Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper

Lütfi Özgünaydın

Lütfi Özgünaydın

Eski Yazar

A+ A-

Bugün fotoğrafın önemli bir profesörü ile yaptığım röportajı yayımlıyorum. Osman Ürper’in fotoğraflarına hep ilgiyle bakmışımdır... Çok sağlam fotoğraflar ve yaratıcı işlerdi gördüklerim. Bugün onunla bu söyleşiyi yaptığım için mutlu oldum. Yine sağlam ve yaratıcı işleri geldi. Deneysel denemelerin bir tadı var. Ayrıca güçlü mesajlar da içeriyor. Dağ ve güzel bir kadın yüzünün birlikte yarattığı görsel durumu çok sevdim. Yapılan çalışmanın duruluğu insanı etkiliyor. Ülkemizde birçok üniversitede fotoğraf bölümleri açıldı. İyi ki açıldı, bilgi ve bilimin ışığında yetişiyor fotoğrafçılar. Ulaşabildiğim, söyleşiyi kabul eden bütün hocalarla röportaj yapacağım. Ben sordum Prof. Dr. Osman Ürper cevapladı.

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper - Resim: 1

KIRKAĞAÇ

  • Osman Ürper nerede doğdunuz, çocukluğunuzun geçtiği mekanları ve o yıllardaki yaşamı anlatır mısınız?

1971’de Kırkağaç’ta doğdum. Kavunuyla da meşhur olan Kırkağaç, Manisa’nın küçük bir ilçesidir. İnsani ilişkilerin sımsıcak olduğu mahalle kültürü ve doğa ile iç içe bir yaşam vardı. Benim de çocukluğum böyle bir ortamda daha çok sokak aralarında top ya da günümüzde yok olmaya yüz tutmuş yöresel bazı oyunları oynayarak, yazları ise çıraklık yaparak geçti diyebilirim.

  • Okuduğunuz okulları, öğrenciliğinizde ilgi duyduğunuz yazarları da anlatır mısınız? Edebiyat alanında, sanat alanında etkilendiğiniz insanlar, kitaplar var mıydı?

Lisans düzeyinde Kamu Yönetimi, yüksek lisansta Fotoğraf; doktora düzeyinde ise Reklamcılık ve Tanıtım alanlarında eğitim aldım.

Okuduğumuz her bir kitabın, izlediğimiz ya da dinlediğimiz her bir sanat eserinin duyusal ve bilişsel gelişimimize elbette çok katkısı vardır. Bugün gerek sözel, gerekse görsel olarak bir şeyler söyleyebiliyorsak bunlar sayesindedir. Ancak örneklendirmem gerekirse ilkokul yıllarında sahip olduğum ve elimden hiç düşürmediğim, her bir sayfasını ezberlediğim Resimli Atlas’ım dışa kapalı sayılabilecek bir çevrede yetişen bir çocuk olarak hayal dünyamı geliştirerek bir fotoğrafçı olarak yeni yerler gezme ve keşfetme dürtümün gelişmesinde çok etkili oldu. İkinci olarak da fotoğrafla amatör olarak ilgilenip başka bir iş kolunda çalışıp çok da mutlu ve umutlu olmadığım bir dönemde okuduğum Paulo Coelho’nun Simyacı isimli eseri içimdeki umut ışığının yanmasına yol açmıştı. Bu kitaptan bir yıl sonra da sektör değiştirerek akademi dünyasına adım atmış oldum.

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper - Resim: 2

  • Fotoğrafa ne zaman başladınız, Fotoğrafla ilgili neler yaptınız? Sergiler etkinlikler fotoğraf yayınları alanındaki çabalarınızı da anlatır mısınız?

