28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL
  • Joe Biden'in sekiz ay önce yaptığı "Muhalefeti güçlendirelim Tayyip Erdoğan'ı devirelim" diye özetlenebilecek açıklamaları tartışılıyor. 12 Temmuz'da, Rand Corporation raporlarında geçen "Erdoğan yönetiminin ABD için ciddi sorun olduğu ve Batı yanlısı yeni bir iktidar gerektiği" yönündeki ifadelerinin gerekçelerini sormuştum. Siz de ABD için Erdoğan'ın 'eldeki kuş' olduğunu, “Rand Corporation eğer Türkiye'de ABD yanlısı bir iktidar istiyorsa kanaatimce AKP'den iyisini bulamaz" cevabını vermiştiniz. ABD başkanlığına aday güçlü bir ismin Biden'in, Trump'ı müsamahakâr olmakla eleştirmesinin 'stratejik gerekçeleri' yok mu? 'Eldeki kuşu' neden hedef alıyorlar?

Önce Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD yönetimi ve onun akıl hocası Rand Corporation için “eldeki kuş” olduğu yolundaki görüşümde “ısrarlı” olduğumu belirteyim. Bu sözüm Obama yönetimi açısından ve -Obama’nın son zamanlarında Erdoğan’dan nefret etmesine rağmen- Trump yönetimi açısından da özellikle geçerlidir.

Ancak Biden’ın sözleri Erdoğan’ın ABD’ye Başkan seçilmesi durumunda, onun açısından artık Erdoğan’ın “bitiş” dönemini yaşayacağını gösteriyor.

Bu sorunuzun birinci kısmıyla ilgili yanıtım.

Ama asıl önemlisi Biden’ın Türkiye’nin “iç politikası” hakkında konuşması ve kendinde bu konuda konuşma hatta bu konuya karışma hakkını görmüş olmasıdır.

Biden‘ın bu tavrı öncelikle hepimize bazı şeyler öğretmektedir.

Bunlardan birincisi “Ruslar Trump’ın seçim kampanyasını etkilediler, ona müdahale ettiler” diye kıyameti koparan Amerikalıların (özellikle de bize daha demokratmış gibi görünen Demokratik Partililerin) ne kadar iki yüzlü, ne kadar “ben” merkezli (egosantrik), ne kadar “dar bakışlı” ve ne kadar “Amerikan çıkarları her ilkeden üstündür” inançlı olduklarını göstermesidir.

Bunu ifade etmişken eklemek isterim:

Sadece Amerikalılar değil, tüm ülkeler böyledir. Büyük Atatürk’ün Türkiye’yi hiçbir ülkeye bağımlı kılmayan dış politikası ve “tam bağımsızlık” ilkesi de o nedenle önemli ve hatta hayatidir.

İkincisi:

Biden daha önce sekiz yıl Barack Obama’ya “Başkan Yardımcılığı” yapmış, deneyimli bir politikacıdır. Söyledikleri, ABD Başkan Yardımcısı olarak geçirdiği yıllarda ne “devlet adamı” olabildiğini ne de “Türkiye’yi ve Türkleri tanıyabildiğini” göstermektedir.

Üçüncüsü:

Biden’ın sözleri ABD’nin Türkiye’nin iç politikasına öteden beri burun soktuğunun ve geride kalmış olan seçimlerde belli partileri destekleyip belli partilere karşı çıktığının ve seçimleri etkilediğinin bir itirafıdır.

Dördüncüsü:

Bu sözlerin ve bu zihniyetin sahibi olan bir ülkenin, Türkiye’ye dost olduğunu ve olacağını sanmanın bir çocukluk hayali ve hevesi olmaktan ileri bir tarafı olmayacağıdır.

Türkiye’nin Türklerden başka bir dostu olmadığını ve olmayacağını hepimiz anlamalıyız.

  • Muharrem İnce'nin yaptığı son açıklamada Kemal Kılıçdaroğlu'yla program düzleminde ayrı düştüğü siyasi farklılıklar tespit ettiniz mi?

Hayır, öyle bir şey görmedim. Görebildiğim çok basittir: Muharrem İnce yeniden CHP’nin veya Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınmaktadır.

Aday olmayı istemek herkes gibi onun da hakkıdır ancak bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimi ardından izlediği yanlış politikalardan anladığımız kadarıyla hâlâ kendini “Cumhurbaşkanlığına en layık adam” olarak görmekte hatta hâlâ “o konumu” yaşamaktadır.

Bence birileri İnce’ye, “O seçim bitti, yenisi için de yeni koşullara uygun aday kim ise o gösterilir. Bu zorlamayla değil, kamuoyunu ikna etmekle olur” diye bir bilgi vermesi lâzım.

  • Geçen hafta Kaan Gaytancıoğlu'nun "Türk Siyasal Yaşamında Hüsamettin Cindoruk" isimli kitabını okuduğunuzu söylemiştiniz. Okurlarımıza kitapta gördüğünüz yeni ve özel bir bilgi paylaşmak ister misiniz?

Gaytancıoğlu’nun kitabında 355’inci sayfaya gelmişim. Daha 129 sayfa var. Buraya kadar okuduklarıma dayanarak elbet bazı şeyler söyleyebilirim:

Gaytancıoğlu bence dar kaynaklı fakat iyi bir çalışma yapmış.

Cindoruk’u 1952’den beri tanıdığım için diyebilirim ki anlatımlarını bir bilim insanı titizliğini yansıtan nitelikte ve objektif buldum.

Kitapta Cindoruk’un idealleri, kavgaları, çelişkileri, siyası ahlaka bağlılığı, polemik yapma ustalığı, Menderes’e ve Demirel’e sadakati açıkça görülüyor.

Keza tüm ilişkilerinde (Tansu Çiller hariç) esnek ve hoşgörülü; en namüsait zamanlarda bile demokrasiye ve “sağ politikaya” bağlı kişiliği belirgin şekilde ortaya çıkıyor.

Kâh Demirel’e -dik duruşlu- sadakati, kâh önüne gelen fırsatı değerlendirememesi yüzünden 1993’de ve 1996’de Doğruyol Partisi Genel Başkanı ve Başbakan olmadığı (veya olamadığı) anlaşılıyor.

Kitap kemale ermiş ve uygar bir “aydını” anlatıyor. Kısaca, okunmaya değer bir kitap.