26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Livaneli'nin Abdülhamid'i

Utku Reyhan

Utku Reyhan

Gazete Yazarı

A+ A-

Zülfü Livaneli, II. Abdülhamid'in Selanik'teki sürgün dönemini konu alan "Kaplanın Sırtında" isimli tarihî romanıyla gündemde. Konu Abdülhamid olunca, tartışma da kaçınılmaz oluyor. Kitap henüz elimize ulaşmadı, okuyunca onun üzerine de değerlendirme yapabiliriz.

Ancak Livaneli'nin Birgün ve Odatv'ye romanı üzerine verdiği söyleşiler bize bazı ipuçları veriyor. Üzerine konuşulmaya değer.

BATICI ABDÜLHAMİD

Livaneli, her iki söyleşide de Abdülhamid'in aslında "ilericiler ve laikler" için bir koz olduğu tezini işliyor. Birgün'e şunları söylüyor:

"20 yıllık iktidar diyor ki ‘Biz padişahlarımızın ve Abdülhamit’in devamıyız, sizse İttihatçılarsınız’. Ben de diyorum ki Osmanlı padişahları doğuya gitmeye çalışmıyordu. Aile olarak da hepsi Avrupalılaşmış. Piyano çalıyorlar. İçki içiyorlar. Paris’ten giyiniyorlar. Yani Türkiye’yle pek bir alakaları yok. Şu andaki AKP iktidarıyla onların yaşam tarzı birbirine taban tabana zıt. Daha da önemlisi amaç olarak ülkeyi batıya götürmek istiyorlar. Şu andaki hükümetse doğuya götürmek istiyor. Esas olarak böyle bir fark var. Böyle bir kozu ilericiler, laikler olarak niçin onların ellerine veriyoruz?"

Livaneli, Odatv'de de benzer görüşler dile getiriyor:

"Osmanlı ailesi Avrupalı bir aile. Çünkü aile Avrupa kültürüne daha yakın. Osmanlıyı yanlış anlatıyorlar. Osmanlı aileleri aslında zaten Batılı, Batı kültürüyle yetişmiş insanlar. Paris modası izleniyor, oradaki modaevlerinden giyiniliyor, piyano bilmeyen yok nerdeyse. Son Osmanlı padişahlarına bakın, vals bestelemişlerdir."

"İstiyorum ki, bu kitabı okuyan insanlar AKP’nin anlattığı gibi bir Osmanlı’nın olmadığını görsün. Entelektüel bir tez ortaya koyuyoruz. Bu kitapla birlikte bu tez tartışılsın isterim. Son 150 yılda hanedan Batılılaşmıştı. Hanedana mensup kişiler, padişahlar Batıyı seviyordu, batı eserleri besteliyordu, Fransızca konuşuyordu. AKP ise yolunu Araplara çevirmiş durumda."

Aslında Livaneli, bir gerçeği tespit ediyor. Son dönem Osmanlı padişahları, batıcı, Tanzimat padişahlarıydı. Osmanlı'yı çöküşe götüren, adım adım bir yarı sömürgeye dönüştüren en önemli etkenlerden biri de buydu. Batı'ya öykünerek, onu taklit ederek, kendini aşağı görüp Batı'nın telkin ve emirleriyle yükseleceğini zannetmek... Gelişmişliği, Paris modası ile, Fransızca ile, piyano çalmakla, alkolle eşdeğer gören bir berbat dönem... İngiliz-Fransız işgalinden mutlu olan bir kısım İstanbul ahalisi, tesadüfen oluşmamıştı.

Ancak Livaneli, tespit ettiği 'Osmanlı ailesi Batılıydı (Bizce Batıcıydı)' gerçeğini, bir eleştiri olarak değil olumlu bir özellik olarak ortaya koyuyor. Dahası, bugün için de bazı dersler çıkarıyor. Ak Parti'ye "Sizin öykündüğünüz Abdülhamit Batıcıydı siz ise Doğucusunuz" diyerek Abdülhamid'in yanında konumlanıyor. Aslında bunu Abdülhamid sevgisinden değil de, Batı tutkusundan yapıyor. Livaneli'nin Doğu alerjisi ve Batı hayranlığı, onu yıkılış dönemi Osmanlı Hanedanı ile yan yana getiriyor.

ATATÜRK'Ü ALET ETMEK

Dahası Batıcı Abdülhamid için, "Böyle bir kozu ilericiler, laikler olarak niçin onların ellerine veriyoruz?" diyerek, Abdülhamid'i Batıcı liberallerin kanatları altına alıyor. Üstelik bu biçimsiz işe Atatürk'ü de alet ediyor. Şunu söylüyor Odatv'de:

"Çok çarpıcı bir şey söyleyeceğim; Cumhuriyet modernleşmesi Osmanlı’nın arzu ettiği modernleşmenin devamıydı."

Böylece Atatürk ve Cumhuriyet Devrimi de Tanzimat batıcılığının parantezine alınmış oluyor. Laikliği, gerçek anlamıyla, yani 'halk hakimiyeti', 'egemenliğin gökten millete geçmesi' olarak değil de 'içki, piyano, Paris modası' olarak ele alınca bu çarpıklık da olağanlaşıyor.

Uzun lafın kısası, tarihimizden çıkan tunç yasası şudur: Batı ve emperyalizmle mücadele ettikçe Atatürk'ü ve İttihatçıları keşfedersiniz. Bugün, özellikle 15 Temmuz sonrası Türkiye'nin yaşadığı dönüşüm budur. Livaneli gibi emperyalizmin fikri denetiminde olanlar ise emperyalizme karşı bir millî mücadeleci olan Atatürk'ü, Batıcı hanedana eş yapmaya kalkıyor.

Selanik