabi güçleriydi.

ABD’NİN KARA GÜCÜ PKK’NIN ETKİSİZLEŞTİRİLMESİ ESAS

Sonuç olarak, ABD’nin Suriye ve Irak cephesinde atak yapmaya çalıştığı dönemde PKK ile Arap aşiretleri arasındaki kopuş, bütün bölge ülkelerinin ve bölgede yaşayan Kürtler dahil tüm halkların yararınadır. Washington bir yandan bölgeye yeni askeri yığınak yaparken, Suriye-Irak sınır hattını kapatıp, El Tanf’tan Deyrezor’a kadar Şam’ın denetimi dışında bir alan açmayı hedeflerken, en güvendiği SDG adlı paravan örgüt tel tel dökülmektedir. PKK, Türkiye’nin yanı sıra Suriye, Irak ve İran için de tehdittir. Türkiye için, öncelik doğal olarak ABD’nin bölgede başat güç haline getirmeye çalıştığı PKK’nın, Suriye’de de Irak’ta da bertaraf edilmesini sağlamaktır. Bu hedef, bölgede ABD’nin yönlendirdiği etnik ve yobaz bölücülüğe karşı bütünsel bir politika ile sağlanabilir. Ancak unutmayalım, bu politika, Türkiye için olduğu kadar Suriye, Irak ve İran için de zorunlu olarak tutulması gereken yoldur. Bu ülkelerin ulusal menfaatleri, başta ABD’nin asli aparatı PKK olmak üzere etnik ve yobaz bölücülüğe karşı ortak bir politika geliştirmesinde buluşmuştur.

PKK Terör ABD