Fotoğrafa 1992 yılında Ankara’da ilk olarak AFSAD’da fotoğraf eğitimi alarak başladım. Daha sonrasında Grup FE ve FSK bünyesinde çalışmalarıma devam ettirdim. Yine o dönemde Ankara’da bulunan bazı fotoğrafçı arkadaşlarla birlikte Sınır Tanımaz Fotoğrafçılar Grubu’nu kurduk. Fotoğraf Sanatı Kurumu’nun yönetiminde görev aldığım dönemde ne yazık ki tek sayı olarak yayımlanabilen ve ikinci sayısı matbaada baskı aşamasında elimizde kalan Fotoğraf Dünyası dergisi sürecinde edindiğim deneyimler bizi başka çözüm arayışlarına yöneltti. Sınır Tanımaz Fotoğrafçılar grubu üyelerinden birkaç arkadaşımla birlikte yayımlamaya başladığımız Türkiye’nin ilk internet yayınlarından biri olan Fotografya dergisinin editörlüğünü yürüttüm. Fotoğraf yayınlarına olan ilgim nedeniyle yüksek lisans tezimde Türkiye’nin fotoğraf tarihi içinde fotoğraf yayınları ve yayıncılığı üzerine araştırma yaptım. “Dijital Teknoloji Çağında Reklam Fotoğrafçılığı” ve “Fotoğraflarla Dans” adlarını taşıyan iki kitabım bulunuyor.

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper - Resim: 3

2004 yılında açtığım ilk kişisel sergim olan “Arkayüz”’den sonra “Nefis&Nefs”, “Dansa Dair”, “Anadolu’nun Renkleri”, “303” ve “Yüz Yüze” isimli sergilerim oldu. Emre İkizler ile hazırlayıp sunduğumuz ve Teknoloji Televizyonu’nda 13 bölüm olarak yayımlanan “Aydınlık Oda” programının yanı sıra Ankara Fotoğraf Günleri ve İstanbul Fotoğraf Bienalinin düzenleme komitelerinde yer aldım. Uluslararası Marmara Sualtı Görüntüleme Festivali’nin başkanlığını yaptım. Halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapıyorum.

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper - Resim: 4

ÖĞRENMEYE AÇIK OLMALI

  • Fotoğrafın bir profesörü olarak, ülkemizdeki fotoğraf eğitimini nasıl buluyorsunuz? Yetiştirdiğiniz öğrencilerden söz eder misiniz? Onlar kendi alanlarında iş bulabiliyorlar mı?

Fotoğraf eğitimi pek çok açıdan ele alınabilecek geniş bir konudur. Ülkemizde fotoğraf eğitimini akademik olarak değerlendirecek olursak ön lisanstan doktora aşamasına kadar farklı üniversitelerin farklı programları mevcut. Önemli sayıda unvanlı akademisyenimiz yetişti. Yüzlerce tez yazıldı. Yıllar içerisinde çok sayıda öğrenci mezun edildi. Bu öğrencilerin ne kadarı bu işi yapıyor, ne kadarı başka alanlarda çalışıyor bununla ilgili elimizde sayısal bir veri mevcut değil ne yazık ki.

Fotoğrafçı olabilmek ya da meslek olarak yapabilmek için illa ki fotoğraf bölümlerini bitirmek gerekmiyor. Burada kişinin kendini geliştirebilmesi önemli. Doğru bilgi kaynaklarını etkin ve verimli kullanarak da kişinin kendini geliştirmesi mümkün. Okullarda verilen eğitim elbette bir avantaj sağlıyor. Bilinçli bir öğrenci bunun farkında olarak kendini belirli bir süreç ve sistematik içerisinde hem teknik ve teorik olarak hem de entelektüel olarak geliştirebiliyor.

Eğitimin paydaşları olarak gerek eğitim kurumları, gerekse eğitimciler öğrencinin kişisel ve entelektüel gelişimini önemsemeli; yaratıcı ve üretken bireyler olarak topluma kazandırılabilmesi için gerekli ideal ortam ve koşulları sağlamış olmalıdır. Meseleye bu açıdan yaklaşırsak her bir taraf açısından ideale çok yakın olamadığımızı; geliştirmek için daha çok çaba sarf etmemiz gerektiğini söyleyebiliriz.

Eğitimin çok yönlü bir alışveriş olduğunu düşünüyorum. Kendimi halen aynı zamanda bir fotoğraf öğrencisi olarak görüyorum. Gerek derslerime hazırlanırken faydalandığım yeni ve farklı kaynaklardan, gerekse derslerimde öğrencilerimden öğrendiğim pek çok yeni şey olabiliyor. Bu nedenle öğrenmeye her zaman açık olmak gerekiyor bence. Kişisel gelişim hemen çabucak oluşamıyor. Bilgiyi de içselleştirebilmek için zaman içerisinde damıtarak, damla damla birikime dönüştürebilmek gerekiyor.

Fotoğrafın profesörleri: Osman Ürper - Resim: 5