02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lefter abi ve A Milli Takım (2)

Yaşar Arslan

Yaşar Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

SAYIN Aydınlık okurları ve futbolsever kardeşlerim... Dün, Türk futbol tarihinde unutulmaz izler bırakan rahmetli Lefter abiden, onun örnek olması gereken mütevazı kişiliğinden bahsetmiştim. Bugün artık A Milli Futbol Takımımızın UEFA Uluslar Ligi'ndeki son iki maçına ve teknik direktör Stefan Kuntz'a değinebilirim.

MİLLİ TAKIM DEDİN Mİ DURUM BAŞKA...

Sayfalar dolusu eleştirilerinizin hiçbiri yerinde değildi sayın yorumcu arkadaşlarım. Hepiniz demesem de birçoğunuz doğrudan futbolun içinden geliyorsunuz. Büyük takımlarda forma giymiş, hatta milli takımda da oynamışsınız. Bildiğiniz gibi, kulüp futbolundaki sorunları, yanlışların farkında olan bilinçli bir teknik direktör bir-iki hafta içerisinde çözebilir. Ancak milli takımlarda durum farklıdır. A Milli Futbol Takımı'na gelip başarılı olmak pek öyle kolay değil. Bir de teknik direktör Stefan Kuntz'un etrafındaki adı sana futbol eksperlerinin devamlı olarak fısıltılarla önerdiği gençleri de dahil edince... Bir takımda bir iki maçta futbolcunun iyisi seçilemez.

Kuntz iyi niyetli olarak bir cümle kaçırmıştı ağzından, “Ben en iyisini yapacağım.” şeklinde. İlk önce iyisini yapması, sonra da en iyisi için çabalaması gerekirdi. UEFA Uluslar C Ligi'ndeki ilk 4 maçta hiç gol yemediğimiz kadroyu bozarak son 2 maçta denemek için milli takıma davet ettiği gençleri kadroya adapte etmeye çalışması muhakkak ki yanlıştı. Kuntz, ilk olarak takımla beraber düze çıkmaya çalışmalı, takım iskeletini oturttuktan sonra da birkaç yeni isim denemeliydi.

İKİ KÖTÜ MAÇ OYNASAK DA ARTIK B LİGİ'NDEYİZ...

C Ligi 1'inci Grup'taki son iki maçımızda bir beraberlik ve bir yenilgi alsak da artık B Ligi'ne yükseldik. Sayın teknik direktörümüze bundan sonraki süreç için daha derli toplu bir takım kurmasını ve takıma dışarıdan yeni futbolcular eklemeye çalışırken çok daha dikkatli olmasını öneririm.

A Milli Takım'ın aday kadrosunu oluştururken belli bir program dahilinde hareket edilmeli. Bir kadro omurgası ortaya çıkmış olmalı. 35-40 futbolcuyu bir torbada toplayarak, “Bugün sen oyna, yarın da sen.” ya da “Şimdi sen gir oyuna daha sonra da sen girersin.” mantığı ile B Ligi maçlarına hazırlanmak olmaz. Biraz önce de bahsettiğim gibi artık milli kadronun iskeleti ortaya çıkarılmalı.

YANGINA KÖRÜKLE GİTMEYELİM

Elbette her futbolcu A Milli Futbol Takımımızın ay-yıldızlı formasını giymek için isteklidir ve bundan heyecan duyar. Ama sadece istemek yetmez; milli takım kadrosunda yer almak için kalite, yetenek, futbol bilgisi ve zekası gibi daha birçok kriter de vardır.

Gelin biz isterseniz yangına körükle gitmeyelim, esas kadromuzun ve futbolseverlerin inancının sarsılmasına  fırsat vermeyelim. Karamsarlığa sebep olmayalım...

Kalın sağlıcakla...