Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Manaf Tlass Suriye için biçilmiş kaftan mı?

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Manaf Tlass veya Talas, Hafız ve Beşar Esad yönetimlerinde 32 sene Suriye Savunma Bakanlığı (1972-2004) yapan Mustafa Tlass’ın en küçük oğludur. Ablaları Nahed dışında baba Mustafa ve oğulları Firas ve Manaf ile şahsen tanışma, sohbet etme, yemek yeme, evlerine misafir olma imkânım oldu. 2007’de emekli Mustafa Bey’in her perşembe günü özel öğle yemeği faslı olurdu. Bir meslektaşıma benimle tanışmak istediğini söylemiş. O gün bana hitaben, “Suriye-Türkiye çıkarları için yaptıkların çok önemli. İki ülkenin dostluğuna yaptığın katkıları tarih not edecek. Seni bir televizyon programı esnasında dinledim. Arap dünyasına Mustafa Kemal’i daha çok anlatmak gerek. Büyük bir şahsiyet ve hakkında asılsız iddialar tedavüle sokuluyor. Annem ve babam büyük bir Mustafa Kemal hayranıydı. Mustafa Kemal’e duydukları sevgiden dolayı bana Mustafa ismini verdiler. Ölmeden önce onun meşhur kitabı Nutuk’u Arapçaya tercüme edip yayımlayalım. Bu işi sen yapar mısın?” demişti. Memnuniyetle kabul ettim.

Bir yıl sonra Tlass yayınlarından çıkan fotoğraf ve harita destekli Arapça Nutuk’u tarihte ilk kez Suriye ve Arap dünyasıyla buluşturmuştuk. Türkiye-Suriye Dostluk Hareketi olarak Mustafa’nın büyük oğlu Firas’ın sahibi olduğu MAS (Min Ajli Suriye-Suriye İçin) şirketinin talebi üzerine 2009’da Türkiye’den 63 medya mensubunu aileleriyle birlikte Suriye’de günlerce ağırlamıştık.

GENİŞ İLİŞKİ AĞI

Abla Nahed henüz 19 yaşındayken 1978’de kendisinden 60 yaş büyük 1918 Şam doğumlu Suudi silah tüccarı Ekrem Ojje’nin üçüncü eşi olmayı kabul etti. Nahed ve eşi Ekrem Paris’teki şatoya yerleştiler. Ekrem 1991’de vefat etti. Nahed Tlass Ojje ve oğlu Ekrem Ojje Jr. devasa bir servetin mirasçıları oldular. Formula 1’den, İran Şahı’nın eşi Ferah Diba’ya (Pehlevi), Clinton’dan en nüfuzlu İsrailli iş adamlarına, artistlerden modellere geniş bir ilişki ağına sahiptir.

Konumuzun kahramanı Manaf Tlass ile 2007’de babasının evinde bir öğle yemeği faslında tanışmıştık. İkinci buluşmamız bir sene sonra Nutuk kitabını kendisine hediye ettiğimde hâsıl olmuştu. Üçüncü buluşmamız Suriye olaylarının henüz silahlı isyanın ilk evresinde 2011’nin sonbaharında Şam, Mezzeh semtinde olan ofisinde olmuştu. Ofisinin önünde Suriye bayraklarıyla donatılmış bir Hammer cip dururdu. Her üç buluşmada sivil giyimliydi. Ailede baba mesleğini seçmişti. Suriye Cumhuriyet Muhafızları komutanlarındandı. Ağzında Havana purosu oturduğu koltuğun arkasında asılı Che Guevara fotoğrafı vardı. Ofiste ağırladığı özellikle Beşar Esad’la arayı düzeltmek isteyen Eski Lübnan Başbakanı ve Türk Telekom’un eski sahibi Saad Hariri’yi nasıl “tembihlediğini” anlatmıştı.

ARABULUCULUK EDİYORDU

Suriye’de olaylar patlak verdiğinde Tlass ailesinin geldiği Humus, Rastan kasabasında kuzenlerinin başını çektiği silahlı muhalefet sebebiyle Firas ve Manaf gözetim altındaydı. Firas ve Manaf’ın ablaları Nahed sayesinde Fransa ve Suudi Hanedanlığı ile kurduğu ilişkiler, Davutoğlu ve Türkiye ile yakın münasebetlerinden dolayı da hem Beşar Esad’ın hem de Suriye istihbaratının takibindeydi. Manaf, Suriye üzerinde ciddi bir uluslararası kumpasın mevcut olduğunu ve savaşın büyümemesi için Esad’ın siyasi ve ekonomik reformları kabul etmesi gerektiğine inanıyordu. Silahlı çatışmaların yaşadığı bölgelere arabulucu olarak müdahale etti. “Suriye kanı Suriyelilere haramdır.” ilkesini savundu. Savaşın devamı halinde muhalefet sahasına Suriye ve dışarıdan taşınan en radikal, en bağnaz kesimlerin hâkim olacağını, bu sebeple ılımlı ve laik muhalefet ile uzlaşılması gerektiğini savundu.

‘ESAD’I İKNA EDEMEDİM’

Beşar Esad’ı siyasi çözüm konusunda ikna edemedi. Tüm bu ablukaya rağmen Suriye’den çıkmayı başardı. Fransız, Suudi ve Türk istihbaratının dahli olduğu iddia edildi. Konu kendisine sorulduğunda, “Dostum Başkan Esad’ı ikna edemeyince pasif duruma düştüm. Esad’ın etrafını sarmış ve meselenin savaşla hallolacağına inanmışlar daha etkin çıktı. Radikal dinci muhalefet de bana üç alternatif sunmuştu: Ya seni tasfiye edeceğiz (öldüreceğiz) ya bize katılacaksın yahut ülkeyi terk edeceksin.” demişti.

