29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dönüşen İran ve Tahran’da kadınlar

Cüneyt Akalın

Cüneyt Akalın

Gazete Yazarı

A+ A-

İran’da orta sınıftan kadınların şıklığını, bakımlılığını anlatmak için sözcükler yetersiz kalıyor. Bir arkadaşımın ifadesiyle, “Ana caddede bir süre yürüyünce, o sırada hangi rengin moda olduğunu anlıyorum.” Kaşlar kalemle çizilmiş, kirpikler boyalı, yürüyüş endamlı... Baş örtüsü bir aksesuvar olmuş kimi kadınlar için, dini bir simge olmaktan çıkmış, modaya uymanın aracı haline gelmiş. Şık güneş gözlükleri daha değişik bir hava veriyor. Genç kadınların bazıları tırnaklarının her birini ayrı renge boyuyor. Muhafazakâr kadınlar çarşaf giymeyi sürdürüyor ancak onlar da çarşafa bir tarz vererek bir tür moda yaratıyorlar.

Kaldığım oteldeki yemek salonunda bir düğün yemeğine tanık oldum. Kadınların hepsinin başı açıktı. Gelinin şıklığı öyle böyle değildi.

İran’da kadın toplumun her yerinde; işte, okulda...Yine de kamusal hayatın içinde yeteri kadar yer kapladıkları söylenemez. İran’ın daha kat etmesi gereken mesafe var. Tahran’da Batı tipi yaşam tarzının getirdiği “kafe” tipi mekanlar yaygınlaşmış, sosyalleşme mekanları olarak eski tarz “kahvehane”ler azalmış. Türban olmasa, erkeklere dayatılan gravatsız giyim-kuşam olmasa Tahran’ı bir Avrupa kentinden ayırmak zor.

HAZAR KIYISINDAKİ REŞT KENTİ
İpekyolu semineri için gittiğimiz Hazar Denizi kıyısındaki Reşt kentinde ve Gilan eyaletinde İran’ın yeşil yüzü ile tanışıyoruz. Sırtını Kafkas Dağlarına dayamış Reşt kenti İran’ın büyük kentlerinden. Hazar’ın kıyısındaki turistik tesisler kısmen Azeri, Kazak vb. yabancı turistleri ağırlıyor olsa da, esas olarak yerli turistlere hizmet ediyor. Yerli turistler bol bol denize giriyorlarmış ama bizden farkı, kadın ile erkek aynı yerde yüzemiyor.

Gilan zeytinciliğin merkezi; Bir Akdeniz bitkisi olan zeytin ağaçlarına Bakü’de rastlamıştım ama orda daha çok süs bitkisi olarak değerlendiriliyordu. Gilan’da çok sayıda zeytin ağacı ve zeytinyağı imalathaneleri var. Ancak siyah zeytin yok, yeşil zeytin ağırlıklı bir üretim var. Laf aramızda, siyah zeytinin yerini başka bir şey tutmuyor.

Türk olduğumuzu anlayanlar büyük ilgi gösteriyor. Başlıyorlar Türkçe konuşmaya...Dünyada Türklere İranlılar kadar sıcak davranan bir başka millet var mıdır acaba?

Gilan’daki İpekyolu semineri oldukça başarılı geçiyor. İpekyolu projesi henüz fiilen Hazar Denizi’ne ulaşmamış. İran’da İpekyolu projesine bize kıyasla daha büyük ilgi var. İran’ın Hint Okyanusundaki Chabatar Limanı proje çerçevesinde genişletilmiş, modernleştirilmiş.

Yol üzerinde bir dini mekana uğruyoruz. Ziyaretgah ile cami ayrı; ziyaretgah daha çok ziyaret ediliyor sanki... Hemen yanı başındaki mezarlıkta bazı mezarlarda dalgalanan bayrakların anlamını soruyoruz. “Onlar şehit” deniyor.

DEVAM EDECEK