06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İrlanda’da dostluk bozumu

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen hafta açıklanan 95. Oscar Ödülleri adaylıklarına en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi özgün senaryo, en iyi kurgu, en iyi film müziği dallarında ismini yazdıran “The Banshees of Inisherin”, bugünden itibaren sinemalarımızda… Türkçeleştirilmeden orijinal ismiyle gösterime giren filmi, İrlanda ve İskoçya’da “ölüm perisi” anlamına gelen “banshee”nin İrlanda kırsalındaki küçük bir köyle ilişkilendirilmesinden yola çıkarak, “Inisherin’in Ölüm Perileri” olarak anmak mümkün.

1923 yılında, İrlanda iç savaşı sürerken çatışma seslerinin duyulduğu küçük bir ada köyünü mekân edinen filmde, bütün hayatları birlikte geçmiş gibi görünen yakın dostlar Colm Doherty (Brendan Gleeson) ve Padraic Suilleabhain’in (Colin Farrell) “dostluk bozumu”na tanık oluyoruz. Daha doğrusu, kemanıyla kendi çapında besteler yapan ve tek başına yaşayan Colm, en yakın arkadaşı Padraic’i boş, faydasız, vakit kaybettirici, sıkıcı bulduğunu ve artık görüşmek istemediğini, bundan böyle müzikle uğraşacağını söylüyor. Kız kardeşi Siobhan (Kerry Condon) ve küçük sevimli sıpasıyla yaşayıp sütçülükle geçinen Padraic bu işe çok bozuluyor, inanmak istemiyor, reddedilmeyi kabullenemiyor, dostluğun devamı için ısrarcı oluyor. Colm’ün söylediği bir şey daha var: Eğer Padraic rahatsızlık vermeyi sürdürürse, her sefer için kendi sol elinin bir parmağını kesmeyi tercih edecek!

DİYET ÖDEMEK

“In Bruges”(2008) ve “Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri” (2017) gibi iki sıkı filmle tanıyıp sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz yönetmen Martin McDonagh, senaryosuna da imza attığı “The Banshees of Inisherin”i görünür ve görünür olmayan iki boyut üzerine inşa etmiş. Görünürde, iyi bir insan olan Padraic’in dostunu nedensizce kaybetmesinden, Colm’ün hayatına anlam katacak müzik çalışmalarından, kız kardeş Siobhan’ın küçük köydeki can sıkıntısından, babası köyün polis memuru olan yarım akıllı saf delikanlı Dominic’in (Barry Keoghan) aşk arayışından kaynaklanan varoluşsal bir kriz söz konusu. Martin McDonagh, bu açıdan filmi nakış işler gibi ilerletiyor, her karakterin gerçeklerini ve duygularını seyirciye mükemmel iletiyor, karakterlerin yaşamlarının nereye varacağını merak ettiriyor. Filme dair yazıların çoğunda da bu boyut üzerinde duruluyor, Colm’ün (bizler için Ömer Seyfettin’i bile akla getirecek şekilde) parmaklarını keserek “diyet” ödemesinin ve yaşamının geri kalanına müzikle anlam verme çabasının yorumları yapılıyor.

İRLANDA İÇ SAVAŞI

Öte yandan “The Banshees of Inisherin”in alt katmanda, “görünür olmayan”, yalnızca iki sahnede duyduğumuz ve diyaloglardan anladığımız bir boyutu daha var: İrlanda iç savaşı.

İrlanda Cumhuriyet Ordusu-IRA’nın İngiliz sömürgeciliğine karşı yürüttüğü savaştan çok ayrı, çok daha karmaşık, örneğin Neil Jordan’ın 1996 yapımı “Özgürlüğün Bedeli” (Michael Collins) filminde anlattığı türden, siyasi nedenleri ne olursa olsun insanın kendi parmaklarını kesmesine benzeyen bir savaş bu. İngiliz işgaline karşı omuz omuza savaşmış insanların bir yıl boyunca birbirlerini boğazlamaları ile Colm-Padraic dostluğunun bozulmasının ve ikiye bölünmenin paralelliği bence çok açık. Bu gözle bakıldığında İrlanda ve IRA açısından da varoluşsal bir krizin ve dostluk bozumunun filmi olarak beliriyor “The Banshees of Inisherin”. Ve her iç savaşın diyet ödemekle sonuçlanacağı kalın biçimde vurgulanıyor.

Son olarak, tüm oyuncu kadrosunun harikalar yarattığını ve Martin McDonagh’ın genellikle tanımlandığı üzere bir kara-komedi değil, kara bir hüznün şiirsel filmini çektiğini belirteyim. Oscar’da yolu açık olsun diyelim ama Akademi Ödülleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, 2023’te seyrettiğimiz en iyi filmlerden biri olacağına kuşku yok.