Kaderine Terkedilmiş Mahzun: Eski Galata Köprüsü
Eserler vardır, kentlerin sembolü olmuş ve halkın hafızasına nakşedilmiş…Bunlara bir örnekte, artık Halicin bir kıyısına bağlanıp, çürümenin son noktasını bekleyen Eski Galata Köprüsüdür.
Belli bir yaşın üzerinde olanlar nerdeyse onunla doğup, onunla büyüyüp yaşlandılar.
Kaç nesil öncesi bir dede anlatmıştı. Bir dönemler onun üzerinden yaya geçmek ücrete tabi imiş. Dede, ‘biz de gençler olarak, tramvayın arkasına asılıp, köprüyü geçince de aşağı inerdik ‘ diye anlatmıştık.
Kentin hem tarihi hem de kültürel mirası olan köprü, günümüzde bir çok açıdan değerlendirilebilir.
Restore edilip, kafeteryalar, restoranlar ve çay bahçeleri ile donatılabilir.
Bunun geliri de ekonomiye ve sahibi kim ya da hangi kuruluş ise ona geçer.
Bir değer yaşatılır.
Anılar nesilden nesle aktarılır.

Köprü altı çocukları gibi bir deyimin ortaya çıkmasına yol açan, Uzun Ömer’in büfesi yeniden hayat bulabilir.
Paris’te hurdaya çıkan köprülerin değerlendirilip, yaşama kazandırıldıkları örnekleri önümüzde örnek olarak duruyor.
Sonuç, bir değere sahip bir kurum ya da kuruluş aranıyor. Biz köprüyü unutmadık…
Onu yaşatalım…
Sonuçta, turizm kazanacak.
Anılar canlanıp yaşayacak..
Haliçe can gelecek…