Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hamza Yerlikaya ve laiklik

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Baştan hakkını teslim edeyim; benim performans ölçütüme göre, bu ülkenin yetiştirdiği en başarılı sporcu Hamza Yerlikaya’dır. Kariyerine; yıldızlar, gençler Dünya Şampiyonlukları’nın ardından, büyükler kategorisindeki 8 Avrupa, 3 Dünya, 2 Olimpiyat Şampiyonluğunu yazdıran -ki fazlası da olabilirdi- , “17 yaşındaki tek Dünya Şampiyonu” ünvanıyla, Uluslararası Güreş Federasyonu(FILA) tarafından “Asrın Güreşçisi” olarak taçlandırılan bir sporcuydu o... Kürsünün tepesindeki sürekliliğin, yoğun emek ve özveriyle sağlanabildiği, ağır bir dalda kazandı bu evrensel başarıları. En önemlisi de, “temiz”di minderde, dopingle, şaibeyle anılmadı adı. (Naim Süleymanoğlu da, bu çaptaydı ama onu, biz bulup yetiştirmemiştik.)

Yerlikaya, AKP milletvekiliydi mâlum. Başbakana, partisine ve o dünya görüşüne samimiyetle inanan birisi. Vekillik döneminden beri, bayram, kandil gibi dîni günlerde mesajları gelir telefonuma. Güreş Federasyon Başkanı olduktan sonra bu mesajlar, “TGF Başkanlığı” başlığıyla gönderilir oldu. Örneğin Mevlit Kandili nedeniyle gelen mesaj şöyleydi: “Kainatın efendisi İki Cihan Güneşi, Peygamberimiz Muhammed Mustafa(A.S)’ın doğduğu gece olan bu mübarek gecenin aileniz, ülkemiz ve tüm İslâm alemi için hayırlara vesile olmasını dilerim. Mevlit Kandiliniz Mübarek Olsun. Hamza YERLİKAYA”

Yerlikaya, anayasasına göre “laik” bir ülkede Güreş Federasyonu Başkanı. O zaman kurumsal başlık altında bu mesajı yazamaz, yazmaması lazım. Bir Sünnî yurttaş olarak, dilediğini yapabilir Hamza Başkan, dilediği günü kutlayabilir kişisel olarak. Ama “Başkan” sıfatıyla bu konulara girmesi de, giriş şekli de yanlış.

Başbakan, “dört dörtlük Alevî” mâlum. Türkiye’de 20 milyon Alevî vatandaşın yaşadığından söz ediliyor. Örneğin, onlar için önemli olan “Nevruz” ya da “Aşure Günü”nde mesaj gelmedi hiç Güreş Federasyonu’ndan. Ya da “Noel”de, “Paskalya”da... “Roş Haşana”, “Yom Kippur” da Musevîler için kutsal günler; acaba haberi var mıdır Yerlikaya’nın bunlardan? Ya da artık haberi olduğuna göre ne yapacaktır?

“Yüzde 99’u Müslüman olan...” klişesiyle yola koyulunca, buraya varırsınız elbet. Kalan yüzde 1, yok hükmünde olur! Hamza Başkan’ın çok sevdiği başbakanının canını sıkan laiklik gerçeği işte budur.

Belli ki Yerlikaya, devlete egemen kılınmaya çalışılan İslamî değerlerin rüzgârına kapılmış. Ya da bu ince çizginin ayırdında değil, mazeret sayılmasa da... Peki ya, izinden yürüdüğü Başbakan’a ne demeli? “Reyhanlı’da 53 ‘Sünnî’ vatandaşımız şehit edildi” derken neye vurgu yapıyor? Bu ayırımı yaparken hedefi ne? Bu türden söylemlerin yaratacağı “kelebek etkisi”ni bilmiyor olabilir mi bir başbakan? Neyse, konumuz o değil.

Başkan şu sorunun cevabını aramalıdır: “Türkiye’de güreş, Sünnî Müslümanların sporu mudur?” Mesaj gönderilen, iftarlara davet edilen yüzlerce insanın, bu inanca sahip olduğu varsayımı sağlıklı mıdır, bunu saptamanın yöntemi nedir? Tersten bakarsak; farklı inanca sahip “1” kişinin bile varlığı düşünüldüğünde, onun için de aynı gereği yerine getirmek, kamusal görevin zorunluluğu değil midir?

Kamu görevi yapan kurumların yöneticileri -kulağa yabancı gelse de-Budist de olabilir, ateist de... Ama kurumları olamaz! Ne mutlu ki(!), henüz federasyon başkanlığı seçimlerinde resmî koşul değil adayın dini, mezhebi falan...

Umarım bu yazıdan sonra Hamza Başkan, beni mesaj listesinden çıkartmaktan daha rasyonel bir çözüm geliştirir. Halefi olacak -örneğin- Katolik inanca sahip bir başkanın, göndereceği benzeri türden mesajların kendisinde yaratacağı tepkiyi düşünmesi bile buna yeter.