03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Makro veriler 'iyimser tablo yok' diyor

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

2021 yılı Temmuz ayının sanayi üretimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 civarında büyümesi beklenirken yüzde 8.7 oranında artabilmiştir. 2021 yılının ikinci yarısında Türkiye ekonomisinin, ilk yarıya göre yavaşlayacağı anlaşılmaktadır. Aslında bu bir sürpriz değildir; çünkü geçen hafta yayımlanan 2022-2024 yıllarını kapsayan OVP’ye göre 2021 yılında yüzde 9 büyümesi tahmin edilen ekonominin de ikinci yarının kalan iki çeyreğinin ortalamasının yüzde 3.5 civarında olması beklenmekteydi. Anlaşılan o ki 2020 yılının hızlı küçülmesinin baz etkisinden kaynaklanan 2021 yılının hızlı büyümesi, ikinci yarıda yavaşlayacaktır. Bu yavaşlama süreci, muhtemelen son çeyrekte kendini daha net olarak gösterecektir.

***

Öte yandan, TC Merkez Bankası’nın ikinci yarıda beklediği cari fazlanın da çok mümkün olmayacağı izlenmektedir. Çünkü yakın zamanda tanımları tekrar gözden geçirilerek revize edilen ödemeler dengesinde cari açığın 2021 yılı Temmuz ayında 683 milyar ABD doları olduğu görülmektedir. Cari açık, geçen yılın pandemi dönemi ortamında ilk yedi ay için 27.8 milyar ABD dolarına ulaşmışken bu yılın ilk yedi ayının toplamı 13.7 milyar dolar gelse de önümüzdeki kalan aylar için cari açığın fazla geleceğine dair herhangi bir işaret ufukta görülmemektedir.

***

Cari açık kaleminde turizmden kaynaklanan gelirin 2 milyar ABD dolarına ulaşması dikkat çekicidir. Ancak, rezervlerin iyileşmesinde Çin gibi diğer ekonomilerle gerçekleştirilen ulusal para birimleri bazında SWAP'lar yapılmasının diğer dikkat çekici bir unsur olarak görülmektedir. Diğer bir deyişle, net rezervler hala ekside ve 50 milyar ABD dolarının biraz altında olsa da ekonomi yönetimi, 2021 yılını dışarıdan borç ile değil çeşitli ekonomilerle gerçekleştirdiği SWAP'lar ile cari açığını finanse ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

***

2021 yılının kalanında ekonomisinin gidişatı için enflasyon, döviz fiyatları ve bütçe açığı belirli olacak gibi görünmektedir. Enflasyondaki yükseliş yavaş da olsa devam ettiği takdirde Hazine'nin borçlanma yükü arttığı gibi devletin borçlanma faizlerinde düşüş olmayabilir. Ayrıca, döviz fiyatlarında izlenen yukarı yönlü hareketler gerek dış ticaret açığının gerekse de cari açığın azalmasında önemli bir engel olarak algılanmaktadır. Enflasyon ve döviz fiyatlarındaki yükselişin de bütçe açığının hedeflenenden daha yüksek bir seviyede sonuçlanmasını sağlayabilir. Bu nedenle, iyimser bir tablonun oluşması için makroekonomik ortamın henüz oluşmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.

***

Dahası küresel ekonomik ortamdan henüz bahsedilmemiştir. Küresel ekonomideki enflasyon ve daralma süreci devam ederse 2021 yılı için OVP’de hedeflenen ulusal makroekonomik verilere ulaşmakta da zorluk çekilecektir.

***

Eğer makroekonomik ortam hazır olmadan faizlerde aşağı yönlü bir harekete girişilirse enflasyon, döviz fiyatları ve bütçe açığı rakamlarının birden bire bozulma olasılığı bu koşullarda yüksek gibi görülmektedir. Bu süreçte Hazine ve TC Merkez Bankası’na önemli görevler düşmektedir. Ekonomi yönetimini, siyasi kaygılar olmadan rasyonel ve bilimsel bir bakış açısıyla yönlendirmeleri gerekmektedir.