Ülkeyi terk etti. Temmuz 2012’de Suudi Arabistan’a giderek İstihbarat Şefi Bendar Bin Sultan ile buluştu. Bu ziyaretin ardından Davutoğlu tarafından Türkiye’ye davet edilen Manaf, 26 Temmuz 2012’de önce Davutoğlu daha sonra MİT Başkanı Hakan Fidan ile bir araya gelmişti.

FİDAN İLE MESAİ

Paris’e yerleşti. Haftasonları, on beş günde bir, her ay muhakkak MİT Başkanı Hakan Fidan ile Türkiye’de saatlerce süren sohbetleri olurmuş. 2017’den sonra başta Halep olmak üzere tüm büyük Suriye şehirlerini kontrol etmeye başlayan Esad’la yeniden iletişim kanalları arayışına girdi. 2012’de dile getirdiği “siyasi çözüm ve vatanperver, laik ve hukuk nizamına inanan taraftarlarla samimi diyalog” önerilerini daha yüksek bir tonla dillendirdi. “Devleti tüm kurumlarıyla koruyun ve yaşatın. Sadece rejimi değiştirin.” önerisiyle muhalefeti uyarmıştı. Manaf Tlass, Alevilerin ve Dürzilerin maruz kaldığı katliamları şiddetle protesto etti. Manaf, Suriye’de gidişatın tehlikeli boyutlar aldığı ve parçalanmaya daha yakın bir durumun zuhur ettiğini söylüyor.

ŞARA’NIN KONTROLÜ KAYBETTİĞİNİ SÖYLÜYOR

Manaf, Şara yönetiminin tüm Suriye üzerinde kontrolü kaybettiğini belirtiyor. Ayrıca Manaf, yabancı savaşçıların Suriyeli yapılması, Savunma Bakanlığına entegre edilmesi ve Şam, Humus, Halep gibi şehirlerde kalabalık gruplar halinde yaşamalarını, İdlib, Deyrezor, Rakka ve taşra bedevilerinin “Sizi biz kurtardık, nasıl yaşanacağına biz karar veririz!” anlayışıyla davrandıklarını söylüyor. Bununla beraber bu grupların kentlerde geleneksel tüccar ve aileleri perişan ettiğini, radikal mezhepçi, ötekileştiren, intikam duygularıyla zuhur eden söylem ve eylemler sebebiyle Alevilerin, Dürzilerin, Hristiyanların ve eşari-sufi ve laik Sünnileri çok mağdur ettiğine, bunun İsrail’in ihtiyacı olan koşulları yarattığına inanıyor. En nihayet Manaf Tlass 15 Eylül 2025’te Paris’te farklı kesimlerden yüzlerce Suriyeli ve yabancının katıldığı bir panelde konuştu. Şara yönetimi panelin yasaklanması için Fransa’ya talepte bulundu. Kabul görmedi.

MANAF’IN FORMÜLÜ

Suriye’nin mezhep kimliği ile yönetilmesine sert eleştiriler getirdi. Laik, demokratik, hukuk nizamının yönettiği bir Suriye’nin tek kurtuluş yolu olduğunu söyledi.

Suriye’nin tekrar toprak bütünlüğünü sağlaması, Suriye milletinin birliğinin tahakkuk etmesi, ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi ve yaraların iyileştirilmesi, 15 yıllık savaş ve sonrasında hasıl olan derin mezhep, bölge, sınıf, taşra-şehir çatışmaları sebebiyle ilk etapta her bölgenin kendi yöneticilerini seçmesi, bölgesinin sorunlarının çözümü için kendi yerel idarelerine sahip olmaları, ikinci merhalede bölgeler arası iletişim ve ilişkilerin güçlendirilmesi, ardından merkezi devlet çatısı altında federal bir yönetimin Suriye’nin mevcut makus tablosunu kurtaracak formül olarak görüyor.

ANKARA’DA GÖRÜŞTÜLER

Federal Almanya veya Birleşik Arap Emirlikleri yeni Suriye için örnek alınabilir. Manaf, profesyonel ve sadece Suriyelilerden müteşekkil bir ordu öneriyor. Üç gün önce Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani Hakan Fidan’la Ankara’da buluştu. Bu esnada Manaf Tlass da Türkiye’ye geldi. Resmi olarak Şeybani veya Fidan’ın Manaf Tlass ile görüştüğü açıklanmadı. Görüşmenin hasıl olduğunu iddia edenler olduğu gibi sadece Sayın Fidan ile görüştüğünü söyleyenler de var. Kıssadan hisse, Türkiye, İsrail’in Suriye’de artan işgali ve nüfuzu ile mevcut Suriye tablosunun Ahmet Şara ve bu kadroyla değişmeyeceği aksine durumun daha vahim bir hal alacağını görüyor. Manaf Tlass, Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar, Kürtler, Türkmenler, Çerkezler, Ermeniler ve eşari-sufi laik Sünniler arasında “daha iyi ve kabul edilebilir” bir yere sahip. Türkiye bu kimliğinden istifade etmek niyetinde olabilir.

Suriye