18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fotoğraf sanatında zarif bir insan: Selim Seval

Lütfi Özgünaydın

Lütfi Özgünaydın

Eski Yazar

A+ A-

Röportaja bir girişi yazmak için oturunca böyle bir manşet kendiliğinden gelip oturdu bilincime. Çok güzel cevaplar verdi sorularıma, sözlerini kesmemek adına,onun Türk fotoğrafı içinde önemli bir sanat adamı olduğunu, fotoğraf müzesi konusundaki çabalarının takdirle izlendiğini yazarak, Selim Seval’le sizleri baş başa bırakıyorum. İçtenlikle yaşamını ve fotoğraf üzerine düşüncelerini anlatıyor.

Fotoğraf sanatında zarif bir insan: Selim Seval - Resim: 1

  • Selim Seval, nerede doğdu, çocukluğu nerede geçti? O günlerde yaşadığınız mekânları anlatmak ister misiniz? Mahalle çevre ve merakları nelerdi, okuduğu çocuk dergileri hangileriydi?

1953 yılında İstanbul’da İstanbullu bir anne ve Bitola’dan (Manastır) göç etmiş bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Annemi 1960 yılında, henüz yedi yaşındayken kanserden kaybettim. O yıllarda evimiz ve ilkokulum Kurtuluş’taydı, babamın dükkânı ise Beyazıt’ta. Okul çıkışı otobüse veya tramvaya biner, babamın dükkânına gider, oradan Kumkapı’da oturan halamın evine gidip yemeğimi yer, derslerimi yapar, akşam tekrar yürüyerek babamın dükkânına giderdi. Babam dükkânını kapatır, birlikte Kurtuluş’a evimize giderdik. Yaz aylarında Beyazıt meydanında topaç satar, harçlığımı kazanırdım. Tabi ki o yılların gözde çocuk dergisi Doğan Kardeş. Bu dergide bir şiirim de yayınlanmıştı. Tom Miks, Teksas okumam pey iyi karşılanmazdı, ama Tenten’in yeri ayrıydı ilkokul yıllarımda. Çocukluğum çok kolay geçmedi, ta ki, beşinci sınıftan sonra Darüşşafaka Lisesi’ne girinceye kadar. Aynı okulda okuduğum arkadaşlarım gibi sekiz yıl yatılı olarak eğitim gördüğüm Darüşşafaka Lisesi benim de hayatımı kurtardı ve şekillendirdi. Hep başarılı bir öğrenci oldum. Lise sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde ekonomi ve finans okudum, aynı üniversitede yüksek lisans yaptım, İstanbul Üniversitesi’nden finans doktoramı aldım ve o yıllarda iş hayatına atıldım. Halen ortağı olduğum şirketimde Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktayım ve Boğaziçi Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisiyim.

Rahmetli annem ve ailesi müzikle iç içeydiler. Bazı aile fertleri profesyonel müzisyendi, annem de çok güzel piyano çalardı. Malum 1960’lı yılları, Beatles, Rolling Stones yıllarını konuşuyoruz. Ortaokulun sonlarına doğru bende de müzik aşkı kabardı, orkestra kurduk ve işi epey ilerlettik. Rahmetli babam benim de müzisyen olacağımdan ve okulu bırakacağımdan endişe etti. Ben de iyi bir evlat olarak müziği bıraktım ama sanat üretme arzusu o kadar güçlü ki, fotoğrafa başladım. Yıl 1970, lise ikinin başları. İlk sergilerimi okuduğum lisede açtım, 1971 ve 1972. Karanlık odayı çok iyi öğrendim, okulda bir fotoğraf kulübü kurdum ve benden küçük sınıfları fotoğraf öğrenmeye teşvik ettim. Her ikisi de rahmetli olan resim hocalarım ressam Hasan Kavruk ve Hüseyin Altaylı bana resmi sevdirdiler, öğrettiler ve fotoğrafçılığımı teşvik ettiler. Okul dışında ilk sergimi 1973 yılında Darüşşafaka Çemberlitaş Sanat Galerisi’nde açtım. Üniversite yıllarımda her yıl bir sergi açtım. İş hayatı ile birlikte dia çekmeye başladım. Malum dia pahalı, öğrenciyken yaklaşamıyorsunuz bile. Metrelik siyah beyaz film alır, kasetlere kendim koyardım. Kimyasalları da kendim hazırlardım o yıllarda.

İFSAK’ın 1980’li yıllarda düzenlediği ayın fotoğrafı yarışmasında üç ay üst üste birinci olunca yarışmaya girmemi yasaklamış, beni tek seçici koltuğuna oturtmuşlardı. 1985 yılında rahmetli Sami Güner ve Mehmet Bayhan’ın önderliğinde 30 kadar arkadaş Fotogen Fotoğraf Sanatı Derneği’ni kurduk. Sami Bey’in başkanlığı döneminde başkan yardımcılığı ve sonraki yıllarda da başkanlığını yaptım Fotogen’in. Şimdi çok başarılı genç fotoğrafçı arkadaşlar bu görevi sürdürüyorlar.

Fotoğraf sanatında zarif bir insan: Selim Seval - Resim: 2

  • Üniversite yıllarınızda neler okurdunuz? Favori kitaplarınız yazarlarınız var mıydı?

Üniversite yıllarımda Soğanağa’da otururduk. Beyazıt’ta Sahaflara yürüme mesafesinde. En büyük zevkim Sahaflar’a gidip kitap karıştırmaktı. O yıllarda bir “proje disiplini” çerçevesinde tüm klasik yazarların Plato’dan Tolstoy’a, Reşat Nuri’den Yaşar Kemal’e eserlerini okudum denebilir. Alfred Marshall’ın Principles of Economics kitabının 1900’lü yılların başındaki bir baskısını ve efsanevi Family of Man sergisinin kataloğunun 1955 baskısını bulmam dönüm noktaları idi. Özellikle fotoğraf serüvenimde, Edward Steichen’in küratörlüğünü yaptığı Family of Man, beni en çok etkileyen ve fotoğraf çizgimin belirginleşmesinde katkısı olan çalışmadır.

