Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Kahraman' polis, 'misyoner' basın ve e-bilet tehlikesi

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Elleri sandalyeli kalabalığın, sahanın çimlerinde önüne katıp, -kendi deyimleriyle- "süpürdüğü" polisler... Bu polisler, 17'si bir araya gelip, otoparkta oturan 3 genci evire çevire döven ve kimlikleri belirlenemeyen(!) polislerin meslektaşları... Beşiktaş-Galatasaray maçına ait bu görüntü, 11 gazetenin birinci sayfasındaydı.

Aynı fotoğrafı kullanan, Zaman, Sabah, Fotomaç, Türkiye, Star, Takvim, Akşam ve Radikal'de ise polisler yok olmuştu! Bu gazetelere bakanlar, statta, halka açık "koşarak sandalye fırlatma şenliği" yapıldığını sanabilirlerdi. Görüntüyü fotoşoplayınca, gerçeğin de değiştiğini sanmışlardı herhalde... Ya da gerçeği, lunapark aynasından göstermek çabasındaydılar. Ne diyelim, güncel tanımlamayla "angajman kuralları" bunu emrediyor demek ki.

Seyircinin sahayı işgaliyle ilgili yapılan yüzlerce yorumun ortak noktası, "provokasyon" da odaklanıyor. İhaleyi, "Çarşı"nın ve "Gezi"nin üzerinde bırakmak için gösterilen, "her türlü takdirin üzerindeki" çabalar boşa çıktı! Kimileri şıp diye bulmuş olsa da, fail aranıyor elan. Bence projektörleri; hedef alınan, zarar görmesi istenen kimlerse, onlarla derdi olanlara çevirmekte yarar var. Bilmem anlatabildim mi?

Elektronik bilet fişlemesi

Bu olay, dikkatleri bir kez daha spor alanlarındaki güvenlik meselesine çevirdi. Çare olarak düşünülen önlemlerden birisi olan, "elektronik bilet" uygulamasının, 14 Nisan 2014'e kadar yürürlüğe girmiş olması gerekiyor. E-bileti, Futbol Federasyonu şöyle tanımlıyor: "Ad, soyad, resim ve vatandaşlık numarası gibi bilgiler kullanılarak, taraftarlar için merkezi bir veri tabanı oluşturulacaktır. Bu veri tabanı kullanılarak, her birey için özel olarak tasarlanmış erişim kartları düzenlenecek ve bu kartlara sahip olmak bilet alımları için ön şart olacaktır. Spor sahasına erişim, sadece kart sahipleriyle sınırlı olacaktır."

Ekliyor: "Veri tabanı, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları tarafından erişilebilir olmalıdır. Maçlara taraftar girişinin onaylanması, taraftarın bilgilerinin İçişleri Bakanlığı merkezi sisteminde oluşturulan istenmeyen aktivitelere karışmış taraftar bilgilerinin yer aldığı kara liste ile karşılaştırılmasıyla sağlanacaktır."

Fişlemenin daniskası! Fişlemenin itirafı! "İstenmeyen aktivite"ymiş... İstenen aktivite var mı ki? Bizzat "aktivite" istenmiyor zaten... Ağzını açana 3 yıl, pankart açana 6 yıl... El işareti yaptın içeriye, ücretini gasp eden işyerinin önüne geldin içeriye, tencere-tava elinden düşse içeriye... "Kara liste" bir karış mesafede. Ustabaşı'na kalsa, Haziran Direnişi'nde sokağa çıkan milyonları tıkacak deliğe.

Kendinden olmayanı maça bile sokmamak istiyor bu kafa. Yakında erişim kartı yerine, "takke-tespih"ten birisini gösteren de maça girebilir derlerse şaşırmayın, seyirci profili de öyle olsun istiyorlar, yurttaş profili de. Kartı olmayana maç da yokmuş. Aklına esip maça gidemeyecek yani insanlar. Ne adına engellenecek bu özgürlük? Güvenlik, öyle mi?.. Stada giremeyen insana, "Bir girsen, içerisi öyle güvenli ki, bayılırsın" demek bu. Hâlâ, falanca kodaman geçecek diye yarım saat önce yolları kesip, kentlerde yaşamı felç eden güvenlik, olmaz olsun. Mesele, özgürlüğü yok etmeden, güvenliği sağlamakta. Çağdaş yönetim ölçütü bu; yapamayana, "beceriksiz"den, "özgürlük düşmanı"na kadar her şey söylenebilir.

'Elveda' demeden...

Demokrasi ve hukukun evrensel standartlarının, uzağından bile geçmeden yönetilen bir ülkede, kişisel verilerin mahremiyeti ve güvenliğinden emin olunabilir mi? Federasyon, elektronik kartların reklam ve pazarlama yetkisini, "kısmen veya tamamen 3.kişilere devredebileceğini" de açıklıyor. Bu yetkinin sınırı, 3.kişilerin kimliği, işin nerede başlayıp nerede biteceğini nasıl bilebiliriz?

Fişleme değilmiş! On yıllardır, gerçek niyetlerini gizleyip, sinsice hedefine ilerleyenler yönetti ülkeyi, yönetilenler de zokayı yutmayı seçti. Spor seyircisine, özgürlüğüne ve mahremiyetine "Elveda" demeden hatırlatmış olayım.