Fotoğrafın Susurluk’taki güçlü sesi: Miktad Besni

Yaşam Felsefesi, gelişmek ve geliştirmekten yana olan insanları çok seviyorum, takdir ediyorum, izliyorum. Miktad Besni böyle bir insan. Susurluk’ta yaşıyor ancak fotoğraf için, elinden geleni yapıyor, çevresindeki ve ulaştığı insanların bu sanat dalı içinde gelişmesi için yoğun çaba veriyor. Yazılar yazıyor fotoğraf okumaları yapıyor, bireyin gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Susurluk’ta SUFADEM (Susurluk Fotoğraf ve Sanat Akademisi Derneği) adında bir kuruluşları var. Burada sanat yapıyorlar, sergiler açıyorlar yaşadıkları mekana sanat ve kültür açısından katkı sağlıyorlar. Fotoğraf sevdalıları için zaman zaman bir öğretmen oluyor Miktad Besni. Zaman zaman da kentini anlatan bir fotoğrafçı. Kendini geliştirmiş insanı ve ülkesini yürekten seven değerli bir insan. Ona bundan sonrasında daha nice başarılar diliyorum. Ben sordum Miktad Besni anlattı. İşte size onunla yaptığım röportaj..

MENGÜCEKOĞULLARI’NDAN GELEN TEMEL

• Mikdat Besni yaşamınızı, çocukluğunuzu, görevlerinizi anlatır mısınız?

Mengücekoğlu Beyliğinin eşsiz kültür ve sanatının mirasçısı Divriği ilçesinde dünyaya geldim. O görkemli kültür ve sanat ortamında yetişmiş olmamız şansımızdır, temel harcımızdır.

Sivas Teknisyen Okulunda tasarı geometri ve teknik resim konusunda zorlu bir eğitim aldım. Bu eğitim fotoğrafta bana büyük yarar sağladı. İnsanlar perspektifi anlamaya çalışırken, görüntü hayalimde canlanır… Sonrasında kamuda veteriner hekim olarak görev yaptım, Susurluk’a yerleştim.

• Fotoğrafa ne zaman başladınız, ilk önce neler çekerdiniz? Fotoğraf yorumculuğu da yapıyorsunuz, fotoğraf okumaya neden ve ne zaman başladınız?

Sayısal sistemle 2007 yılında ilk kameramı aldım ve bilgisayarda işlemeye başladım, insan, manzara, makro fotoğraflara meraklıydım. Sonrasında pozlama ve mimariye de açıldım.

Fotoğrafı; kitaplardan, ustaların eserlerinden, arkadaşlarımdan, youtube videolarından ve özellikle verdiğim eğitimlerden öğrendim.

Öğrenmenin ilk adımı meraktır, ikinci adımı deneyimlemek ve en iyi yolu ise öğretmektir. Sekiz sene ilçemde eğitim verdim. Bu sanatı verdiğim kurslar ve bitmeyen merakım sayesinde öğrendim.

“Ne iş yaparsanız yapın, en iyi şekilde yapacaksınız” prensibine güçlü şekilde katılırım. Fotoğrafa merak salmıştım, iyi yapmalıydım. Sadece ben değil ülkemde bu sanata ilgi duyan herkes iyi yapmalıydı. Gördüğüm eksikliğin doldurulması amacıyla yorumlara başladım. Aslında bu iş görsel sanat eğitimi alanlara düşerdi ama ne yazık ki ülkemizde eğitimin arzulanan seviyede olduğunu söyleyemeyiz. Yorumlarım tutmuş olmalı ki ilgi, istek ve davetlerle gelişerek bu güne kadar sürdü. Yorumların kitap olması konusunda ciddi istekler var, onun çalışması içerisindeyiz. Fotoğrafı yorumlamak için sosyolojik, felsefik ve psikolojik anlatımını dikkate alarak analiz etmek, sorgulamak gerekiyor. Eğer fotoğraf böylesi içeriğe sahipse, izleyene bir şeyler hissettiriyor, mesaj veriyorsa, tasarı ürünüyse, yaratıcılık sergiliyorsa o zaman sanatsaldır.

• Susurluk’ta sanat çalışmaları için çaba veriyorsunuz bir dernek kurulmuş, SUFADEM çatısı altında neler yapıyorsunuz?

SUFADEM yakın arkadaşlarımın isteği, teşviki ve desteği sayesinde kuruldu ve yaşatılıyor. Zaman zaman bölgemizdeki kamu kuruluşları ve STK ile işbirliğine girerek sergiler açıp etkinlikler yaptık. Ses getirecek yeni bir çalışma içerisindeyiz.

• Susurluk’u da anlatır mısınız? Doğası, kültürel ekonomik ve sosyal yapısı nasıldır?

Susurluk Güney Marmara bölgesinde yer alan doğası eşsiz bir ilçedir. Doğusundaki Çataldağ diyebilirim ki ülkemizin şelaleler bakımından en zengin dağıdır. Yakınındaki Kuş Gölü, Uluabat Gölü, Erdek ve Kapıdağ Yarımadası manzara ve pozlama açısından büyük fırsatlar sunar.

Susurluk ekonomisi hayvancılık, ardından ziraat temellidir. İstanbul Ege arasındaki gezide atlanılmayan beslenme noktasıdır. Eti, kombinaları, özellikle tostu ve ayranı ile ünlenmiştir.

SANATSAL FOTOĞRAFIN FARKI

• Ülkemizdeki fotoğraf çalışmalarını nasıl görüyorsunuz? Fotoğraf sanatı ile ilgili düşüncelerinizi de yazar mısınız?

Fotoğrafla birlikte ondan doğan film, insanları etkilemenin ve tanıtımın en güçlü aracı olarak; mimari, edebiyat ve müziğin onsuz yapamayacağı bir sanat dalı olmuştur. Ayrıca fotoğraf insanları ikna etmenin ve pazarlamanın en etkin gücü olmuştur.

Günümüzde fotoğrafın cebe girmesi ve kolay elde edilir olması onu değersizleştirmiştir. Artık çoğu fotoğrafın ömrü saniyelerle kısıtlıdır. Üretilmekte, görülmekte ve bulutta kaybolmaktadır. Sosyal medyada bir haz ve oyalanma aracı özelliği de kazanmıştır. Bu özelliğiyle, insanı yalnızlaştıracağını ve olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum.

Sanatsal fotoğraf ise çok değerlidir, o kaybolmaz düşündürür; onu yüceltmeliyiz...

Lütfi Hocam bana insanlarımı aydınlatma fırsatı verdiğiniz için minnettarım. Saygılarımı sunuyorum.