İhracat İçin Çıkış Yolu: Hindistan
Günümüzde sadece ülkemiz değil, adeta tüm Dünya bir ekonomik sıkıntı içinde. Ülkemizin ihracatında önemli kapılar açan ve ağırlıklı olarak da tekstilde ön plana çıkan LALELİ, bu sıkıntıyı yaşayan sektörlerden birisi.
Laleli bu çıkmazı aşmanın yollarını arıyor, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden potansiyel müşterilerin yani alıcıların ayağına gidiyor ya da oralardan alıcı grupları ülkemize getiriyor. Bu anlamda bu yıl Laleli Lasiad (Laleli İşadamları ve Sanayicileri Derneği), 18-10 Ağustos tarihleri arasında, ‘Laleli Fashion Shopping Festivalî düzenleyerek, alıcıların önüne çıkacak.
Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) tarafından 18–19 Ağustos 2025 tarihlerinde, 11.ncisi düzenlenecek olan “Laleli Fashion Shopping Festival”i basın toplantısı Crowne Plaza Old City Hotel de gerçekleşti.
LASİAD Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca, “18-19 Ağustos’ta yapacağımız festival ile ilgili 6-7 aydır titiz bir çalışma içindeyiz. Ekonomi ve tekstilin bu kadar sıkıntılı olduğu bir dönemde böyle bir çalışma i Yaklaşık 6-7 ülkede festival ile ilgili PR çalışması yaptık. Ama maalesef bütün dünyada global bir kriz var. Özellikle bizim pazarlarımıza büyük etki eden ve hala devam eden Rusya Ukrayna savaşı var. Onun olumsuz etkilerini hala hissediyoruz. ‘ dedi..
HİNDİSTAN PAZARI ÇIKIŞ OLABİLİR
Ülkemiz ihracatçıları yeni pazarlar, yeni alıcılar ve yeni müşteriler peşinde koşarken, Dünya’nın en büyük nüfusuna sahip ve yine en büyük ekonomilerinden bir olan Hindistan göz ardı edilmemeli. Hindistan Taksitlide lider ülkelerden biri, ama aynı zamanda ciddi tekstil ithalatı ile de tanınıyor.
Hindistan tekstil ithal ediyor, ancak bu konu biraz dengeli bir tabloya sahip.
Hindistan dünya çapında en büyük tekstil ve hazır giyim üreticilerinden ve ihracatçılarından biri olsa da, bazı kategorilerde ithalat yapıyor. Özellikle:
• Yüksek kaliteli yün, kaşmir ve bazı özel lifler (Hindistan’da üretimi sınırlı olduğundan Avustralya, Çin, Moğolistan gibi ülkelerden alınıyor)
• Sentetik elyaflar ve teknik tekstiller (özellikle polyester filament, naylon iplik gibi endüstriyel ürünler)
• Özel moda ürünleri ve markalı hazır giyim (lüks markalar, ithal tasarımlar)
• Pamuk dışındaki bazı doğal lifler (keten, kenevir gibi)
2024 verilerine göre Hindistan’ın tekstil ithalatının büyük kısmı Çin, Vietnam, Bangladeş, Güney Kore ve Endonezya gibi Asya ülkelerinden geliyor. Bu satıcılar arasına girebilmemiz mümkün. Tek sorunumuz maliyetler. Bu uygun hale getirilebilirse, ortada sorun kalmaz.
NİÇİN HİNDİSTAN ?
Hindistan ekonomisi, 2025 itibarıyla Hindistan, nominal GSYH açısından 5. sırada yer alıyor. (yaklaşık 3.9 trilyon USD). Satın alma gücü paritesine (PPP) göre de 3. sıra-da ve Çin ile birlikte yükselen Asya bloğunun merkezinde…
Yaklaşık 1.5 milyarlık nüfusu ile teknoloji, ilaç ve otomotiv gibi sektörlerde küresel oyuncularla rekabet etmektedir. Gündelik yaşantıda her ne kadar batılı ülkelerin gerisinde bir sosyolojiye sahip imajı olsa da 2025 itibarıyla Hindistan, dünya genelinde yazılım ve BPO (iş süreçleri dış kaynak) hizmetlerinin en büyük sağlayıcısı konumundadır. Tarımda olduğu kadar enerji, nadir metaller ve tedarik zincirinde Çin’e alternatif olarak konumlandırılmaktadır.
