A+
A-
Erken Kış, Noir, Kesilmiş Bir Ağaç Gibi: Altın Portakal Film Festivali Günlükleri #5
Yayınlanma:
Güncellenme:
Bağlantıyı Kopyala
62. Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde sona yaklaşırken izlediğimiz son 3 filmi de kısaca değerlendirelim.
Erken Kış – Özcan Alper
Sonbahar, Gelecek Uzun Sürer, Rüzgarın Hatıraları, Aşıklar Bayramı ve Karanlık Gece filmleriyle tanıdığımız Türk sinemasının önde yönetmenlerinden Özcan Alper’in son filmi “Erken Kış” açılışını Altın Portakal’da yaptı. Yönetmenin alışılageldik sinema çizgisinden izler taşıyan ve Sonbahar’la yer yer benzeşen anlara sahne olan yeni filmi Ulusal Yarışma seçkisinin dikkat çeken yapımları arasında yer alıyor.
Bir fabrikada müdür olan Ferhat, banka müdürü olan eşi Handan ile taşıyıcı anne kullanarak çocuk sahibi olurlar. Ukraynalı Lia bu sebeple Türkiye’de bulunur ve kazanacağı para ile Avrupa’ya gitmeyi hayal eder. Rusya ile Ukrayna ile arasında patlak veren savaş sebebiyle bir süre ülkesine dönemeyen Lia, yeni bir hayata yelken açacağı erkek arkadaşı tarafından terk edilir. Bu durum onun hayata daha karamsar bakmasına neden olacaktır. Kendi bedeninde 9 ay taşıdıktan sonra teslim ettiği bebeği ile arasında bağ oluşur ve bu durum Lia’nın yeniden hayata bağlanması için bir neden olacaktır.
Evrensel bir tema üzerinden yola çıkan yönetmen anlatısını sahici temeller üzerine kuruyor. Ferhat’ın eşinin görüntü olarak değil de ses olarak öyküde yer almış olması yönetmen tercihi olsa da karakterle yeterince bağ kuramıyoruz. Bir yol filmi aslında Erken Kış ve Özcan da yolun öncesine dönüp bakan fakat yolun kalanını ilerlemekte zorlanan karakterlerle tanıştırıyor bizi. Lia üzerinden annelik kavramı masaya yatırılırken, taşıyıcı anne gibi politik bir konuyu da merkezine alıyor. Karadeniz’de geçen sahneler de filmin gücüne güç katıyor. Filmin yine taşıcıyı anne ajansında sonlanması bu meselenin tek bir coğrafyaya özgü olmadığını anlatsa da bu kısım olmasa da olurmuş izlenimi uyandırıyor.
Erken Kış, festivalin güçlü adaylarından biri.
Noir – Ragıp Ergün
İlk uzun metraj filmi Noir ile seyirci karşısına çıkıyor Ragıp Ergün ve henüz ilk filmiyle gelecek filmlerinin başarısının sinyallerini veriyor. Çekim olarak cesurca tercihlerde bulunan Ergün düz bir film yapmak yerine biraz sinemanın kodlarıyla da oynamaya karar vermiş. Sahnelerin ve karakterlerin boyutu buna örnek olarak gösterilebilir.
Şehirden uzaktan zamansız bir kasabadayız. Şehre gizemli bir yabancı gelir ve tanımadığı bir kişinin cenazesinde ağlar. Bu kişi elli yaşlarında Kerem adlı bir yönetmendir ve şehirden sıkıldığı için bu ücra yere gelmiştir. Bu durum herkesin ona garip gözlerle bakmasına neden olur. Genç bir kadın ölmüştür ve ölüm sebebi henüz bilinmemektedir. Bir ölümün ardından yaşananları izlediğimiz öyküde müzik kullanımı da oldukça başarılı.
Yönetmen Ergün çarpık anlatısıyla sinemaseverlerin zihnine sıra dışı bir film bırakıyor. Kadın cinayeti konusunu işlese de beylik laflar etmekten kaçınıyor ve yalnızca anlatısına odaklanıyor. Birçok noktayı ise izleyicilerin kendi zihninde birleştirmesi gerektiğini düşünüyor ve puzzle misali bir kurgu ortaya koyuyor. William Shakespeare’in Hamlet adlı eseri de bu anlatıda önemli bir rol oynuyor. Shakespeare alıntısını bir imamın ağzından duymak da ortaya ikonik bir an çıkarıyor. Ucu açık biten film bir drama izlemiş hissiyatı uyandırsa da Altın Portakal’da büyük ödül için birkaç adım geride kalıyor.
Kesilmiş Bir Ağaç Gibi - Tunç Davut
Başrollerinde Selen Kurtaran, Ali İpin ve Feyyaz Duman'ın yer aldığı Kesilmiş Bir Ağaç Gibi, festivalde mülteci ve göçmenlik temasına eğilen filmlerden bir diğeri. Fakat yönetmen filminde farklı bir şey söylemekten çok uzak. Bu da yapımın akılda kalıcı olmasına engel oluyor.
Suriyeli bir mülteci kadına yardım etmek amacıyla para veren Refik, bir süre sonra kadının kaçtığını öğrenir. Geride 2 çocuğunu bırakan kadının bu davranışı Refik'in sağlığını da etkiler. Kurban Bayramı'nda kızı ve oğluyla bir araya gelmeyi planlayan Refik şimdi ciddi bir problemle karşı karşıyadır. Almanya'dan gelen Nalan, babasının içinde bulunduğu durum ve ağabeyinin iflası gibi konularla karşı karşıya kalır.
Bir yandan mülteci konusunu işleyen yönetmen Tunç Davut, aynı zamanda bir aile hesaplaşmasına da imza atıyor. Bir babanın oğlu ve kızı olan ilişkisi, ağabey ve kız kardeş ilişkisiyle paralel anlatılıyor. Geçmişte yaşanan ve içte kalanlar bir bir su yüzüne çıkarken, gelecek de tüm sisiyle önlerinde duruyor. Eteklerdeki taşların dökülmesi ile birlikte bir daha aynı samimiyet yakalanabilecek midir peki?
Kesilmiş Bir Ağaç Gibi, Ulusal Yarışma'nın zayıf adaylarından biri.
Aldığımız Nefes, Tavşan İmparatorluğu (Altın Portakal Film Festivali Günlükleri #4)Sinema
