16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Gelecek' ne zaman gelecek?

Feridun Andaç

Feridun Andaç

Eski Yazar

A+ A-

“Kimse bu sorunun karşılığını bilmiyor.”

Alvin Toffler

Alvin Toffler’in “Gelecek Korkusu: Şok” kitabı (*) 1970’lerin dünyasında değişimi ve geleceği anlatıyordu bize.

Dünya henüz tek kutuplu değildi. “Tarihin sonu son insan,” denmemiş; ama “medeniyetler çatışması”nın kapıları aralanmıştı.

Sovyetler’in Afganistan kuşatması yıkılışı için ön-senaryoydu. Bunun ikinci işareti ise, “devrim” denilerek ABD’nin Humeyni’yi iktidara taşıyarak, İslâm radikalizmini dünya sahnesine çıkarmasıydı.

Sonrasında yan olaylar/aktörler sökün etti.

Pakistan, Türkiye, Irak...derken “Büyük Ortadoğu Projesi”nin fragmanı “11 Eylül 2001” kabusu…

İşte o ilk dönemeçte Toffler, öngörülü bir kitap yazmıştı. Dahası dünyanın gidişatını iyi okumaya çalışmıştı.

Teknolojinin yarının dünyasını nasıl biçimlendirebileceğini anlatıyordu bize Toffler. Öngörülebilirliğin yanı sıra ütopik gelebilen düşünceleri de vardı.

Oysa, bugün bakıyoruz ki; onun düşünceleri birçok şeyin ipucunu verdiği gibi; o sözünü ettiği “değişimin baskınına uğrayan insanlar”ın bugün yaşadıklarına dair bir uyarı niteliğindeydi bence!

“Geleceğin dünyası” üzerine konuşmak her daim netameli. Yani, bir bakıma yanıltıcı olabiliyor.

Gelin görün ki; 21. yüzyıla atılan adım “11 Eylül” trajedisiyle başlarken; yeni yüzyılın geleceğe dair seyrine de bir rota çiziyordu aslında. Yani bu “yeni dünya düzeni”nde hiçbir şey rastlantı değildi. Tıpkı bugün dünyayı tehdit eden “covid 19” virüsü gibi…

Bu bir savaş.

Sınırlar ötesi savaşın nasıl ve ne yönde olabileceğini bize Toffler anlatıyordu aslında.

Bu tür “küçük marjinal savaşlar” bunun hazırlığıydı. İnsanlığa kanıksamaları istenilen bir “düzen”i sunan küresel kapitalizm, her şeyi, her yeri kendi enstrümanlarıyla donatıyordu.

Savaşın olabileceği yere “savaş”ı, tüketimin olabileceği yere “tüketim”i, siyasal yozlaşmanın yaşanması gereken ülkeye de bunu ve daha birçok şeyi kargoluyordu.

Sinsi biçimde insanlık buna adım adım alıştırılıyordu.

Farkında olunamayan virüsler ulusların çöküşü, insanlığın körleşmesine, ruhlarının kamaşıp bilinçlerinin dumura uğramasına neden oluyordu.

Özcesi, ortaya her şeye rıza gösteren bir güruh, sürü, kitle imal edilerek çıkarılıyordu.

Corona salgını geleceğin dünyasını biçimleyip, kendine de yeni bir rota çizmek isteyen küresel kapitalizmin yapılandırdığı bir “gerçek”... Bir savaş yöntemi.

Ulusların gücü/güçsüzlüğünü ölçebilen, insanlığın direncini/dirençsizliğini; bundan sonraki hayatlarda (gelecekte) sunulacakları kanıksama korkusunu veren/gösteren, hatta yaşatan “yeni güç”…

Bu bence, çoğumuza yabansı değildi. En başta da elbette ki bilim insanlarımıza.

Nicedir bu konuda ne söyleyebileceğini merak ededurduğum Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, kendisiyle yapılan bir söyleşide söylediklerinden dolayı neredeyse alkışlanıyordu! Özeti, virüsün yaratılmadığını imliyordu: “Kendi dağarcığımdaki bilgilere göre ben şu anda böyle bir şey öngöremiyorum. Ama tabii benim öngörülerim dar olabilir.”

Prof. Dr. Ali Demirsoy ise sezgileri/öngörüleriyle bir varsayımı dile getirdiği için yerilip karalanıyordu adeta!

Bir bilim insanının öngörüsüz olamayacağını, hatta “kuşku”dan uzak düşünebileceğini hiç sanmam!

Öyleyse; böyle bir salgının nedeni/niçinini kitlelere anlatamayan, hatta bu konuda kayıtsız kalan bilim insanlarına ne demeliyiz şimdi?

Dieter Duhm. “Kapitalizmde Korku” kitabında şunları söylüyordu:

“Bu teslim edilmiş olmak, yabancı güçlerin elinde oyuncak olmak, korku demektir. Yabancılaşmış insan, korkuyu bile, doğal ve kendisine yabancı bir güç olarak yaşar.” (**)

Ne kadar öfke duysak da; anlaşılan şu ki küreselleşme hayatımızı tehdit etmeye devam edecek.

Çünkü zamanın iblisleri iş başında! Sanki, küresel kapitalizmin sonunu da onlar getirecek. Zira, bu sistem insansızlığa /insansız düzene nasıl dayanacak bunu da zamanla göreceğiz elbette sevgili okurum.

(*) Alvin Toffler, Gelecek Korkusu: Şok;Çev.: Selâmi Sargut,1974,Altın Kitaplar, 408 s.

(**)Dieter Duhm, Kapitalizmde Korku; Çev.: Sargut Şölçün, 1987, Kalem Yay., 272 s.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları