04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

HDP’yi Ne Zaman Kapatacağız?

Şehmus Yıldırım Gençer

Şehmus Yıldırım Gençer

Site Yazarı

A+ A-

“Biz PKK’yı silahlı bir halk hareketi olarak tanımlıyoruz. PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz.”

“Biz sayın Öcalan’a güveniyoruz. Onun yol haritasının bu ülkeye barış, çözüm getireceğine inanıyoruz.”

“Kürdistan’ın Ortadoğu’nun orta yerinde küllerinden yeniden doğuyor olması bu tarihi günlere tanıklık ediyor olmak bizler açısından heyecan vericidir. Canı gönülden ifade ediyorum ki başkan Apo yakın zamanda halkın özgürlük talepleri ve mücadelesi doğrultusunda özgürleşecektir. Dava için çarpan bir yüreği İmralı’da kayalıklara zincirle kimse bağlayamaz. Sayın Öcalan başkan Apo’ya özgürlük olacaktır.”

“Eğik bir baş olmaktansa yanık iki ayak olmayı tercih eden gençler onurumuzdur. Sahip çıkacaz. Sahip çıkmamak onursuzluktur.”

“Halkı için 14 yıldır İmralı’da bir beton çukurda direnen Kürt Halklarının Önderinin posterini Kürdistan’a asamayacakta nereye asacak.”


Bu sözler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP’nin Kapatılması istemine ilişkin Anayasa Mahkemesine sunduğu dava dosyasından Selahattin Demirtaş’ın çeşitli zaman ve yerlerde söylediği sözlerden aktarıldı.


‘’HDP’de Irak’taki gibi olmaz. Türk Kürt partisi gibi ayrışmayın. Tehlikelidir. Yeni model bir Türkiye partisidir (…) Türk Ulusu vardır ve bir gerçektir, peki Kürt halkıyla birleşince ne olur, Türkiye ulusu diyebiliriz (…) ESP, BDP, EMEP, YEŞİLLER, Müslümanlar, feministler, çevreciler hepsi olsun (…) Sebahat toparlayıcı değilse başkası olur, çok uzatmadan karar verilebilir, Sırrı Süreyya yapabilir, ben sadece öneriyorum. İleride hem HDP’nin hem BDP’nin grubu olabilir.’’


Bu da Abdullah Öcalan’a ait. 17 Ağustos 2013 tarihinde İmralı’da yapılan 9. Görüşme tutanaklarından aktarıldı. Aydınlık Gazetesi görüşmenin tamamını yayınladı. Öcalan’la görüşmede Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan bulunuyor.


Öcalan’ın ‘’ortaya karışık’’ olarak masaya koyduğu HDP modelinin doğuşu Selahattin Demirtaş tarafından da 2015 yılında dillere döküldü.


Yazımızın başında, bugün sokakta, gazetelerde, televizyonlarda, internet mecralarında kendisini ve milletimizi kandırma pahasına, ısrarla ‘’HDP, PKK ile arasına mesafe koysun’’ diyenlere HDP’nin kuruluşunu hatırlatma gereği duyduk.


‘’HDP, PKK ile arasına mesafe koysun’’cular aslında bir gerçeği kabul etmekte. O da mevcut durumda HDP ile PKK’nın arasında bir mesafe olmamasıdır. Onlar ancak geleceğe dönük bir temenni de bulunuyor. O temenni de henüz kendilerini PKK ile yan yana koyamamalarından kaynaklı. Fakat gidişat HDP ile PKK’nın arasındaki mesafeyi uzatmaktan çok, kendileriyle PKK arasındaki mesafeyi kısaltmakta.


Peki kim bu HDP ile PKK arasına mesafe koysuncular? HDP ile siyasi ve eylemsel işbirliği yapan kimse onlar. Yani; CHP ve CHP kontejyanından İYİP, Deva, Gelecek ve Saadet Partisi. Bu partilerin söylem ve eylemlerine bakıldığı zaman HDP’ye karşı bir tavrının olmadığını aksine HDP’nin gerek duymadığı ölçüde HPD ile PKK arasında kendilerine göre ‘’olmayan’’ ilişkiyi anlatma gayretindeler.


Siyasi partiler açısından HDP’ye karşı sergilenen tutum, partiler içerisindeki dengeleri ve ayrılıkları da belirlemekte. Çünkü HDP’ye karşı tavır, Türkiye’nin geleceğine karşı saptanan tavırdır.


2014 baharında Ergenekon duvarlarının yıkılmasıyla başlayan, ardından 24 Temmuz 2015’te PKK’ya karşı silahlı harekatla ilerleyen ve 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişimiyle ABD’ye karşı savaşın keskinleştiği süreç, bütün partiler açısından büyük kırılmalara sahne oldu. İlk başta partiler içerisindeki ayrılıklar ‘’parti içi demokrasi ve özgürlük’’ sloganıyla çıksa da o ayrılıkların içerisinde de siyasi itirazlar vardı. O gün yapılan siyasi itirazlar daha örtülü olsa da bugünkü ayrılıkların merkezinde ve ilanında doğrudan siyasetler var.


Milliciler ve Küreselciler


2017 yılında parti içi demokrasi söylemleriyle MHP’den ayrılan Akşener liderliğindeki İyi Parti bugün CHP ittifakıyla HDP’nin yanında yer almakta. İyi Parti açısından demokrasi söylemiyle yükselen talep ve hareket geldiğimiz noktada Türkiye düşmanı bir mevzide.


2018 yıllarında Ak Parti’den ayrılan Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Abdullah Gül gibi isimler Deva ve Gelecek Partisini kurdu. Bu partilerin söylemlerine eylemlerine baktığımız zaman da Türkiye’nin menfaatlerinin karşısında konumlandıklarını, FETÖ ve HDP savunuculuğunu yaptığını görüyoruz.


Yakın zamanda İyi Parti’nin kurucuları arasında yer alan İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın ve CHP Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin partilerinden istifa açıklamaları yukarıda verdiğimiz örneklerden daha ayrı bir yere oturmaktadır. Her iki istifanın gerekçelerinde doğrudan istifa ettikleri partilerin siyasetleri merkezindedir.


Ümit Özdağ, kurucusu olduğu İyi Parti’den istifa metninin merkezinde partisinin CHP ve HDP’yle birlikte gizli anayasa çalışması yürüttüğü ve bu anayasa çalışmasının içeriğinden de ‘’Atatürk, Türk ve Türk Milleti’’ gibi kavramların çıkartıldığını belgeleriyle açıkladı. Yine partisinin İstanbul İl Başkanı olan Buğra Kavuncu’nun ve Genel Başkan Yardımcıları Bahadır Erdem’in FETÖ iltisaklı olduğunu iddia etti. İyi Parti ise tüm bu iddialara, Özdağ’ı disipline sevk ederek cevap verdi. HDP ile birlikte anayasa çalışmalarına katıldığını iddia ettiği Ahmet Kamil Erozan’dan bugüne kadar bir yalanlama gelmedi.


Yakın zamanda CHP’den istifa eden Mehmet Ali Çelebi’nin itirazlarının başlıcaları; CHP’nin HDP’yle birlikteliği, Atatürk Devrimlerinden vazgeçilmesi, FETÖ ve Abdullah Gül’le olan yakınlık.


Tüm partiler içerisindeki bu istifalardan ortaya çıkan en büyük sonuç; küreselci partilerin içerisinden milliciler, milli partilerin içerisinden ise küreselciler ayrılmaktadır.


Herkes kendi programını ve dünya görüşünü en kararlı şekilde savunan kuvvete yönelmektedir. Bu yönelim içerisinde bazı ara çözümleri ve geçişleri barındırsa da özünde siyasi bir tavrı barındırmaktadır. Yeni kurulan partiler bu geçişlere örnektir. Çünkü bu partiler ve hareketler içerisinde de bazı bulanıklıklar olduğunu görüyoruz. Muharrem İnce’nin hareketine katılan Çelebi bu kafa karışıklığına örnektir. Çünkü Muharrem İnce, CHP’nin HDP’yle yaptığı ittifakı ‘’bu ittifakı daha açık yapmamakla’’ eleştirmektedir. İşte Çelebi’nin çelişkisi de buradadır.


Fakat bu partiler olgunlaştıkça ve Türkiye’nin milli meseleleri gündemde sık yer buldukça tavırlarını netleştirmek zorundadır. Tavırlarını netleştiremeyenler, koptukları siyasetlere geri dönüşe yanaşmayacağından ya siyasetten uzaklaşacaklar ya da içerisindeki kuvvetler, ayrılış sebebi olan ‘’küresel ya da milli’’ politikaları daha kararlı savunan partilere katılacaktır.


HDP gündemi işte bu noktada yakıcı ve önceliklidir. Bazı HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclis’e gelmesi tasarlanan fezlekeler özellikle milliyetçi ve Atatürkçü görünümündeki partileri huzursuz etmiştir. Sözde Atatürkçü olan CHP, fezlekelere şimdiden hayır vereceğini açıklamıştır. Sözde diyoruz çünkü; Atatürk’ün bir terör partisiyle yan yana gelme ihtimali yoktur. Bunu öznel bir değerlendirmeden ziyade Atatürk’ün devrimci tarihinden ortaya koyuyoruz. Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi etnik ve mezhepsel temelde, emperyalizm destekli ayaklanmalara karşı aldığı tavır ortadadır ve Türkiye için terörle mücadelede örnektir. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP ise ‘’Dersimli Kemal’’olma iddiasıyla çoktan bu devrimci tarihi silmiş ve unutturmak istemiştir.


Fezlekeler konusundaki asıl kıvranma ise İyi Parti’dedir. Parti lideri Akşener’e Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında olan HDP’nin kapatılmasına dair tavırlarının ne olduğuna ilişkin soru sorulduğunda ‘’partimiz bu konu hakkında bir karar almamıştır’’ diyecek kadar kıvranmaktadır. Yine fezlekeler konusunda ise her yöneticiden başka bir ses çıkarmaktadır.


İşte HDP, Türk siyasal hareketi açısından bir turnusol görevi görmektedir. Sadece siyasi partiler değil, kitle örgütleri de HDP’ye karşı aldığı tavra göre konumunu belirlemektedir.


HDP, partilerin bölünmelerinin merkezindedir ve HDP de bölünmektedir. HDP’nin tabanından büyük bir kopuşun olduğunu Güneydoğumuzda gerçekleşen eylemlerden görmekteyiz. Kürt halkı, HDP terörüne karşı Şırnak’ta, Diyarbakır’da, Van’da, Muş’ta eylemler, yürüyüşler düzenlemektedir. Terörden en fazla canı yananların oklarını doğrudan HDP’ye çevirmesi failin ve çözümün de açık işaretidir.

HDP sadece tabanda değil, üst yönetim kademelerinde de bölünmektedir. Kars Belediye Başkanı seçilen ve yerine kayyum atanan Ayhan Bilgen’in HDP’ye yönelttiği ‘’Hem müdahaleden şikayet edip hem Kandil ve İmralı için pozisyon belirliyor. Tersine Türkiyelileşme yaşıyor’’ sözleri HDP içerisindeki yarılmayı da gösteriyor.


HDP ABD Planlarının Merkezinde


ABD’nin Türkiye’deki iktidar senaryolarının baş aktörü HDP’dir. Kim HDP’yle kararlı bir ittifakı ve iktidar stratejisini savunuyorsa ABD o kuvvetlere yığınak yapmakta ve bütün araçlarıyla desteklemektedir. Bütün araçlarının içinde medya organları ve LGBTİ’den tutalım da bazı sözde insan hakları savunucusu derneklere kadar geniş bir yelpazesi vardır. ABD’nin Türkiye’deki sözde muhalif özde emperyalist uşaklarını milyonlarca dolarla fonlamasının sebebi de budur.