Öte yandan Hindistan, 2025 itibarıyla küresel büyümeye katkı bakımından %18 ile ABD’yi geçmiş durumdadır. BRICS, G20 ve Asya-Pasifik ittifaklarında etkin bir rol oynuyor. Bu konuda özel bir çalışma hazırlayan Bekir Tamer Gökalp, şu konulara değiniyor Dünya Bankası ve IMF, Hindistan’ı “geleceğin süper gücü” olarak değerlendiriyor.
Yani 2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinde yeni bir oyun kurucu var, o da Hindistan… Her ne kadar Çin ve Amerika Birleşik Devletleri hâlâ küresel ekonominin tartışmasız iki büyük aktörü olarak yerlerini korusa da, Hindistan’ın yükselişi sessiz ama kararlı bir şekilde sürüyor. Bu yükselişin arkasında yalnızca ekonomik veriler değil; aynı zamanda siyasi denge arayışları, demografik avantajlar, dijitalleşme atılımları ve tarihi birikimlerin stratejik biçimde yeniden işlenmesi var.
Ayrıca Batı ülkelerinde yaşlanan nüfus sorunu emeklilik sistemleri, sağlık harcamaları ve işgücü kıtlığı gibi sorunları beraberinde getirirken; Hindistan bu açıdan demografik bir “altın çağ” yaşıyor. Genç nüfus; kendini geliştirmeye yatkın, teknolojiden anlıyor ve git yeterli derecede İngilizceye sahip. kadınların işgücüne katılımı hâlâ gelişmiş ülke standartlarının altında olsa da, özellikle kentli kadınlar arasında eğitim düzeyi ve ekonomik bağımsızlık arayışı artıyor. Hindistan’da son on yılda orta sınıfın genişlemesi, ülkenin iç tüketim gücünü katlayarak artırdı.
Mobil ödeme sistemleri, dijital kimlik altyapısı (Aadhaar) ve elektronik bankacılık uygulamaları sayesinde Hint tüketicisi artık yalnızca büyük şehirlerde değil, kırsalda bile dijital ekonominin bir parçası hâline de geldi.
Ayrıca Hindistan, üretimin Çin’den farklı ülkelere kaydırmak isteyen yatırımcı için de en çok kazanan ülkelerden biri... Lojistik gücüne yaptığı güçlendirmeyi de unutmamalıyız.
Apple, Samsung, Foxconn gibi teknoloji devleri üretim hatlarının önemli bölümlerini Hindistan’a taşırken; otomotivde Renault, Kia, Tata gibi markalar Hindistan’ı bölgesel merkez olarak konumlandırmaya başladı. Bugün Hindistan; sadece tekstil ya da montaj işçiliğiyle değil, yüksek katma değerli üretim kapasitesiyle öne çıkıyor.
Aynı zamanda Hindistan’da KOBİ’ler üretim zincirinin bel kemiğini oluşturuyor. 65 milyondan fazla KOBİ, Hindistan ekonomisinin yaklaşık %30’unu temsil ediyor. Bu firmalar, hem iç tedarik zincirini besliyor hem de ihracat kapa-sitesini artırıyor.
Hindistan’ın diplomasideki nötr yani tarafsız yaklaşımı da bu unsurları destekleyen en büyük stratejilerinden…
Yani anlattıklarımda altını çizmek istediğim; Hindistan artık yalnızca bölgesel bir aktör değil; küresel dengeleri etkileyecek yeni bir ekonomik güçtür.
Asya’nın bu dev oyuncusu, büyüme potansiyeli ve çok yönlü atılımlarıyla artık küçümsenemez bir noktadadır. Türkiye açısından bakıldığında ise bu yükseliş; özellikle teknoloji transferi, ilaç ve savunma sanayii iş birlikleri, nitelikli iş gücü değişimi ve ticaret hacminin artırılması gibi alanlarda yeni fırsatlar sunmaktadır.
Hindistan’ın ekonomik yükselişi sadece Asya’nın değil, Türkiye’nin de geleceğini şekillendirecek ve tıkanma ya da zorlanma görülen alanlarda adeta bir nefes borusu olabilecektir. Stratejik bir gelişme olarak ele alınabilecektir.