KİTAPLARI

  • Kaç kitabınız yayımlandı onları da anlatır mısınız?

2003 yılında çok ciddi bir kalp krizi geçirdim, hastanede doktorum yaptığı bir operasyonla beni hayata döndürmüş. Sonrasında hasta yatağımda yatarken şunu düşündüm. Dünyanın çeşitli yerlerinde dia gösterileri yaptım, karma sergilere katıldım, çok alkış aldım ama hepsi uçup gidiyor, kalıcı olan kitap. O nedenle ben de sonraki yıllarda kitap projelerine yoğunlaştım ve peş peşe altı projemi kitaba dönüştürmeyi başardım. İlk kitabım Metroİstanbul. Bu kitabın oluşmasında rahmetli Ara Güler’le çok hoş bir anım da var. Kitabın önsözünü de Ara Güler yazmıştı. Onun yönlendirmesi ile Esenler Otogarı’nı fotoğrafladım. Bu proje de Terminalİstanbul adı ile kitaba dönüştü. Şimdi tarihe karışmış olan Atatürk Havalimanı’nı fotoğrafladım. Airportİstanbul adı ile kitaba dönüştü. Ara Güler’in “fotoğrafçı aslında bir tarihçidir, tarihi belgeler” sözü ne kadar doğru. Ben henüz hayattayken fotoğrafladığım Atatürk Havalimanı tarih oldu. Sonrasında Upuzun Bir Düş İstanbul adlı kitabım, Horst Hamann adlı fotoğrafçının “New York Vertical” adlı çalışmasından esinlenerek İstanbul’a uyguladığım bir proje oldu. İstanbul Surları çok önemli bir tarihi anıt ama yeterince belgelenmemişti. Özellikle son yıllarda yapılan kötü restorasyonlar İstanbul Surları’nı Disneyland’e benzetiyordu. İstanbul Surları adlı çalışmamı da kitap olarak tamamladım. Çalışan insan portrelerinden oluşan Man-At-Work adlı çalışmamı da yurtdışındaki inşaat şantiyelerini gezerek tamamladım. Hâlihazırda yeni bir kitap ve sergi projesi üzerinde çalışmaktayım. Fotoğraf çalışmalarımdan örnekleri www.selimseval@zenfolio.com adlı internet sitemde topladım.

Fotoğraf sanatında zarif bir insan: Selim Seval - Resim: 3

FOTOĞRAF MÜZESİ

  • Fotoğraf müzesi serüveniniz var. “Fotoğraf Müzelerinin” önemini nedir?

İstanbul Fotoğraf Müzesi’ni Gültekin Çizgen’in önderliğinde ve Fatih Belediyesi’nin desteği ile açtık. Sekiz dokuz yıl müzeyi aktif tutma, dünyaca ünlü yabancı ve Türk fotoğraf sanatçılarının sergilerini misafir etme başarısını gösterdik. Dünya fotoğraf literatürüne girmeye başlamıştık ki, Fatih Belediyesi desteğini kesti ve müze binasını başka amaçlarla kullanmak üzere geri aldı. Şimdi müzeyi devam ettirme girişimlerimizi, her ne kadar pandemi yüzünden aksasa da, devam ettiriyoruz. Umarım yakında kaldığımız yerden, daha da büyük çaplı bir şekilde devam ederiz.

Fotoğraf müzeleri bir kentin kültürel yaşamının ayrılmaz parçasıdır. İstanbul Fotoğraf Müzesi, ülkemizdeki birçok müzeden daha fazla ziyaretçi çekiyordu ve ziyaretçilerin önemli bir çoğunluğu yabancıydı. Müzemizde Alman sanat eleştirmenlerini ve galericilerini ağırlamış, onların toplantılarına ev sahipliği yapmıştık. Yabancı sanat basınında yer almıştık. Çok üzülerek ifade ediyorum ki bu güzel girişimin kıymetini bilmediler. Önde gelen her gelişmiş şehirde bir fotoğraf müzesi varken, biz elimizdekini kapattık!

VAKIF FAALİYETLERİ

  • Önemli bir vakıfta başkanlık yaptınız. Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı. Bu vakıftaki çalışmaları anlatır mısınız?

Kültür turizminin ülkemizdeki önderi Faruk Pekin’in girişimi ile kurulmuş olan Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın başkanlığını yapmış olmak benim için bir gurur vesilesi. Başta Europa Nostra Ödülü’nü almış ve tüm dünyaya örnek olan Kültür Karıncaları Projesi olmak üzere ülkemizin çeşitli kentlerinde tarihi yapılardaki restorasyon projelerine önderlik etmiş ve etmekte olan, Anadolu Selçuklu Yapıları envanterini oluşturmuş bu vakıf, halihazırda çok sayıda devam eden projeleri ile başarılı çalışmalarını sürdürmekte. Tamamen gönüllü çalışanların katkıları, düzenlediği tarih, arkeoloji ve sanat seminerlerinin gelirleri ve bireysel ve kurumsal destekçilerle varlığını sürdüren Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı (https://kulturbilinci.org), ülkemizde kültür, sanat ve tarih bilincinin ta en başından, yani çocukluk yıllarından itibaren geliştirilmesine odaklanmıştır.

Fotoğraf sanatında zarif bir insan: Selim Seval - Resim: 4