Çünkü HDP yani PKK göbekten ABD’ye bağlı, talimatlarını ve eylem planlarını Washington’dan almaktadır. Bölgemizde 2. İsrail yaratmanın kilit partisi. Obama’nın kara gücü ilan ettiği PKK/PYD, ABD’nin sadece siyasi gücünü değil aynı zamanda silahlı gücünü de temsil etmektedir. ABD açısından çok amaçlı kullanışlı bir piyon.


ABD planlarına alet olanlar, HDP’yle arasına mesafe koyamaz. HDP’yle arasına çizgi çekemeyenler ise ‘’biz HDP’yle aramıza mesafe koyamıyoruz, en azından HDP, PKK ile arasına mesafe koysun da işimiz kolaylaşsın’’ demektedir. Çünkü işlerini PKK zorlaştırmaktadır. Çünkü Türk Milleti PKK ile ittifakın cezasını er ya da geç verir. Arkada bıraktığımız tarih bu anlamda derslerle doludur.


2014 öncesi dönemde iktidarı kuşatan FETÖ ve PKK, Türkiye’yi bölünme sürecine taşımıştı. Ülkemizi ve bölge ülkelerini bölerek kukla bir Kürdistan yaratma hedefiyle çıktıkları yolda en büyük engel Türk Milletinin, onun bağrından kopmuş öncülerinin ve şanlı Türk ordusunun direnişi olmuştur.


Dünya ölçeğinde güç kaybeden, meclis binası basılan, seçimlerini dahi yapmakta zorlanan ABD, PKK ayağında da kaybetmektedir. Başta Türk ordusunun ve bölge ülkelerinin ABD’ye direnişi, ona büyük güç kaybettirmiştir ve elindeki enstrümanları koruyamayacak hale gelmiştir.


İşte HDP’nin sonu bu nedenle daha net bir şekilde gözükmektedir. Geçmişte teröre karşı yapılan harekatların eksikliği de buradadır. Terörü bitirmek için önce terörün kaynağını siyasi, askeri ve iktisadi açılardan hedef almak gerekiyor. Türkiye 2014 sonrası dönemde doğrudan ABD’yle savaşarak onun Türkiye’deki aparatlarını daha etkili ve kesin bir şekilde bitirebilmektedir.

Savaşın Başarısı İçin HDP’yi Kapatalım


Türk Milleti, Türk Ordusu ve Türk Devleti tarihinin gördüğü en büyük mücadelelerinden bir tanesini vermektedir. İkinci İstiklal Savaşı saptaması bu açından anlamlı ve tarihsel mirasa da ışık tutmaktadır. İkinci İstiklal Savaşıdır çünkü; bu savaş bağımsızlık ve toprak bütünlüğümüzün uğruna yapılan bir savaştır. ABD’ye karşı yürütülen mücadelenin başarısı için İngiliz, Fransız ve Çarlık Rusya’sına karşı verdiğimiz İstiklal Savaşımızdan çıkartılacak ders çoktur.


Türkiye, emperyalizmle savaşarak devrimci değerlerine sarılmakta ve onları yeniden keşfetmektedir. Arkada baktığımız sürecin yükselen değeri Atatürk’tür. Atatürk, Türk Milletinin bütün kesimlerinin içinde yükselirken kurucusu olduğu CHP’nin içindeki düşüşü de ibretliktir. HDP ile yan yana gelme, devrimci değerlerden ve milletimizin geleneğinden de kopuşun adıdır.


HDP’nin kapatılması da İkinci İstiklal Savaşımızın önündeki bir gündemdir ve çözülecektir. Savaşın başarısının bir zorunluluğudur. Mehmetçiğin kahramanca mücadelesini Gazi Meclisimizden baltalamak isteyenlere göz yumulmamalıdır.

HDP